Konya
°C
Yeni Meram

Duygusal barışıklık..

Duygusal barışıklık..-Mustafa Afşin-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
25.08.2016 09:47
0
7949
ABONE OL
Hepimiz olumsuz duygulara kapılırız. Öfke, şüphe, endişe, korku, kıskançlık gibi duygulardan hem kurtulmak istiyoruz hem de bunlar bir süre sonra bir alışkanlığa dönüşüyor hatta bunlardan bazen zevk bile aldığımız oluyor. Olumsuz duyguların insanı kendisine önemli hissettirdiği bilinen bir gerçek. Öfkelenen insan kendini haklı ve önemli hisseder. Bu duygu onun egosunu okşar. Çoğu insan bu nedenle öfkelenmekten çok hoşlanır. Atasözünün söylediği gibi, “Öfke baldan tatlıdır.” Sadece öfke değil, aslında hırs, kıskançlık, üzüntü gibi diğer olumsuz duygular da bütün yıkıcılıklarına rağmen, insana bir kimlik verir, daha doğrusu böyle bir yanılsama yaratır. Öfkeli, kıskanç, üzüntülü bir insan, sanki bir kimlik sahibi olmuş gibi hisseder kendini. Çoğu insan bu nedenle olumsuz duygularını terk etmek istemez. Bunları terk ederlerse kimliksiz kalacağını zanneder. Aslında olumsuz duygular bizim için hayati derecede önemlidir. Olumsuz duygular birer mesajdır. İğrenme duygusu olmasa zehirlenme kaçınılmaz olur. Korku duygusu olmasa insanın tehlikeleri sezmesi ve bunlara karşı önlem alması mümkün olmaz. Suçluluk duygusu olmadan insanın değerler sistemi (vicdan) kurulmaz; utanç duygusu olmadan ahlak oluşmaz Olumsuz duygular bize atalarımızdan miras kalmış veya topluma uyum sağlamak için bize öğretilmiş son derece yararlı duygulardır. Fakat her ne olursa olsun bu olumsuz duygulara saplanıp kalmamak gerekir. İnsanın bu duyguları haklı bir gerekçe yokken sürekli canlı tutması kendine zarar verir hatta yıkıcı olur. Pek çok insan olumsuz duygulara saplanıp kaldığı, bu olumsuzluk çemberinin dışına çıkıp olaylara ve insanlara yansız bakmayı başaramadığı için tökezler. Olumsuz duygular, keskin sirkenin kabına zarar vermesi gibi en çok insanın kendisine zarar verir. Pek çok durumda duygularımızla performansımız arasında doğrudan bir ilişki vardır. Olumlu duygularla birlikte performansımız artarken olumsuz duygularımız yoğunlaştıkça performansımız düşer. Onay görüp takdir edildiğimizde, iyimser olduğumuzda, kendimize güvendiğimizde başarımız artar. Yapılan birçok psikolojik testte, ortalamanın üzerinde bir yeteneğe sahip olduklarına ikna edilen öğrenciler, matematik sınavlarında kendi seviyelerin daha üzerinde notlar almışlardır. Her duygunun altında mutlaka bir düşünce kalıbı vardır. Düşüncelerimizi değiştirirsek duygularımızı, duygularımızı değiştirirsek davranışlarımızı değiştirebiliriz. Ancak kolay gibi görünen bu değişikliği yapabilmek için en başta duygularımızı tanımaya ihtiyacımız var. Çoğunluk olumsuz duygular içine girdiğinde onları bastırıyor. Olumsuz duyguları nasıl paylaşacaklarını bilmiyor, genelde bu duyguları, “küserek”, “ima”, “kinaye” ya da “şiddet” yoluyla dışa vuruyor. Çoğu zaman olumsuz duygulara kapılan insanlar bu duygularının sorumluluğunu üstlenmek yerine “kurban rolünü” oynamayı tercih ediyorlar. Kurban (mağdur) rolüne bürünmekle kendi haklılıklarını daha iyi ifade edeceklerini düşünüyorlar. Kendilerini üzen, sinirlendiren, hayal kırıklığına uğratan, hırslandıran, şiddete sevk edenin hep öteki insanlar, kendilerinin dışındaki sebepler olduğuna kendilerini inandırıyorlar. Kabul etmeliyiz ki olumsuz duygularımızın sorumlusu, dışarıda değil içimizdedir. Martin Seligman’ın da dediği gibi “Kendi duygularımızı kendimizin yarattığının farkına varmalıyız, eğer çektiğimiz sıkıntılardan dolayı başkalarını suçlamaya devam edersek hayatımız sadece suçlamalardan ve savunmalardan ibaret hale gelir. Oysa mutluluk da başarı da başkalarına değil bize bağlıdır; bizim tercihlerimizden kaynaklanır.” Olumsuz duyguların doğru yöntem ve doğru bir dille yönetebilmek hepimizin hem iş hayatında hem özel hayatında mutluluğunun ve başarısının olmazsa olmaz koşuludur. Etkili insanlar, olumsuz duygulara kapılmayan değil, olumsuz duygularını kendi değer yargılarına göre yönetebilen insanlardır. Duygusal çevikliğe sahip insanlar, duygularının arkasında ne olduğunu fark etme, olumsuz duygularıyla baş etme, daha ötesi bu duygularının, tepkilerinin sorumluluğunu üstlenme becerisine sahipler. Öfkelendiklerinde, kaygılandıklarında, heyecanlanıp telaşlandıklarında kendi zafiyetlerini tanıyorlar. Mutlu günler…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.