Konya
°C
Yeni Meram

Fernandez'e Bir Ders!

Fernandez'e Bir Ders!- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
19.08.2020 01:51
18.08.2020 11:59
0
5777
ABONE OL
2006-2008 yılları arasıydı. Avrupa Birliği’ne Türkiye'nin kabulüyle ilgili görüşmeler son gaz devam ediyordu. AB uyum süreci çerçevesinde AB’den uzmanlar geliyor; çeşitli konularda seminerler, konferanslar düzenleniyordu. İl Emniyet Müdürlüğünden telefonla bir konferansa davet edildim. “Konu nedir?” diye sordum. AB’den bir akademisyen "İnsan Hakları ve Polis Davranışları" konusunda konferans verecek denildi. Katılabilirim, dedim. Yer, polis evi toplantı salonuydu. Katılımcılar polisler, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler ve üniversiteden bazı akademisyenlerdi. Sunucu, önce konferans hatibini ve tercüman bayanı tanıttı. Konferansın konusu, ehemmiyeti ve amacı hakkında kısa bir bilgilendirmede bulundu. Konuk Emmanuelle Fernandez mikrofona davet edildi. Tercüman genç bir bayandı. Spontane, akıcı tercüme yapıyordu. Fernandez özet olarak şu konulardan bahsetti: "İnsan hakları konusunda insanlık pek çok aşamalardan geçti. Ancak günümüzde hala olması gereken yerde değildir. Biz Avrupalılar bu alanda çok önemli mesafeler katettik. İnsan hakları konusunda her geçen yılda yeni kazanımlar elde edilmektedir. Sınırsız haklarımız vardır, biz yeter ki haklarımızın farkında olalım. 1-Bireysel tercihleri konusunda insan hakları kapsamını oldukça genişlettik. Örneğin eşcinselliği bir tercih ve yaşam biçimi kabul ettik. Hatta daha da ileri taşıyarak kurumsallaştırdık, partnerleri eşler kabul ettik. Evlilik kurumu haline getirdik. Daha önce ahlaka aykırı, cezai müeyyideli suç eylemi görülürken, tercihli yaşam biçimi kabul ederek kurumsallaştırdık. Zaman içinde benzer daha pek çok haklar kazanılmış olacaktır. 2-Globalleşme, evrenselleşme, küreselleşme kapsamında kültür birliği oluşturarak medeniyetler arası çatışmalara son vereceğiz. 3-Sorgulama sürecinde göz altında tutulma mekanlarının ve cezaevlerinin fiziki şartlarının ve standartlarının insan haklarına uygun hale getirilmesi konusunda çalışmalarımız vardır. 4-İç savaşlardan, çatışmalardan kaçarak başka ülkelere sığınan mültecilerin yerleştirildiği kamplara yaptığımız yardımlarla onlara insanca yaşama imkanları sağlıyoruz. Konferansın ikinci bölümünde polis davranışları anlatıldı. Üçüncü bölümde sorular varsa, soruların alınacağı söylendi. İlk soru talebinde ben bulundum. “Sayın Fernandez, sorularım farklı ve uzun, nasıl sormamı istersiniz?” Sorularınızı sorun, tümünü cevaplayayım, dedi. 1-İnsan hakları kavramının tanımını yapmadınız, çerçevesini çizmediniz. Hakların sonsuzluğundan bahsettiniz. Sonsuz matematikte boştur. Tanımı olmayan bir kavramın uygulaması da yoktur. Uyguladığınız insan hakları kavramının tanımını yapmanızı istiyorum. 2-Fıtrata/yaratılışa aykırı bir seksüel patolojiyi kurumsallaştırdığınızı, aile kurumu haline getirdiğinizi söylüyorsunuz. Bu uygulamanızın evrensel hukuk, ilim, akıl ve ahlak açısından dayanağı var mıdır, varsa nedir? 3-Globalleşme, evrenselleşme, küreselleşme kapsamında tek kültürlü bir medeniyet kuracağınızı ve dünya barışını sağlayacağınızı ifade ediyorsunuz. Siz bizim beynimize ne yapacaksınız da sizin gibi düşüneceğiz? Medeniyetlerin farklılığı bir zenginlik değil midir? Tarihte Afrika'ya uyguladığınız sömürü ve katliamlar barış anlayışınızın saha tatbikatı mıydı? 4-Mülteci kamplarına yaptığınız yardımlardan bahsettiniz, içinde ne olduğu belli olmayan, helikopterlerden attığınız kolilerden başka üretime yönelik, yaptıklarınızdan bahseder misiniz? Tercüman bayan tercüme yaptıkça Fernandez'in nevri dönüyor, bir yandan da not alıyor. Adeta renkten renge geçiyor, eli bir kulağına gidiyor, bir saçına, nasıl cevap vereceğinin şaşkınlığını beden dilinden çok rahat okuyabiliyoruz. Fernandez bir süre duraksadı, tercümana doğru eğildi, bir şeyler söyledi. Tercüman, Fernandez görevinizi soruyor, dedi. Tıp doktoruyum, dedim. Ama bunlar sosyolojinin konusu, dedi. Sayın Fernandez'in cevabını bekliyorum, dedim. Fernandez, “Biz böyle anlıyoruz, burada fikir alışverişinde bulunuyoruz. Siz nasıl tanımlarsınız, ne düşünüyorsunuz, sizi dinleyelim." dedi. Sayın Fernandez insan hakları kavramı sınırsız, sonsuz olarak tanımlanamaz. Evrensel tabii hukuk bakımından hak kavramının tanımı şudur: Irk, renk, dil, din, mezhep, meşrep, coğrafi bölge farkı gözetmeksizin her yerde, her zaman, herkes için geçerli olan değişmez doğrular kümesidir. Bütün hakların kaynağı tabii hukuk olmalıdır. İnsan hakları kavramının ilkesi iki, çerçevesi beştir: İLKE: 1-Fıtrata/yaratılışa aykırı hak olmaz. Sizin eşcinselliği kurumsallaştırmanız yaratılışa aykırıdır. Ben bir tıbbi genetikçi olsam, embriyoyu ana karnında gen çaprazlama sürecinde doğal dizilimine müdahale ederek farklı çaprazlamar yapsam, gözleri karnında, ayakları sırtında anormal bir canlı olarak karşıma çıksa “Bu benim hakkımdı, yaptım.” diyebilir miyim? Diyemem, hakkım da olamaz çünkü fıtrata/yaratılışa aykırı. İşte sizin yaptığınız, insan hakları kapsamında uyguladığınız, övündüğünüz iş ve eylem tam da bir hak faciasıdır. Peki ne yapmalıydınız, biz olsak ne yapardık? Daha çocukluk, ergenlik, gençlik safhalarında takibe alırdık. Pedagog, psikiyatrist, endokrinolog, sosyologlardan oluşan bilim ve tedavi konseyi kurardık. Kişilik gelişim süreçlerine göre tedavi uygulardık. Her biri evliliklerini yapar, yuvalarını kurardı. Siz de bu hizmetinizi gururla anlatır, övünebilirdiniz. İnsan hakları kavramının çerçevesi beştir: -Her insan yaşama hakkına sahiptir. -Her insan mülkiyet hakkına sahiptir. -Her insan aklını koruma hakkına sahiptir. -Her insan neslini sürdürme hakkına sahiptir. Bu haklar devredilmez, vazgeçilmez, ertelenmez haklardır. İLKE: 2-Doğaya/tabiata aykırı hak olmaz. Doğanın ekolojik dengesini bozmaya hiçbir bireyin, topluluğun, devletin hakkı olamaz. Medeniyetlerin farklılığı asla bir çatışma sebebi olamaz. Tek kültürlü bir dünya hevesiyle dünya barışı olmaz. Tarih, turizm, kültür ve sanat ne için var? Afrika’da, Bosna’da ve Orta Doğu’da dökülen kanlara ve olan katliamlara seyirci kalmanızın gerekçesi bu anlayışınız olabilir mi? Mülteci kamplarına yaptığınız yardımlardan bahsettiniz ama üretime, eğitime, sağlığa yönelik yaptığınız bir tek yardım var mı? Afrika’da açtığınız bir tek kuyu var mı? Ormanını, tabiatını, hayvanını, insanını siz yok ettiniz. Şimdi de terör örgütlerine verdiğiniz silahlarla iç savaşları körüklüyor ve silahlarınızı deniyorsunuz, diyerek sözlerimi bitirdim. Değerli dostlarım, ben anlatmaya başlayınca sanki bir yükten kurtulmuşcasına rahatlamıştı. Bunu çok rahat hissedebiliyordum. Hayranlıkla dinlediğini, vicdani muhasebe fırtınası içinde olduğunu rahatlıkla gözlemliyordum. Tercüman bayan konuşmamı çok akıcı bir şekilde spontane tercüme ediyordu. Adeta gözlerinin içi gülüyordu. Fernandez'in son cümlesi şu oldu: "Doktor beye çok teşekkür ederim, çok faydalandım." Kalktım, yanına gittim, ben de teşekkür ettim. Doğrularımızı cesaretle savunursak, özgüvenimizi her platformda gösterirsek, dik durursak kimse bizim bileğimizi bükemez.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.