Konya
°C
Yeni Meram
16.01.2018 03:20

Gönül Hastalığı

Gönül Hastalığı - Rıdvan Bülbül - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.01.2018 03:20
15.01.2018 16:34
0
9701
ABONE OL
■ Giremediğin gönül senin değildir. Gönül, yalnız gönül vermekle alınır. Gönül istiyorsan, önce gönlünü vereceksin! (Hz. Ali) ■ Bu ümmette beden çarpılması yoktur. Fakat ey akıllı, fikirli adam, gönül çarpılması vardır. (Hz. Mevlana) ■  Ey gönül şimdi sorarım sana! Hangi aşk daha büyüktür? Anlatarak dile düşen mi, anlatamayıp yürek deşen mi? (Şems-i Tebrizi)     *** Vaktiyle bir ülkenin yönetimini üstlenmiş olan Hükümdar, yanında has adamları olduğu halde ava çıkmıştı. Seyisin seçtiği en çevik  ve en güzel ata binmiş, yanına burnu  kokuya duyarlı av köpeklerini almış, mevsiminde, ormanda av kolluyordu. Bir orman köyünden geçerken güzellikte cennet kızlarını aratmayan bir cariye gördü ve hemen gönlünü kıza kaptırdı. Adamlarına emretti; “Kabul ederse derhal bedelini ödeyin, bizimle gelsin!” Cariye,  Hükümdar’ın heyetine sahibinin de rızasıyla katıldı Av bitince saraya döndüler. Hükümdar, eş edindi ve tutkuyla bağlandı İnsandı bu ve hep aynı konumda durmuyordu. Kadın hastalandı, şiddetli ateşle yatağa düştü. Ülkede ne kadar ün yapmış doktor varsa çağrıldı. Hükümdar konuştu; “Benim sağlığım önemli değil, sizi canımın canı için çağırdım. O hasta. Her kim onun iyileşmesini sağlarsa, hazinemin kapıları ona sonuna kadar açılacaktır!” Hekimler aralarında bir heyet seçerek derhal işe koyuldular. Hastayı defalarca muayene ettiler. Doğru teşhis için çalıştılar. Hekimbaşı, merak içinde bekleyen Hükümdar’a dedi ki; “Sultanım! Siz kaygılanmayın, onu tedavi edeceğiz, elimizde çeşitli ilaçlar var.” Aradan günler geçti. Cariye iyileşmiyor, günden güne eriyip gidiyor, sararıp soluyordu. Hükümdar, doktorların çaresizliğini görünce, iki rekât namaz kılarak istiğfarda bulundu, ellerini açıp dua etmeye başladı. Bu haldeyken uyuyakaldı. Düşünde ak saçlı bir ihtiyar’dan bir sesleniş geldi; “Müjdeler olsun!  “Dileğin kabul edildi. Yarın sarayına bizden biri gelecek, onu hemen kabul et ve hastanı göster.” --- ■ Gönül öyle yolgeçen hanı değil, dergâhtır; Paldır küldür girilip çıkılmaz, günahtır! (Mevlana) ■ Misafirsin bu hanede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül. Hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül (Hz. Mevlana) ■ İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin. Gördüğünü herkes sever ama sen göremediklerini seveceksin. Sözde değil, özde istiyorsan şayet tene değil, can’a değeceksin. (Hz. Mevlana) ■ Gönül almayı bilmeyene, yürek emanet edilmez. (Hz. Mevlana)    ■  Ey Gönül! Sen sen ol, kimsenin gönlünü yıkma. Dikenin ucuna çıkta, Edep çizgisinden çıkma. (Hz Mevlana) --- Hükümdar , sevinçle uyandı. Sabahı pencereden gözledi. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte bir pir çıkageldi. Hükümdar hemen kapıları açtırdı, buyur etti. Hal hatır sorup söyleştikten sonra kadının yanına götürdü. Adam, kadını muayene etti; “Hekimleriniz onu mahvetmiş!  Herkes çıksın odadan, onunla yalnız kalmalıyım! Odayı boşalttılar. Adam, kadının nabzını tuttu,  kim olduğunu, memleketini, yaşamını, ailesini sordu. Bütün sırlarını öğrendi. Nabzını tutarken hangi adı söylediğinde fazla atıyorsa onun üzerinde durarak daha ayrıntılı sorular sordu. Semerkand’dan ve altından söz edilince heyecanlanıyor, nabzı fırlıyordu. Muayene sonucu Pir Hükümdar’a gerçeği anlattı; “Senin cariye, Semerkandlı kuyumcuya âşık. Buna gönül hastalığı denir. Sevgilisine kavuşmazsa kesin ölür, artık sen bilirsin.” Hükümdar, gönül hastalığının önü alınmazsa ölümcül olduğunun farkındaydı. Adamlarına emir verdi. Semerkand’daki kuyumcuyu bulup getirdiler. Onları evlendirdi. İbn-i Sina  düşünür ve yazar olmakla birlikte  Tıp dünyasının bir tür babası sayılır. Yazıları ve öğretilileri Ortaçağ ve daha sonraları tıp eğitimi alan öğrencilere okutulur ve öğretilir. İbn-i Sina, Horasanlı vezirin hasta kızını tedaviye çağırılır.  Âşık olduğunun fark eden  vİbn-i Sina kızın sevdiğini bulmak için nabzını tutar. Çeşitli adlar söyler. Bunlardan birini duyan kızın nabzı yüksek atmaya başlar. Ünlü düşünür ve hekim teşhisi koyar, nabız ile   hastalık ilişkisine gönül hastalığı adını verir. Kıssadan hisseye gelince... Gönül bu ferman dinlemez. Sultan Hükümdar Başbakan Başkan da olsa gönül hastalığına tutulanlar sevdiğini arar durur. Mal-mülk, makam, rütbe gönül hastalığının tedavi yöntemi değildir. ■ Bir bahçeye giremezsen, Durup seyran eyleme. Bir gönlü yapamazsan, Yıkıp viran eyleme. (Yunus Emre)   Bir damla; ■ Giremediğin gönül senin değildir. Gönül, yalnız gönül vermekle alınır. Gönül istiyorsan, önce gönlünü vereceksin! (Hz.Ali) ■ Birinin gönlünü bir kere kırdın mı, sonra yüz türlü iyilik etsen da o bir tek kırgınlığın öcünden sakın. (Sadi)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.