Konya
°C
Yeni Meram
10.04.2017 10:18

Eczacılığın tarihi bu müzede gizli

Hayata veda eden veya mesleği bırakan eczacı büyüklerinin hatıralarını, eczanesinin üst katında açtığı ‘Eczacılık Meslek Müzesi’nde yaşatan 35 yıllık Eczacı Ahmet Nezihi Pekcan, eczanesinde açtığı meslek müzesi ile bir ilke imza attı. Müzede, geçmişten günümüze kadar gelen ve çok nadir bulunan objeler gelecek kuşaklara aktarılıyor

A+
A-
10.04.2017 10:18
0
9105
ABONE OL
Hayata veda eden veya mesleği bırakan eczacı büyüklerinin hatıralarını, eczanesinin üst katında açtığı ‘Eczacılık Meslek Müzesi’nde yaşatan 35 yıllık Eczacı Ahmet Nezihi Pekcan, eczanesinde açtığı meslek müzesi ile bir ilke imza attı. Müzede, geçmişten günümüze kadar gelen ve çok nadir bulunan objeler gelecek kuşaklara aktarılıyor Mesleğinde 35 yılı geride bırakan Eczacı Ahmet Nezihi Pekcan Eczanesi’nin üst katında oluşturduğu Meslek Müzesinde bizleri misafir etti. Sadece Ülkemizden değil yurtdışından gelen misafirleri de ağırlayıp müzesinde Eczacılık Tarihi ile bilgiler veren Pekcan, “Mesleğimizin tarihini bilirsek daha iyi anlarız. Bu nedenle Eczanemin üst katını staja gelen öğrenciler için bir Meslek müzesi haline getirdim. Her sene Konya dışından gelen veya Konyalı öğrencilerden oluşan stajyerlerimle Meslek tarihimiz konusunda da araştırmalar yapıp makaleler yayınlıyoruz. Bu konuda bir objeden yola çıkarak Konyalı bir Eczacı olan Süleyman Sızma ve Süreyya Ülgür isimli 1900’lü yılların başında Konya’da Eczacılık yapmış iki Meslek büyüğümüzün ve genç yaşta amansız bir hastalığa yakalanarak hayata veda eden Ermeni bir Meslektaşımızın hayatı ve Meslek geçmişi konusunda araştırmalar yapıp makale haline getirdik. Müzemde Meslek tarihimizin çok nadide objeleri yer almaktadır. Çok sabır ve özen isteyen koleksiyonculuk benim hobim olmaktan çıkmış, Mesleğimizin geçmişine ışık tutabilecek objelerle değerli bir tarihi koleksiyon halini almıştır. Yurdun dört bir tarafından daha önce hiç tanımadığım Meslektaşlarım çok nadide objeler göndererek bu Müzenin büyümesine katkıda bulunmaktadırlar. Onlara da bu vesile ile teşekkür etmek isterim” dedi. Ahmet bey, sizi bir çok eczacımız yakından tanıyor yine de kendinizden bahseder misiniz? 1961 de Ankara'da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Konya’da tamamladıktan sonra Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden 1981 yılında mezun oldum. Konya merkezde, 1981 yılında Pekcan Eczanesi adı altında işyerimi açtım. Mesleğimi aynı isim altında ve aynı adreste otuz beş yıldır sürdürmekteyim. Hayatın kendisinin bir eğitim ve öğrenim süreci olduğu düşüncesi ile, sayısız eğitim ve sertifika programlarına katılmış olup en son Yeditepe Eczacılık Fakültesi Homeopati eğitimini tamamladım. Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde Klinik Eczacılık Yüksek Lisans Eğitimini bitirerek tez çalışmalarıma devam etmekteyim. Çeşitli Mesleki dergilerde eczacının sanatı olan, halk arasında yapma ilaç veya havan ilacı adı verilen Majistral Formüller konusunda makaleler yayınlamakta ve köşe yazıları yazmakta, meslektaşlarımla araştırarak, çalışarak edindiğim mesleki bilgileri paylaşmaktayım. Güncel Majistral formülleri içeren ve bu konuda yol gösterici nitelikte olduğunu düşündüğüm Majistral Makaleler isimli kitabımın, 2004 yılında çıkarmış olduğum 1. baskısının kısa sürede bitmesinin ardından ikinci ve üçüncü baskısını çıkartıp Meslektaşlarımın beğenisine sunmuş bulunmaktayım. Bu sene kısmet olur ise ikinci ve arkasından üçüncü kitabım baskıya hazır hale gelecektir. “Don vivimus servimus” yaşadığımız sürece hizmet ederiz. Bu Latince deyimi çok severim. Gerçekten de benim Meslek hayatımda düstur olarak aldığım bir yaşam tarzıdır. Günde 18 saat çalışan birisiyim. Gece geç saatlere kadar mail yolu ile gelen sorulara cevap veren, o haftanın makalesini hazırlamaya çalışan, çeşitli fakültelerdeki öğrenci dernekleri ve meslek odalarından aldığım davetlerde yapacağım konuşmaları ve görsel slayt çalışmalarını hazırlamaktan uyumaya çok vakit bulamıyorum. Fakat bu durumdan asla şikayetçi değilim. Eğer o akşam bir sebepten dolayı çalışamadıysam benim için kaybedilmiş bir gündür ve o gün çok huzursuz ve mutsuz oluyorum. Leonardo usta ne demiş; Nasıl iyi geçirdiğin bir gün beraberinde huzurlu bir uyku getiriyorsa, iyi geçirdiğin bir ömür de huzurlu bir ölümle noktalanacaktır! Bende görevini yapmış bir insan olarak bu dünyadan huzurla gitmek isterim.   Meslek aşkınızı kime borçlusunuz? Eczacı olamaya nasıl karar verdiniz? Doktor bir babanın oğlu olmak bu Mesleği seçmemde en büyük nedenlerden birisidir. Tabii birde 1999 depreminde Yalova’da kaybettiğim kuzenim, Eczacı Sare Pekcan ablamın bu mesleği sevmemde katkısı çok büyüktür. Severek ilk sıralamada kazandığım Eczacılık Fakültesini yine ilk mezunlardan olarak bitirmiş olmam bu mesleğimi ne kadar sevdiğimin bir göstergesidir. Eğer Eczacı olmasa idim, çok sevdiğim hayvan dostlarıma yardım etmek için Veteriner Hekim olurdum. Majistral ilaçlara özel ilginiz nasıl başladı? Eczacılık mesleğinin en sevdiğim tarafı laboratuvarda ilaç üretmektir. Bu Mesleği seçerken de bunu dikkate alarak seçimimi yapmıştım. Ancak benim örnek alacağım hiçbir Meslek büyüğüm olmadı. Büyüklerimiz laboratuvar çalışmalarını bizim dönemlerimizde sır gibi saklar bilgilerini paylaşmaktan kaçınırlardı. Okul yıllarında Majistral formülasyonlara karşı ilgim Eczane açtıktan sonra daha da ilerledi. ‘Bir sanatçı usta yetiştirirmiş. Gerçek bir sanatçı ise kendisini geçecek ustalar yetiştirirmiş.’ Ben beni şimdiden geçebilecek usta Eczacılar yetiştirdiğim için çok ama çok mutluyum. Artık her şehirde benden çok daha bilgili ve yetenekli Majistral sanatının ustaları olduğunu biliyorum ve onlarla gurur duyuyorum. Sadece Eczacılığa değil sanırım tarihe de ilginiz büyük. Eczanenizdeki masanızın arkasındaki kapının hikayesini bizimle bir kez daha paylaşır mısınız? Eski bir kentin ahşap kapılarına baktığınızda kimisi yüz yıllık, kimisi daha eski kapılar görürsünüz. İnsanların kapıları vardır, girip çıktıkları. Kapı eşiklerinde ayak izleri, kapı kollarında parmak izleri, işlemeleri, demir dövmelerden tarihlerine inersiniz. O kapılar, ardındaki odalardan gelip geçen hayatları anımsatır. Odamda görmüş olduğunuz bir Osmanlı kapısı…bulunduğu mahallede bordo kapı diye anılan...o mahallenin mirengi noktası…görücü gelirse o mahalleye bordo kapının üç kapı ilerisinde güzel bir kız var, o evdeki kıza bakmaya gidilecek diye not alınan adres belirleyen kapılar.. kısacası hayatı anlatır… Ahmet Nezihi Pekcan iş dışında neler yapar? Özel ilgi alanlarınız var mı? İş yoğunluğum beni galiba biraz sosyal yaşantıdan uzaklaştırdı. Fırsat buldukça Arkeoloji ile ilgili kitaplar okumaya çalışıyorum, yakın tarihimizle ilgili kitaplar ilgi alanım… Bunun dışında hayvan dostlarımla vakit geçirmek zevk alarak yaptığım faaliyetler içerisinde bulunmakta. Bu müzeyi oluştururken bir destek aldınız mı? Son olarak ne söyleyeceksiniz… Müzeler, insanlara ilgi çekici ve özgür bir öğrenme ortamı sağlar. Öğrenme, kitap veya okul ile sınırlı değildir. Müzeler, toplumun hizmetinde sürekli ve kalıcı olan, kâr amacı gütmeyen kurumlardır. Müzelerin işlevleri toplama, belgeleme (arşivleme), koruma (bakım - onarım) sergileme ve eğitimden oluşur. Bir ülkenin müzelerindeki koridorlarının uzunluğu o ülkenin gelişmişliğinin bir göstergesidir. Bu tür düşüncelerin ülkemizde desteklenmesi konusunda belediyelere önemli görevler düşmektedir.  Ben bu müzeyi oluştururken hiçbir kurum ve kuruluştan destek almadım. Son olarak şunu belirtmek isterim ki; Burada gördüğünüz Mesleki objeler sadece bana ait olmayıp bu ülkede zor şartlar altında mesleklerini sürdürmeye çalışan tüm Eczacıların ortak malıdır. Ben onlar adına bu objeleri muhafaza ederek gelecek kuşaklara aktarmakla kendimi sorumlu hissediyorum. Bu objeler ortak kültürümüzün ürünüdür. Nitekim görmüş olduğunuz birçok obje hayata veda eden veya mesleği bırakan Eczacı büyüklerimizin hatıralarıdır. Onların aziz hatıralarını korumak ve Eczacılık Mesleğinin eşsiz objelerini gelecek kuşaklara aktarma görevini yerine getirmek en büyük dileğimdir.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.