DIŞ SİYASET SARMALI

Türkiye; coğrafyasıyla, toprakları üzerinde kurulan medeniyetlerle, farklı dinlerin benimsendiği kutsal alanlarıyla, iklimiyle albenisi olan bir ülke. Bu ülkede yaşayan bireyler de şimdiye kadar kimsenin boyunduruğu altına girmemiş, hep kendi bağımsız devletlerini kurmuştur. Turizmi ile, doğal zenginlikleriyle en önemlisi de zengin su kaynaklarıyla devletlerin gıpta ile baktıkları bir güzel memleket...Farkında mıyız bilmem ama etrafındaki İran ve Irak'ı saymaz isek bütün komşu devletlerin nüfusu ancak bir Türkiye ediyor. 27 Eylül Pazar sabahı, komşularımız Azerbaycan ve Ermenistan'dan peş peşe açıklamalar geldi. İlk olarak Azerbaycan Savunma Bakanlığı, sabah saat 06.00'da Dağlık Karabağ bölgesindeki bazı köylere Ermenistan askeri birlikleri tarafından saldırı düzenlendiğini ve çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini açıkladı. Hemen ardından Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan bir açıklamada bulundu: Yerel saatle 04.00'te şiddetli çatışmaların yaşandığı Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan'a ait 2 helikopter ve 3 İHA'nın düşürüldüğünü bildirdi. Azerbaycan ise, bir helikopterin düştüğünü ve pilotun sağlık durumunun iyi olduğunu duyurdu. Ermenistan, ülke genelinde seferberlik ilan ederken Azerbaycan ordusu ise topyekûn seferberliğe ihtiyaç olmadığını, ordunun asker sayısının yeterli olduğunu açıkladı. Ancak Azerbaycan Meclisi akşam saatlerinde aldığı kararla, savaş hali pozisyonuna geçerek riskli bölgelerde ve cephe hattında sıkı yönetim ilan etti. Azerbaycan, bölgeye çok sayıda askeri araç ve asker göndermiş durumda. Şunu da ifade etmekte fayda var: Azerbaycan'ın etkin asker sayısı 126.400 iken, Ermenistan'ın ise 43. 641 etkin askeri var. Tabii ki “tek millet, iki devlet” ideolojisi çerçevesinde Türkiye, bu haksız saldırıda da Azerbaycan devletinin yanında olduğunu ve desteğinin tam olduğunu açıkladı. Ve bir son dakika bilgisiyle, Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Dağlık Karabağ bölgesindeki Fuzuli ve Cebrayıl civarındaki 6 köyün Ermenistan işgalinden kurtarıldığını açıkladı. 24 Kasım 2015 yılında, Rusya'ya ait Suhoy Su-24 savaş uçağı sınır ihlali yaptığı için THK tarafından düşürülmüştü. Bu olayla birlikte, 1950'den bu tarafa ilk kez bir NATO ülkesi tarafından bir Rus savaş uçağı düşürülüyordu. Rusya, bu savaş uçağının düşürülmesi olayıyla ilgili o zamanlar açıklamalarda bulundu. Ancak bu olayı ne kadar unuttu, bilemiyoruz. Bir taraftan Suriye'de sınır bölgemizde bizim askerlerimizle devriye gezerken, diğer taraftan YPG- PKK'lı teröristlerle de ortak devriye geziyor. Anlamak mümkün değil! Onlara farklı nişaneler vermekle meşgul. Suriye'deki durum bu iken, Libya'da durum farklı mı? Türkiye legal olan hükümet ve başbakanın safında olup Akdeniz ve diğer konularda anlaşmalar imzalarken Ruslar maalesef illegal taraf General Hafter'in yanında yer alıyor. Hem sizin yanınızda oluyor- belki de gözüküyor- diğer taraftan da düşmanlarınızla birlikte hareket ediyor. Gelelim ABD'ye, NATO'da güya müttefikimiz. Lafa gelince büyük ortak, büyük müttefik. İcraatta 5 bin, 6 bin tır dolusu askeri malzeme Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyine servis edilmekte. Güya iki büyük devlet ABD ve Rusya, birbirleriyle mücadele verirken ve Türkiye ile ortak projeler yürütürken diğer taraftan da terör koridorunun oluşturulmasında hemfikirler. Ortada bir tuhaflık var ancak dış siyasetin duygusallıktan uzak olması münasebetiyle olacakları birlikte göreceğiz. Son olarak da Azerbaycan, Ermenistan ve Dağlık Karabağ bölgesinde problem oluşturulmak mı isteniyor? Balkanlar en az problemli sınır komşularımız. Güneye indikçe Yunanistan – Doğu Akdeniz- Mısır- Suriye- İsrail ve Irak ortada. Uluslararası konjonktürde her dara düştüğünde yanında olduğumuz İran dahi, Türkiye'mizin ne kadar yanında yer alır, bilemeyiz... Şimdilerde Türkiye, Kafkaslar bölgesinde mi bir sarmalın içine çekilmek isteniyor? Tek bir sebep var: Bölgede güçlü ve kendi göbeğini kesen, kendi askeri olan, silah ve mühimmatını üreten ve otorite sahibi olan bir ülke istenmiyor. Hatta Arap dünyası da dahil hep birlikte hizmet ettikleri Yahudi devletinin çıkarlarına halel getirecek bir Türkiye istemiyorlar. Başta söyledik, güzellikler ülkesi Türkiye'nin, bir o kadar da istemeyeni var. Haliyle ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar. “Siz istemeseniz de, Allah(c.c) nurunu tamamlayacaktır”