Konya
°C
Yeni Meram

DİLENCİLİK PROFESYONEL BİR SANAT OLDU!

DİLENCİLİK PROFESYONEL BİR SANAT OLDU!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
29.05.2019 00:10
28.05.2019 16:59
0
3531
ABONE OL
Dilenciliğin profesyonel olarak sanatını icra ettiği günleri yaşıyoruz. Üstelik oldukça geçerli ve kazançlı bir alan olduğu içindir ki,  şehrin her köşesi onların! Yer parası yok, tezgah parası yok, neden buraya, oraya, şuraya durdun, oturdun diyen de yok. Sonunda ne mi oldu? Dilencilik hem profesyonel bir sanat, hem de gözde bir meslek oldu! Hem de ne meslek? Ramazan Bayramında fitre ve zekatlara, Kurban Bayramında kurban derilerine, sakatat ve kurban etine göz diken bir meslek! Artık onlarla baş edilemiyor, Önlerine geçilemiyor, Aşamadıkları set, Giremedikleri cadde ve sokak yok! Dilencilerin istila ettiği bir şehirde yaşamak nasıl bir duygu desem, verilecek bir cevap var mı? Sanmıyorum! Dilenciliğe en fazla talip olan,  Suriyeli sığınmacılar! Bu iş, onlar için hem kolay, hem de serbest… Şehrimize geldikleri 2011 yılından bu yana, bu işi üstlenenleri var. Çünkü; Dilencilerin Suriyeli olanlarına hem dokunmuyoruz, hem de karışmıyoruz!   ***** Dilencilerin, Ramazan Bayramına yaklaştığımız şu günlerde fitre ve zekatlara gözünü diktiğini biz söylemiyoruz, camilerimizde hutbelerde İmam ve vaiz arkadaşlarımız uyarılarda bulunuyorlar. İnsanımızda haklı olarak soruyor… Konya, Selçuklunun Başkenti mi, yoksa dilenciler şehri mi? Değil diyorsak… Neden şehrimizi dilencilerin keyfine bırakmışız gibi bir manzara hakim? Hatta öyle ki… Şikayeti olmayanlar, bu işten şikayet edenlerden çok daha fazlaymış gibi bir görüntü var! Dilencilerin gözü kara, korkusuz, umursamaz tavırları her yerde kendini gösteriyor. Kırmızı ışıkta bekleyen araçların arasında, her türlü kazaya davetiye çıkarma adına, dolaşıp para istiyorlar. Kucağında bebesiyle el açan kadınlar, mendil satan, sözüm ona cam silen çocuklar insanımızın vicdani duygularına oynuyorlar. İhtiyaçları kadarını alıp gitseler üzülmeyeceğiz. Kaç kişiden ne alırsa, ne kadar koparırsa, onun derdinde her biri… Gözleri doyacak gibi değil. Zabıta ve polis denetimlerinde, üzerlerinden binlerce liranın, banka cüzdanlarının, bina ve daire tapularının çıkması tesadüf değil. Vergisiz, algısız oldukça kolay kazanılan bu gelirden vazgeçmelerinin imkanı yok! Yazık, günah, verdiğimiz ne ki, diye diye bugünlere bu şekilde geldiğimizi nasıl anlatsak bilmem! Gerçek ihtiyaç sahibinin dilenmeyeceği, Kimseden bir şey istemeyeceğini bildiğimiz halde, İşin kolayına kaçıp, Dilencilere para verme adetimizden geri adım atacak gibi görünmüyoruz! Suriyeli sığınmacılara yardım etmekten, Onların derdiyle dertlenmekten, Kendi fakir-fukaramızı, Garip gurabımızı unuttuk, Aklımıza dahi getirmiyoruz diyenler haksızlar mı? Bütün bunlara rağmen, Suriyeli sığınmacıların şehrin her tarafında dilenmekten vazgeçmeyen halleri de gözden kaçacak, görmezden gelinecek gibi değil. ***** Dilencilerin birçoğunun, onlara yardımcı olmaya kalkan insanlardan çok daha zengin olduğunu nasıl anlatsak bilemiyorum? Özellikle mübarek Ramazan ayı içerisinde olduğumuz şu günlerde, Ekranlarımızda izlediğimiz Ramazan programları, Vicdanlarımıza hitap eden açıklamalar, İnsanımızın yardım etme isteğinin artması, Temsilde yada teşbihte hata olmasın amma, Dilencilerin ekmeğine yağ sürüyor dense yeri. Konya gibi gönlü yufka, Her elini açanı, Her köşe başında karşısına çıkanı, Boş çevirmeyen şehirlerde, dilencilerin işleri iş! Neden böyle düşündüğümüze gelince… Sığınmacı Suriyelilerin, şehrimizin sokaklarını, caddelerini, en işlek yerlerini mekan tuttuğu, kendi dilencilerimizi adeta silip attığı bir dönemi yaşıyoruz. Yalandır, O kadar da değil, Hadi canım, yeminle olmaz, Bizim dilencilerimizde bir yerlerde, bir köşe başında duruyorlardır diyenler varsa, Arasınlar bulsunlar bakalım!   ***** Kendi fakir-fukaramızı ıskaladığımız, elimizdeki listelerin dışına çıkamadığımız, kendi fakirimizi aramayı bulmayı uzunca bir süredir ihmal ettiğimiz ve unuttuğumuz bir süreci yaşıyoruz. Ağlamayan çocuğa meme vermezler gibi bize ait olduğu bir hayli şüpheli bir sözü mesnet edinerek, yalandan ağlayanları, yaygara koparanları, listelere bir şekilde adlarını yazdıranları, adı liste dilencilerine çıkanları bırakın artık! Benim fakirim, benim fukaram ar sahibidir, kan kusar kızılcık şerbeti içtim demeyi yeğler. Allah hakkı için, Allah rızası için! kalkın o masalardan, koltuklardan da,  yeniden bir tarayın, yeniden arayın bulun şu fakir fukaralarımızı!  
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.