Evi camdan olan komşusuna taş atmaz!

Milletler topluluğu bir kolonidir. Birlikte yaşamın kurallarına her kez uyum sağlamak mecburiyetindedir. Birlikteliği tanımayanlar, tarihin akışı içinde hep kaybetmişler, hep dışlanıp yalnız bırakılmışlardır. Bu birlikteliği tanırken, muhataplarını da çok iyi tanımak mecburiyetindedirler. Onun içindir ki MÖ 11. yüzyıldan itibaren insanlığın tarihine casusluk müessesesi girmiştir. Bu müessesenin adı Milli İstihbarat adı ile kurumsallaşmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıllarında Ulu Önder ATATÜRK’ün düşman taraflardan bilgi toplamak için, İngiliz Kemal adında bir görevliye bilgi toplama görevi verdiği, çocukluğumuzda efsane çalışmalarla sergilediği hafızalarımızdadır. Sıfırdan vücut bulan MİLLİ İSTİHBARATIMIZ, ne yazık ki kuruluşundan bu yana kendinden beklenen verimliliği hiç bir zaman sağlayamamış, Hükümetlerin emrindeki bu kuruluşumuz gerek dahili ve gerekse harici istihbaratımızla asla tatmin edici bir çalışma sergileyemediği içindir ki, Cumhuriyetimiz darbeler ve dış siyasetimizde yeterli başarıyı sağlayamamıştır. Şu FETÖ belası başından görülüp istihbar edilseydi, bugünkü konuma asla gelemez çürükleri ayırıp seçmek için onbinler, yüzbinler harman edilip içindeki çürüklerin ayrılması için, içinde bulunduğumuz hercümerç meydana gelmez, adalet kılı kırk yararak tecelli eder, ülkenin devasa ekonomik kaynakları çarçur edilmezdi. Komşularımız Suriye, Irak ve sair Arap ülkeleri ile münasebetlerimiz disipline edilebilseydi, tıpkı Cumhuriyetimizin Ulu Önderi tarafından kuruluşu sonrasındaki dış siyasetimiz gibi hiç kimseyle ihtilafımız olmaz, ATATÜRK İlke ve İnkılapları içindeki ülkemiz dış politikasındaki istikrar korunup kollanarak dış düşmanlarımıza fırsat verilmezdi. PKK denen bela, yeterli bir milli istihbaratımız olsaydı, böyle 30-40 yıl süren bir iç savaş yaşanmaz, ülkemizin yiğit evlatları şehit kanlarına bulanmazdı. Ülkemizin kaynakları nizasız ihtilafsız teknoloji ve yeniden yapılanmaya yönlendirilseydi, bu gün gururla gözlediğimiz vazifeyi aladan yatırımların biri diğerini izler, Kıbrıs’a deniz altından su taşıyan ve de Asya ile Avrupa’yı birleştiren MARMARAY’ın nice benzerleri bu ülkeye kazandırılır ve bu yatırımların hiç birini de yabancı sermayenin tekeline terk ederek değil,Milli kaynaklarımızın gücü ile vücut buldurur, elaleme minnet etmezdik. Şimdi evimiz camdan, atılacak bir taş cam evimize onarımı zor yaralar açar. Bunun içindir ki dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. Atatürk İlke ve İnkılapları ile donanımlı Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkarak, muasır medeniyete ulaşmamız hep elimizdedir. Dünya izimler tarihini incelediğimizde, ne geçmişte ve nede gelecekte herhangi bir siyasi rejimin Kemalizm’e fark attığı ne görülmüş ve nede gelecekte görülme olasılığı yoktur. Atatürk İlke ve İnkılapları her biri bir ayrı bunalım içinde olan dünya devletleri, sadede gelip Türkiye Cumhuriyetinin sömel ve temellerinin örnek alınarak insanlığı kurtaracak tek çözüm olduğunu görülecektir. YÜCE RABBİMİZE şükrediyoruz ki; ülkemiz ve insanına Türkiye Cumhuriyeti gibi bir yüce değeri idare tarzı olarak vermiş ve Türk Ulusunu tarihin derinliğine onurla, gururla taşıma imkanını bize bahşetmiştir. İnancımız odur ki; Türk siyaseti iktidarı ve muhalefeti ile gerçeklerde birleşip köhnemiş rejimlerden medet umma yerine, TÜRKİYE CUMHURİYETİ mucizesini görüp örnek alırlar ve bilhassa Müslüman ülkelerin öncelikle gerçeğe dönmesi sağlanırda, İslam’ın muhteşem yüzünün Türkiye Cumhuriyetinin özünde görülen gerçeği bilinir.