Eğitimde Açılan Kara Delik

Kurtuluş savaşı kazanılmış. Düşmanlar;  Vatanından İngilizlerin zırhlısına binerek kaçan padişahın sarayının karşısına demirledikleri savaş gemilerinden, yenilgiyi kabul edip BÜYÜK TÜRK MİLLETİ’Nİ VE ZAFERİNİ top atışları ile selamlayarak sularımızı terk ediyorlar. Paşam üzgün, Paşam dertli, Paşam düşünceli. Arkadaşları bir anlam veremiyorlar ve ‘Neden sıkıntılı olduğunu soruyorlar?’ Cevabı çevresindekileri şaşırtıyor. -Asıl savaş şimdi başlıyor, altı yüz yıl köleliğe alışmış, din eksenli öğrenim görmüş, ilim , fen ve bilimden nasibini alamamış bir milleti çağdaşlıkla tanıştıracağız , işte bu savaş çok uzun ve zorlu olacak! Öngörüye bakar mısınız? Milletini tanımaya bakar mısınız? Kahramanlarının yanı sıra bir o kadar da haini olan bu toprakları nasıl tanıdığına bakar mısınız? Yaşadığımız son yetmiş yılda, gericilerin hala çağdaş insan yetiştirilmesine karşı uyguladıkları ARAP EĞİTİMİNİ YILLAR ÖNCE GÖREREK ‘ASIL SAVAŞ ŞİMDİ BAŞLIYOR’ SÖZLERİ İLE GELECEĞİ GÖRMESİNE BAKAR MISINIZ? Çağdaşlaşmayı kendi icat edememiş, tüm buluşları ‘İnançsız ‘diye nitelediklerinden almış, sağlığından, telefonuna, uçağından, gemisine, bilgisayarından internetine, fabrikalarından sanayisine işini kolaylaştıran her şeye kafa yormadan ulaşıp, keyfini sürmek olarak niteleyenler acaba kimi kandırıyorlar? Hızlı trenlerle, köprülerle, uçaklarla, uydularla hava yapmak çok kolay! Asıl mesele bunları ilk bulan olmak. Ülkesinde bilim adamı yetiştirerek Dünya’ya İSRAİL GİBİ AYPETLERLE, AKILLI TELEFONLARLA, JAPONYA GİBİ DEV BULUŞLARLA SELAM VERMEK, DEV KÖPRÜLERİN TEKNOLOJİSİNİ BULMAK,  TOMOGRAFİLERİ, EMARLARI İCAT EDEREK, AMANSIZ HASTALIKLARA GECE GÜNDÜZ ÇARE ARAYAN MUCİTLERİ ÜLKESİNDE UYGULADIĞI EĞİTİM VE ÖĞRETİMLE İNSANLIĞA KAZANDIRMAKTIR. Başkasının atına binip türkü söylemek çok kolay! Son on iki yılda uygulanan eğitimdeki bilinçli yıkımla çocuklarımızın Araplaştırılıp Osmanlı DÖNEMİNDEKİ DİN EKSENLİ EĞİTİMLE NEREYE GÖTÜRÜLMEK İSTENDİĞİ İSE SON DERECE AÇIK VE NET! Osmanlı Devleti ve padişahlar sanki batı devletlerinin oyuncağı olmamışlar, Kapitülasyonlarla devleti perişan etmemişler, Ordu kurarız diye Hıristiyan çocuklarını ailelerinden kopartıp, kışlalarda aile kurmayı yasaklayıp, sadece savaşmayı öğretip, sonra da kendi başlarını yedirmemişler. O çok övündükleri yeniçeri ordusunu da 2. Mahmut tamamını top ateşine tutup öldürmeseydi, yok etmeseydi belki de İmparatorluk daha önce yıkılacaktı. Düşmanla işbirliği yapıp kaçan padişah baş tacı, Vatanımızı bize kazandıran, Tanrının hediye olarak sunduğu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ise  adı bile anılmaması gereken sakıncalı. İşte alkışladığınız bu zihniyet önce Eğitim sistemini delik deşik etti. A ‘ harfinden nefret ettikleri için ( ATATÜRK ‘Ü ANIMSATIYOR) E ‘ ile başlattılar. Sonra sıra ile ; l, f,i …..! İlkokulların yerini değiştirerek eski okulların dış duvarlarında ve koridorlarında asılı olan ATATÜRK’ÜN özlü sözlerini ve duvarlardaki resimlerini yeni yapılan okullara asmadılar. Örnek; Mümtaz Koru, İhsaniye, Şükrü Doruk. Eğitimde Atatürk ‘ü tanıtan her şeyi sadece bir sayfaya indirdiler. Milli günlerde, bayramlarda, 10. Kasım ‘da okunacak tek şiir bırakmadılar. Sonra İLK OKULU DÖRT YIL YAPARAK 4+4+4 DİYEREK minicik çocukları ergenlerle aynı koridoru, aynı tuvaleti, aynı bahçeyi kullanmaya mahkum ettiler. Zaten çok düzgün olan konuşmalarına birde ‘ARGO ‘ sözcükler eklendi. Zengin fakir ayırımını yok eden tek tip kıyafeti sırf minicik çocuklar ‘KADINLIĞINI ANLASIN, MİNİCİK ÇOCUKLAR KARŞI CİNSİ SAKINILACAK CİNSİ LATİF ‘olarak bilsin diye kaldırdılar. Kızlar; makyajlı süslü, minicik çocuklar örtülü, zengin çocukları markalı, garibanlarda ezik, ezik okulun yolunu tuttular. Buraya kadar olanlar dış temizlikti. Sıra geldi iç temizliğe. Yalnız 4+4+ 4 tutturamadılar. Beş yaşındaki çocuğa el yazısını öğretemediler. Sadece tek amaçları vardı o da hem öğretmeni hem de kız öğrenciyi inancını sergileyeceği giysilerle sınıfa sokmak. Başardılar ve 4+4 +4’den vazgeçtik dediler. Çocuklarınızın geleceğini SIRF ATATÜRK’Ü VE ONUN ÇAĞDAŞ EĞİTİMİNİ YOK ETME UĞRUNA YAZ-BOZ TAHTASINA ÇEVİRDİLER. SUSTUNUZ!   SAYIN NABİ AVCI’YI TARİH ASLA UNUTMAYACAK VE GELECEK NESİLLERE AKTARACAK. AYNI ŞEKİLDE SAYIN VEYSEL EROĞLU’NU DA DUBLE YOL,  ÇİFT YOL, KÖPRÜ UĞRUNA KESİLEN MİLYONLARCA AĞAÇ VE ORMANDA YAŞAYAN EVSİZ, YUVASIZ KALAN BİNLERCE SESSİZ CANLI ASLA UNUTMAYACAK! Haftaya; dış boyası biten eğitimde iç boyayı yazacağım. Dershaneler konusu ise ayrı bir komedi. Bizler okulda yetiştirilen hem de devlet okullarında çağdaş eğitimle yetişen nesillerdik. Çok hem de pek çok şanslıymışız.