Genetik denen biyoloji insanlığın başına bela oldu!!!

Günümüz dünyası insanları yaratılışlarındaki standartlardan çıkıp, deforme olma yolunda sağlıksız bir nesil olmaktadırlar. Dünyanın en medeni ve sözde modern ülkesi Amerika’da insanlar Obezite olma salgınının pençesindedirler. Üçüncü sınıf dünya ülkeleri de ileri ülkelerin sözde kendilerine sağladıkları beslenme modelleri ile sağlıklı beslenememenin acıları içindedirler. GENETİK-GDO’nun sadece bitki, hayvan ve insanlarda sorun olurken, tahribatının göz göre göre insanlığın başına bela olmasına göz yumulması acı bir gerçektir. Kırsalın, köyün çocuğuyum. Genetik belasına kapılmadan yediğimiz ekmeğin o nefis kokusu, annemizin yemek yaparken tavaya attığı bir kaşık tereyağının keza nefis kokusunun belleklerimizden çıkmadığı içindir ki, tüm gıdalarımızda nefaseti ararken, kokusunu ciğerlerimize çekme arzusunu yıllar bile alıp götüremedi. Konya merkeze geldiğimizde İplikçi Camii yanında bir büyük kahvehane vardı. O kahvehaneye gelirken nefis bir çay kokusu ile simitçinin simitlerinin kokusu keza nefesimizle beynimizde yer ediyordu. Koku beyne giden en salim yoldur. Öyle olduğu içindir ki, insanoğlunun yapamadığını Polisin eğitilmiş köpekleri burun ucu ile halletmektedir. GENETİK bozulma insanlarda, bitkilerde ve hayvanlarda eş değerli tahribatını yaparken, bozulan İnsan sağlığının sorumluları Biyoloji Genetiğinin açtığı yolda sektörler yaratarak, vurgunlar yapıyorlar ve akıl almaz boyutları ile dünya insanlık alemine Genetiği bozulmuş tohumları satarak bu belanın salgın hale gelmesini sağlayarak, gayri ahlaki, gayri ticari, gayri insani davranışlarından bizatihi kendilerinin zarar görmeyeceği ürünleri kendi ihtiyaçları boyunda üretmeyi yeğlemektedirler. GENETİK denen bu bela bireysel gücümüzle önlenecek bir bela olmayıp, ulusal boyutlu kararlarla sağlanabilecek olup, bunun da tuzağa tutulan yanında işin ekonomik boyutu görülmektedir. Hal böyle olunca mücadelede minimum başarı söz konusu olmaktadır. Ülkemizin beslenme uzmanlarından Prof. Canan Karatay, fabrikasyon hiçbir ürünü sofranıza koymayın derken, yediğimiz ekmeğin unundaki GENETİK bozulmadan tutunda, arılarımızın yaptığı bala değin yediğimiz hangi gıdayı genetik bozulmadan kurtaralım. Giydiğimiz giysilerden, ayakkabımıza değin kanserojenden korunmak nasıl? Bir bela ki benliğimizi esir aldı. Kurtuluş ekonomik çözümlerden başlanarak yapılma yolunu göstermektedir. Bu yolda başarı da uyduruk demokrasi ile değil, alınacak acil tedbirlerin mutlak uygulanması ve sonuçlarının titizce kontrolünden geçmelidir. Siyasi indi hesaplar beklenen yararların önünde tutulması ile asla başarı sağlanamaz. Kültürlü, bilinçli toplum ve ailelerimiz korunma yollarını bir nebze bulurken, üçüncü dünya ülkeleri ile aynı kaderi paylaşan dar gelirlilerimiz ne yazık ki GENETİK-BİYOLOJİNİN kurbanı olmayı kader sayacaklar. Derhal organik tarıma geçiş yollarının aranarak adaletli beslenmeden dar gelirlilerin de pay almasının sağlanmasına, zor da olsa geçilmelidir. Siyasi vebal altında olanlar bilsinler ki, burada boyutları belirsiz bir KUL HAKKI vardır. Bu hakkın teslim edilmesi zorunlu görülmektedir.       .