Konya
°C
Yeni Meram

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VE CUMHURBAŞKANI’NIN TARAFSIZLIĞI

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ VE CUMHURBAŞKANI’NIN TARAFSIZLIĞI - TAYYAR ÇİMEN - YENİ MERAM GAZETESİ

A+
A-
07.03.2019 08:38
06.03.2019 19:39
0
10295
ABONE OL
Bilindiği gibi, Türkiye  24 Haziran 2018  Genel Seçimleri ile,  Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine  geçti. Eski sistem (parlamenter sistem) ortadan kalktı, dolayısıyla da başbakanlık  tarihe karışmış oldu. Yeni sisteme göre, icranın başında artık cumhurbaşkanı bulunacak. Hükümeti o, istediği şekilde  kuracak  ve  hükümetin TBMM den güvenoyu alması şartı  olmayacak. Bakanlar yalnızca cumhurbaşkanına  karşı sorumlu olarak  çalışacaklar. Bütün bunlar geçen zaman içinde gerçekleştirildi. Türkiye bugün  bu sistemle yönetiliyor. Şu anda Türkiye’de, Cumhurbaşkanı  icranın başı, aynı zamanda devletin başı  ve  aynı zamanda  ait olduğu siyasi partinin başı. Öte yanda, ülkenin  yürürlükteki  bir anayasası var. Orada, cumhurbaşkanının  görev, yetki ve sorumlulukları  belirtilmiş. Cumhurbaşkanının yemin metnine bir göz atmak bile bize, bu konuda açık bilgi veriyor. Yemin metninden, “..…demokrasiye, Atatürk ilke ve inkilaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma…..Türkiye Cumhuriyeti’nin  şan ve şerefini  korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi  tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün  gücümle çalışacağıma , Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda , namusum  ve şerefim  üzerine  and  içerim.” Yeni sisteme göre, hızla hükümetini  kuran cumhurbaşkanı 8 aydan beri icraatını sürdürüyor.  Her zeminde ve her zamanda  yaptığı konuşmalarda, Sayın Cumhurbaşkanı, muhalefet partilerine sert   çıkışlar yapıyor. Yakında (31 Mart 2019)  belediye  seçimleri yapılacak. Bu  sebeple, Sayın Cumhurbaşkanı  yollara düştü. Meydanlarda mitingler yapıyor, partisine  oy verilmesini istiyor.  Muhalefet partilerini  yerden yere vuruyor. Ana muhalefet partisini kastederek, “bu parti pisliktir, bu parti çöplüktür” diyerek  ağır  sözler söyleyebiliyor. Sükunetle ve sühuletle  düşününüyorum da, şu  kıyaslamayı  yapmaktan kendimi alamıyorum. Bir yanda,”…..üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim  üzerine  and içerim.”  Diye  yemin edeceksiniz, öte yanda  meydanlarda, ana muhalefet pisliktir, çöplüktür diyeceksiniz. Bu açık tenakuzu,  daha doğrusu anayasaya aykırılığı, nasıl oluyor da  Türkiye’nin aydın ve yetkin kişileri ve kurumları  tevekkülle karşılayıp  susuyorlar. Örnek verecek olursak:  Nerede üniversitelerimiz? Nerede  sivil toplum kuruluşlarımız? Nerede hukukcularımız ve profesör olmuş  ilim adamlarımız? TV açık oturumlarında, birbirlerinin sözlerini keserek, birbirlerini dinlemeyerek, makinalı tüfek gibi konuşan  profesörlerimiz bu en yüksek seviyedeki  yasa ihlaline  neden hiç değinmezler.  Bunların arasında  rektörlük görevi de yapan  bir muhterem profesör var ki, konuşmalarını dinlerken, iktidar partisinin ilçe başkanı  sanırsınız. Böylelerinden ne beklersiniz! Bütün bunları, geri kalmış bir ülkenin  yaşadığı  niteliksiz siyasal hayatın  tezahürleri olarak  mı  kabul edeceğiz? Ben bunu kabul etmiyorum ve  sessiz kalan, yukarda saydığım kişi ve kuruluşları  kınıyorum.  Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.