Cumhuriyetimize Salvo Edenler!

Kutsal kitabımız KURAN’da kul hakkına adalet adı verilmiştir. Adaletin olmadığı yerde kul hakkından söz edilemez. Demokrasilerin özünde de mutlak adalet vardır. Siyasi ahlakımızın tam demokrasiye adapte olma çabalarını 1946’dan bu yana sürdürdüğümüz halde, sonuçta bir hedefe varmış olmayı ne denli istediğimiz malumlarıdır. Geçtiğimiz hafta başında bizim Rıdvan Bülbül Cumhuriyetimizin sadece adı değil kutsal varlığı Cumhuriyettir. Umdelerini Yüce Dinimiz İslam’ın özünden almaktadır. Bu öylesine bir özdür ki, insanın yaradılışındaki gerçeklerle bire bir örtüşür. Onun içindir bizim Rıdvan Bülbül köşe yazısının adına Adalet Mülkün Temelidir demiş. Evet, adalet mülkün temelidir. O mülk bir devlettir, bir ulustur. Bir millettir. Yüce Önder Atatürk yedi düvelden bu yüce vatanı kurtarıp yepyeni bir devlet inşa ederken, adını TÜRKİYE CUMHURİYETİ koymuştur. Bu Cumhuriyettir ki ilelebet yaşayacaktır. Cumhuriyetin atar damarı olan adalet yıpratılırsa atar damarın yıpratılması ki kesinlikle ölüme yok olmaya giden yoldur. Bu gerçektendir ki Sömel ve temelleri sağlam atılan Cumhuriyetimize yediden yetmişe sahip çıkmak asli görevlerimizdendir. Dün yedi düvele karşı savaş verirken, bir Cumhuriyet kurup hem de diğer bir adı ile Türk İslam Cumhuriyeti adındaki bu Cumhuriyet varlığını kutsallaştırıp, Dünya İslam alemi içinde yüz yıla yaklaşan bir zaman tünelinde değerinin üstüne sayısız yüce değerler katıp yüceliğini tescil ettirmiştir. Yedi düvele karşı milyonlarca şehit kanı ile sulanarak kurulan bu devlete bir çömez, bir zaviye ve bir tekke, FETÖ adıyla baş kaldırıp, kalkışması ile şansını denerken Türklüğün iman gücünün yenilmezliği granit kayasına çarparak tuz buz olduğuna dünya şahit olmuştur. FETÖ kalkışması Türklüğün gücünün sadece halka dayanan bir kanadı altında ezilirken, Türkiye Cumhuriyetinin yenilmezliğinin muhteşem bir örneğine dünya şahit olmuştur. Bu şahitlik 15 Temmuz’un seneyi devriyesinde görkemle teyit edilmiştir ki, bundan kıvanç duymayan bir tek vatandaşın varlığı söz konusu olamaz. Ne var ki bir kısım betbahtlar Cumhuriyetimize kayıtsız kalırken,15 Temmuz’umuzun büyük zaferinin sarhoşluğuna girip Milli Mücadelemizi yıpratma yolunda büyük günahlar işlemektedirler. Bir zafer sarhoşluğu adaleti unutturup, gerçekleri inkar yoluna gidildiğinde, bir devletler topluluğunun mu yoksa bir tekke ve zaviyenin mi daha büyük düşman olduğunu tefrikten aciz olunmamalıdır. FETÖ belasını ayaklar altına alıp ezen güç Cumhuriyetin gücüdür. Cumhuriyetin mana ve önemini bilmeyenler bağışlanmayacakları kadar büyük bir gafletin içindedirler. Bizim Rıdvan Bülbül’ün adalet mülkün temelidir yazısından bir paragrafı okuyucularımın bilgisine sunmak isterim: ATATÜRK DÖNEMİNİN ADALET BAKANI M.ESAT BOZKURT Cumhuriyet Savcısı unvanının isim babasıdır. Bir gün huzurda sorulur. Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi Cumhuriyet Büyükelçisi, olmuyor da, neden Cumhuriyet Savcısı olabilir? BOZKURT’UN YANITI BİR KISSADAN HİSSE OLABİLİR. Cumhuriyeti ve ilkeleri bizi muasır medeniyete taşırken, öyle zaman olur ki CUMHURİYETİ korumak için Başbakandan, Bakandan, Müsteşardan, Validen, Büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısıdır. Bu kıssadan hisseden Devlet Büyüklerimizin alacağı çok büyük dersler vardır. Ülkemizin adım adım gerçek demokrasiye yol almasından kıvanç duyacağız. Zira Ulu Önder ATATÜRK VE İLKELERİ DİMDİK AYAKTADIR ve ilelebet ayakta kalacaktır. KOMŞU HAKKI BİR, YUVA KURULUŞ KUTLAMASI Apartmanımız sakinlerinden birinin yakın akrabası bize bir düğün davetiyesi getirdi. Adil Soysal ve Mustafa Özgül’ün değerli evlatları dünya evine girdiler. Gençler Mukadder ve Orkun’a ebedi mutluluklar dileriz.