Konya
°C
Yeni Meram

DEREDE BAĞINIZ, YENİ KONYA’DA EVİNİZ Mİ VAR?

DEREDE BAĞINIZ, YENİ KONYA’DA EVİNİZ Mİ VAR? - EROL SUNAT - YENİ MERAM GAZETESİ

A+
A-
06.03.2019 07:31
05.03.2019 16:35
0
2274
ABONE OL
Bildik bileli meşhur bir Konyalı olma tarifi vardı. “ Meram’da bağı, Türbe önünde evi olana Konyalı derler” diye az duymadık. Bir tarihte bir ağabey, gençlik zamanımdı, malın-mülkün kıymetini bilecek çağda olmadığımız yıllardı. Babadan kalma, Meram’daki bağımızı, Türbe önündeki evimizi satmıştım. Yıllar sonra, baba dostlarından birinin ikazıyla kendime geldim. Hem Meram’daki bağımızı, hem de Türbe önündeki evimizi tekrar satın aldım. Çocuklara da vasiyet ettim. Buraları satıp savmayacaksınız dedim, diye anlatmıştı. Hatta, ben, “Meramdaki, bağını, Türbe önündeki evini satıp sipesivri kalan Konyalılardanım” diye konuşması da pek meşhurdu. Kon TV’den Mevlüt Bayram Hocam, yanıma uğramıştı. Konyalı kime derler diye başlayan muhabbet açıldığında, Hocam dedi, Meram’da bağı, Türbe önünde evi olana artık Konyalı demiyorlar, o anlayış değişti deyiverdi. Mevlüt Bayram Hocama göre bakın yeni Konyalı kime diyorlar? Derede bağı, yeni Konya’da evi olana artık Konyalı diyorlarmış. Dere, bildiğiniz Meram-Dere… Yeni Konya bayağı geniş bir alan… Aydınlıktan Yazır’a…. Hatıp’dan Gödene’ye… Uzunharmanlar’dan öteye Alakovaya kadar uzanan semtlere, mahallelere “Yeni Konya” deniyormuş! Derede bağınız, Bu saydığımız yerlerde de bir eviniz varsa, Mevlüt Bayram Hocama göre, Konyalısınız. Hocam pekte haksız sayılmaz! Bir zamanlar Hatıp-Gödene uğurlar olsun gidene sözü efsane gibiydi. Gödene köyü, küçük, garip, kendi halinde bir köydü. Oraya giden yol, ıssız, ürkütücü, geceleri zifiri karanlık, karşınıza ne çıkacağı belli olmayan bir yoldu. Geceleri yalnız başınıza o yolda yürümek cesaret işiydi diye anlatanları dinleyenlerdenim. Yazır, tepenin başında, şehre Gödene’den daha uzak bir başka köydü. Alakova’da çok değil 15-20 yıl öncesinde neredeyse hiçbir şey yoktu. Şimdi Yazır, Gödene, Alakova Paris oldu diyenler haksız mı? Derede bağınız, Yeni Konya’da eviniz mi var? Mevlüt Hocama göre siz, artık yeni Konyalısınız!   ***** Yeni Konya demişken, şehrimizin hicran yarasına bir dokunalım isterseniz. Konya gibi merkez nüfusu 1.5 milyona merhaba diyen bir şehirde, Bosna gibi, Yazır gibi, Gödene gibi, Alakova gibi yerlerde oturanlar şehre gidiyoruz diyorlar. Şehir neresi? Keşanlı Ali Destanında İstanbul üzerine şöyle bir giriş vardı, Sinekli Dağ burası…. Şehre tepeden bakar, Ama şehir uzakta, Masallardaki kadar! Bizim şehrimiz, hepimizin şehri Konya’ya bu saydığımız yerler, elbette bir masal kadar uzakta değiller! Alaeddin tepesi, eskilerin tabiriyle Mevlana Türbesinin bulunduğu Türbe önü, Çarşılar, bedesten, Valilik binasının olduğu merkez, Arapoğlu Makası, Zafer Meydanı, İstanbul Caddesi, Konya’nın en eski Garajının bulunduğu Karatay Belediye Başkanlığı binasının bulunduğu bölge. Bu saydığımız yerler şehrin kalbinin attığı yerler. İnsanlar şehir diye buraya diyorlar,  bu saydığımız yerlere geliyorlar. Şehir, kafelerden, birkaç alışveriş merkezinden, beş yıldızlı otellerden ibaret değil.   ***** Şehrin kültüründen gelen, tarihinden gelen, ruhundan gelen dinamikleri var. Konya’nın güngörmüş, şehrine sevdalı, vefalı ağabeyleri bakın neler diyorlar; “Bu şehrin dinamiklerini şehrin ruhuna uygun hareket ettirmek gerekiyor. Değilse şehirle barışamazsınız, tanışamazsınız, şehre kendinizi kabul ettiremezsiniz. Şehrin direncini kırmak gibi bir yanlışlığa düşerseniz, şehir bir süre sonra size tepki verir, karşı koyar, ya şehrin dinamikleri yönünde hareket etmek zorunda kalırsınız, ya da şehir sizinle olan irtibatlarını sonlandırır. Şehrin dinamiklerini eğmeye, bükmeye, şeklini şemailini değiştirmeye çalışırsanız, eğilen, bükülen, şekli ve şemaili değişen siz olursunuz!” Merkez İlçe Belediyelerimizin kentsel dönüşümlerle yeniden oluşturmaya çalıştığı yeni cazibe merkezlerinin hiç birinin ışıltısı ve pırıltısı, bırakın şehrin kalbine erişmeyi, şehrin gölgesinin gölgesine dahi erişemedi. Şehrin kültürünü yaşatan, şehre nefes aldıran o eski mahalleler, o komşuluğun, içtenliğin ve samimiyetin nişanesini taşıyan sokaklar hissiz ve ruhsuz betonlaşan sitelerin gölgesinde kaldı. Sokaklarımızı kaybettik… Caddelerimizi ve mahallerimizi kaybettik! Geriye, komşuluğun ruhuna el Fatiha dedirten beton bloklar, kimsenin kimseyi tanımadığı, Allahın selamını birbirinden esirgediği, ölseniz kimsenin haberinin olmadığı siteler kaldı. Falanca, filanca sitede oturuyorum havalarının arka planında, bu şehrin gözyaşları, insanların diz boyunu aşan açmazları var!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.