Konya
°C
Yeni Meram

Ene’den nahnu’ya.. (2)

Ene’den nahnu’ya.. (2) - Mustafa Afşin - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
23.06.2016 08:03
0
6153
ABONE OL
“Ene”nin “Nahnu” olması bilinç ile olur. “Ene” yani ben, kendini kabul etmeden kendisiyle bütünleşemez ve kendisiyle bütünleşmeden de başkalarıyla da bütünleşemez, başkalarını sevip sayamaz; onlarla istenilen bir birlik sağlayamaz, sahabe döneminde olduğu gibi sağlıklı toplumun temelini atamaz. İnsan önce kendini olduğu gibi kabul etmesi ve sonra kendisiyle bütünleşmesi hem sağlıklı ben ve hem de sağlıklı “nahnu” için atılacak ilk adımdır. Bu demektir ki sağlıklı bir benliğin temelleri aileye kadar iner. Sağlıklı benlik özgürlüklerle olur. Pedagoji ve psikoloji kurallarına göre insanın benliği aşağı yukarı 0-6 yaş arasında oluşacağı göz önünde bulundurulursa, sağlıklı “ben”, biz bilincini oluşturacak gerçek benlik için bu dönemde istenilen özgürlüklerin çocuğa kazandırılması şarttır. Nedir bu özgürlükler? Bir dostumun özetlediği gibi başlıca beş özgürlük var çocuğa verilmesi gereken: Sansürsüz algılama özgürlüğü, dilediği gibi düşünme özgürlüğü, içinden geldiğince hissetme özgürlüğü, seçme özgürlüğü, sınırsız hayal kurma özgürlüğü. Henüz çocukken bu özgürlükleri almışsak, sağlıklı benin temellini atmış oluruz. Bu takdirde bizi güzel bir gelecek, yasaksız bir dünya, özgür bir duygu açılımı bekleyebilir. Yok, bu özgürlükler alınmadan kurulan benlik, bu tür özgürlük olgularından hem haz alamaz ve hem bu özgürlükleri başkalarının tatmasına izin vermez. Olmayan bir şeyi vermek ya da yaşamak gibi… Bu özgürlükleri özümsemeden kurulan “ene”, yani benlik hastalıklı ya da eksik, yalancı benliktir, yani egodur. Böylesi bir benlik gururdur, kibirdir; her şeyin kendi çıkarı için olmasını ister. Hem sahibi ve hem de başkaları tarafından sevilmesini ister. Bediüzzaman da Lemaat’ta haklı olarak “Enesini sevenler, başkaları sevmezler” ve bir başka yerde “Ey enesi çifteli, kafası da kibirli!” diye, sağlıksız kurulan benliğin “nahnu” bilincine göre hareket edemeyeceğini söyler. Olması gerekenler yapılmadıktan sonra istenildiği kadar “ene yok nahnu var” diye bağırılsın, “nahnu”yu oluşturmak uzak bir ihtimaldir. Egosunu seven elbette başkasını sevemez, çıkarını bırakıp başkasını kendine tercih ederek “îsâr” erdemini diriltemez, birileri için saçlarını süpürge yapamaz, davası için dünyasını ve gerektiğinde ahiretini feda etme kahramanlığını gösteremez. Önce sağlıklı benlik sonra sağlıklı toplum... Bu bir süreç işidir. Sahabe toplumu bu süreçten geçerek bu benliklerle kurulmuş. Ancak onların olma süreçleri çok uzun sürmemiş; çünkü onların öğretmeni ve terbiyecisi Peygamberimizdi. Özgür bireylerin özgür toplumu… Sağlıklı benlikler ve sağlıklı toplumlar bedellerini ödemişlerdir. Yoksa bedelsiz bir erdem kazanılamaz. İslam önce bireyi düzene sokar sonra toplumu. Sakat temel taşları üzerinde bina inşa edilemez. Sevgi ve özgür büyümeyen çocuklardan sevgi imparatorluğu oluşamaz. Uğraş göstermeden, efor harcamadan bir arpa boyu mesafe alınamaz. İslam ve Kur’an’ın sağlıklı benliklerden aslında kurmak istediği “Nahnu” yani biz bilinciyle oluşan toplumlardır. Dünya düzeni de bundan başkası ile sağlanamaz. Böylesi toplumların karakteristik özellikleri neler olabilir diye akla gelebilir. Yazıyı buraya kadar getirmişsek “nahnu” bilinciyle oluşan toplumların bazı özelliklerini gelişi güzel de olsa yazmada yarar var: a) Kozmik bir bakış açısı kazandırır; bu aynı zamanda bize evrensel bakışı verir. b) Kendimize ve başkalarına karşı yabancılaşma sona erer. c) Anlaşılma değil anlayış kazanmaya yoğunlaşırız. ç) Eşitlik duygusunu güçlendiririz. d) Adalet kavramı bizde daha bir detayla yerleşmiş olur. e) Hiç kimseyi ayırmadan, kayırmadan herkese aynı gözle bakabilme zenginlik ve enginliğine kavuşuruz. Böylece toplum bir fertmiş gibi hareket eder. Birinin duyduğu sevinci ya da acıyı toplumun bütünü de duyar; yani her parçası, her bireyi, herkes. Kalpler kocaman tek kalbe dönüşür. Artık hiç kimse “bence böyledir” demez, “hakikate göre böyledir” der ve uyulması gerekenlere hakikatin gözlüğünden bakarak uyulur. “Biz” yani “nahnu” bilincinin hâkim olduğu toplumlarda herkes hakkına razıdır, kimse başkasının özgürlük sınırlarını zorlamaz. Dünya cennete dönüşür. Mutlu günler…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.