Konya
°C
Yeni Meram

Farkında mısınız, emperyalizm sandıktan çıkıyor

Farkında mısınız, emperyalizm sandıktan çıkıyor-Ümit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
08.07.2017 08:34
07.07.2017 16:35
0
7523
ABONE OL
Emperyalizmin birinci hedefi; millet olmanın birinci şartı olan dil birliğini bozmaktır. Hem iktidar hem de muhalefet liderlerinden son 3 yıldır vatanın bölünmezliğini sözde anlattıkları tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet sözcüklerinde ‘tek dil’ asla geçmiyor. Millet olmanın gereği aynı dili konuşmaktır. Fransız olduğunu, İngiliz, Alman, İtalyan, Çinli, Japon, Arap, Türk olduğunu aksansız konuştuğu dilden anlarız. Aynı dili konuşanlara MİLLET Aynı dine inananlara da ÜMMET denir. Emperyalizmin tuzağına düşürülen milletlerin ilk önce dil birlikleri ile oynanır. Atatürk; henüz düşman yurttan atılmadan, cumhuriyet ilan edilmeden, dil olarak bile kabul edilmeyen Osmanlıca yerine Türkçe yazma, Türkçe okuma, Türk dilini geliştirme çalışmaları için en büyük hedef olarak ‘Kültür ve Eğitim’ devrimini ilk önce gerçekleştireceğini belirtmiş ve ‘Türkçe konuşana Türk milleti denir’ diyerek, dil devrimine ne kadar önem vereceğini vurgulayarak, Türk Milleti’ni Arap etkisinden kurtarmayı hedeflemişti. Emperyalistler, kan emiciler, bölücüler, millet olma şuurunun yitirilerek Araplaşarak, sömürge dillerini de günlük yaşamımızda kullandırarak (okey, bay-bay) Türk Milleti’ni bu tuzağa düşürerek, yok etmeyi hedeflemektedirler. Atatürk döneminde tabelalarda asla yabancı sözcükler yer almazdı. Belediyeler yasasında; markalı malların marka isimlerinin Türkçe mağaza isminin altına yarısı kadar büyüklükte yazılır şartı konmuştu. Yurt dışından getirilen malların Türkçe isim karşılıkları bulunmadan satışlarına izin verilmezdi. Sanatçıyım diye gezen vatansızlar, örnek olmaları gerekirken, çocuklarına konulan yabancı özentili isimlerle kötü örnek olmaya devam ediyorlar. Emperyalizmin tuzağına düşen gençler, anne ve babalar, çocuklarına ya Arapça ya da İngilizce selamlaşma yaptırarak o güzelim Türkçe sözcüklerimizi unutturuyorlar. Günaydın, iyi günler, hayırlı sabahlar, iyi akşamlar, hoşça kalın, tanrıya emanet olun, güle güle, sağlıcakla kalın, Allah’a ısmarladık, yolun açık olsun. Bunlardan hangisi zorunuza gidiyor ki çocuklarınıza ya İngilizce ya da Arapça öğretiyor ve onları Türk kimliğinden uzaklaştırıyorsunuz? Atatürk kompleksi ile onun yaptığı her şeyi yok etmeye kalkanlar asla unutmasınlar: ‘Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen ama asla değerini bilmeyen insandır.’ Mal kaybeden bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden bir çok şey kaybetmiştir, fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir. Kimliğini kaybeden ise vatanını kaybetmiştir. Emperyalistlerin elinde oyuncak olmaya ve yok olmaya mahkumdur. 10 yıl önce acaba belediye başkanlarımız etkilenip Konyamız’ı yabancı diller okuluna çeviren tabela kirliliğinden kurtarma cesaretini gösterirler mi diye Yusuf Yanç’a ait bir şiir yayınlamıştım. Ama tabela isimlerine baktıkça daha da kötüye gidildiğini ve ‘Türkçe’ tabela asma cesaretini gösterenlere ödül verilmesi gerektiğini görüyor ve başkanların bu durumdan hiç rahatsız olmadıklarına ve kimden korkarak bu duruma son veremediklerine şaşırıp kalıyorum. Verecekleri 3 ay süre ve bu sürede herkes Türkçe tabela asacak denilecek. Mersin belediye başkanı kadar da mı olunamıyor? Tüm yabancı sözcük kullanılan tabelaları indirdi. Helal olsun! yürekli başkanmış. Arıyorum Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum Göreniniz, bileniniz duyanınız var mı? Bir ferman yayınlamıştı: ‘Bu günden sonra, divanda, dergahta, bargahta, mecliste, meydanda Türkçe’den başka dil konuşulmaya’ diye hatırlayanınız var mı? Dolanın yurdun dört bir yanını, çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, fermana uyanınız var mı? Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim, dolandığımız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı? Tanıtımım ‘demo’, sunucunun ‘spiker’, gösteri adamının ‘şhowmen’, radyo sunucusunun ‘diskjokey’, hanımağanın ‘firstlaydi’ olduğuna şaşıranınız var mı? Dükkanın ‘store’ bakkalın ‘market’, ucuzluğun ‘damping’ torbanın ‘poşet’, mağazanın ‘süper, hiper, gross market olduğuna kananınız var mı? İlan tahtasına bilboard, sayı tablosunun skorboard, bilgi alışının ‘brifing’ bildirgenin ‘deklarasyon’, merakın uğraşın ‘hobby’ olduğuna güleniniz var mı? Bırakın eli özün bile seyrek uğradığı beldelerin girişinde ‘welcome’ çıkışında ‘goodbye’ okuyanınız var mı? Korumanın, muhafızın ‘body guard’, sanat ve meslek pirlerinin ‘duayen’, itibarın saygınlığın ‘prestij’ olduğunu bileniniz var mı? sekinin, alanın ‘platform’, merkezin ‘center’, büyüğün ‘mega’, küçüğün ‘mikro’, sonun ‘final’ özlemin, hasretin ‘nostalji’ olduğunu öğreneniniz var mı? İşhanımızın ‘plaza’, bedestenimizin ‘galeria’, sergi yerlerimizi center room’,‘showroom’, büyük şehirlerimizi ‘mega kent’ diye gezenimiz var mı? Yol üstü lokantamızın ‘fastfood’, yemek çeşitlerimizi ‘menü’, hesabını ‘adisyon’ diye ödeyeniniz var mı? İki katlı evinizi ‘dubleks’, üç katlı evinizi ‘tripleks’, köşklerimizi ‘villa’, eşiğimizi ‘antre’, bahçe çiçeklerimizi ‘flora’ diye koklayanınız var mı? Sevimlinin ‘sempatik’, sevimsizin ‘antipatik’ vurguncunun ‘spekülatör’, eşkiyanın ‘mafya’ desteğe, bilemediniz koltuk çıkmaya ‘sponsorluk’ diyeniniz var mı? Mesireyi, kır gezisini ‘picnic’, bilgisayarı ‘computer’, hava yastığını ‘air bag’, eh, pek olasıcalar, oluru, pekalayı, ‘okey’ diye konuşanınız var mı? Çarpıcı önemli haberler ‘flaş haber’, yaşa varol sevinçleri ‘oley oley’, yıldızları ‘star’ diye seyredeniniz var mı? Virvirik dağının tepesindeki köyde, ‘cafe show’ levhasının altında, acının da acısı kahve içeniniz var mı? Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken, dilimizin çalındığına, talan edildiğine, özün, el diline özendiğine içi yananınız var mı? Masallarımızı, tekerlemelerimizi, ata sözlerimizi, unuttuk, şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik, Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı? Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum, göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı? Bir ferman yayınlamıştı… Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı? Yusuf Yanç ne güzel anlatmış perişanlığımızı! Tek İngiliz yolcusu olmayan hızlı trende, yırtınırcasına İngilizce anonslar yapanları anlayanlarınız var mı? Sanırım İngiltere Kraliçesi, ulaştırma bakanlığına İngiliz diline verdiği hizmet nedeniyle bir onur ödülü yollar.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.