Konya
°C
Yeni Meram

CUMA GÜNÜ HERKES KENDİNE BİR ÇEKİDÜZEN VERİR

CUMA GÜNÜ HERKES KENDİNE BİR ÇEKİDÜZEN VERİR -Muammer Bağcı-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
16.02.2018 00:14
15.02.2018 16:15
0
4878
ABONE OL
Konyalı Cuma gününe fevkalade özen gösterir. Her şeyden evvel Cuma namazına gelmeden evvel bir çok insan boy abdestini alır, iç çamaşırını değiştirir. Cuma namazına gelen kişinin üstü başı temiz olması şarttır. Bilhassa çorap ve pantolonunu son derece temiz tutması her Müslümanın asli görevidir. Bilhassa gençlerin kot pantolonunu dikkatimi çeker. Zannedersem kot pantolonu sabah giyen bir hafta çıkarmaz gibime gelmektedir. Genç kişilerin Cuma namazı saygı göstermesi camilerimize hücum etmeleri kamu oyunda taktir gördüğü de bir gerçektir ve sevindirici bir durumdur. Şimdi sizlere taharet adabından söz edeceğim. Merhum Tahir hocamızın oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü çok güzel bir kitap yazmış. Bu taharet eserinden bazı bölümleri sizlere aktarıyorum. Okuduğunuz zaman insan hayatında taharet ne kadar önemli olduğuna şahit olacaksınız. Bazı umumu yerlerde küçük çişini yapanlara dikkat ederim. Çişini bitirip çişini yapan organını hiç kurulamadan pantolonun içine çekip kapatıyor. Yüce dinimiz İslam’ın taharet ve temizliğe verdiği önem her müminin malumudur. Peygamber Efendimiz “temizlik imanın yarısıdır” buyurarak temizliği imanla irtibatlı kılmışlardır. Aslında zahiri temizlik, ibadetler için gereklidir. İmanın makamı ise kalptir ve iman kişinin gönül alemi ile ilgilidir. Ancak Rasulallah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu hadislerinde temizliği imanla irtibatlandırmışlar, temizliği imanla ilgili bir konu haline getirmişlerdir. Anlaşılıyor ki gusül, abdest, beden ve elbise temizliği, tırnakların kesilmesi, bazı kılların izalesi ve diğerleri sadece zahiri temizlikle değil imanla da ilgilidir. İman bu temizliği gerektirmektedir. Mesela namaz kılan bir müminin, Cenab-ı Hak Hazretlerinin huzuruna duracağı zaman, bedeninin, elbisesinin ve namaz kıldığı yerin temiz olmasına dikkat etmek mecburiyeti vardır. Nitekim hadesten taharet gibi necasetten taharet de namazın farzlarından, yani olmazsa olmazlarından biridir. Hal böyle olunca bilhassa Müslümanların temizliğe ayrı bir önem vermeleri, taharet konusunda titiz davranmaları fevkalade önem arzetmektedir. Zira durulan huzur Alemlerin Yüce Rabbinin huzurudur. Ve o huzura ancak temiz olanlar layıktır. Huzurda duranların kalplerinin temizliği kadar dış dünyalarının, zahirlerinin de temiz olması gerekmektedir. Kimi hassas müminlerin konuya gereken değeri verdikleri görülmekle birlikte, kimi kardeşlerimizin bu konudaki bilgi eksiklikleri veya meseleyi önemsemedikleri için taharet konusunda gevşek davranmaları, bu çok önemli konuya dikkat çekmek için bu küçük risaleyi kaleme almamıza sebep oldu. Umarız ki faydalanan kardeşlerimizle birlikte hepimizin, güzel dinimizi daha güzel yaşamamıza, ibadetlerimizin hakkını vermemize ve kardeşlerimizin dualarını almamıza vesile olur. Mesele sanıldığından çok daha önemli ve müminler için çok mühim bir konudur. Aslında her zaman ve her yerde tertemiz olmak mecburiyetinde olan Müslümanın, bilhassa Allahu Zü’l-Celalin huzuruna duracağı zaman bu temizliğe ayrı bir önem göstermesi, daha temiz olması gerekir. Zira Rabbimiz “Allah, çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever” buyurmaktadırlar. Allah’ın dini olarak İslam ne kadar yüce, ne kadar ulvi ise; Allah’ın kulu olarak Müslüman da o kadar temiz, o kadar nezih, o kadar ulvi tabiatlı olmalıdır. Milyarların içerisinden seçilerek İslam şerefi ile müşerref olmanın onuruna; güzel ahlakı, mükemmel hayatı ile kıyamete kadar insanlığın en mükemmel örneği olan yüce peygamberinin ümmeti olmanın izzetine layık olmalıdır. İman etmiş olmak çok büyük bir ayrıcalıktır. Mümin bu onuru büyük bir şerefle, büyük bir zevkle her yerde ve her zaman, her türlü şart altında gereği gibi taşımalıdır. Kalbi ne kadar temizse bedeni de o kadar, manası ne kadar pak ise maddesi de o kadar nezih olmalıdır. Çünkü temizlik imandandır. Dinimiz İslam, güzellikler manzumesidir. Onda tesadüfiliğe asla yer yoktur. Her şey yerli yerince vaz’olunmuş, her şeyin hakkı tam olarak verilmiştir. Zira O, Allah’ın dinidir. Onda kör nokta, karanlık köşe, ihmal edilmiş bir konu asla yoktur. O, bir hayat nizamıdır. Asrı Saadetten kıyamete kadar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, hangi şart altında yaşarlarsa yaşasınlar, O’nda tüm insanlığın bütün ihtiyaçlarına çareler, sorularına cevaplar vardır. Dünya ve Ahiretin saadet ve selameti ancak İslam’la temin edilir. Milli Şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi: Bilmiyorlar ki ulumun ezeli dayesidir, Beşerin bir gün olup yükselecek payesidir. Dinimizde, inanan insanların bilmek durumunda oldukları şöyle bir hakikat vardır. Herhangi bir davranışın, her hangi bir amelin hükmü ne ise, o konudaki bilgiler de aynı hükmü taşırlar. Yani namaz kendisine farz olan bir Müslüman evladının, namazın farzlarını da öğrenmesi kendisine farzdır. Namazın vaciplerini öğrenmek vacip, sünnetlerini öğrenmek ve bilmek de sünnettir. Bu duruma göre, namaz kendisine farz olan, yani buluğ çağına erişen erkek kadın her Müslümana, taharet ile ilgili konuları öğrenmek de farz olur. Zira yukarıda da dediğimiz gibi hadesten ve necasetten taharet namazın iki önemli farzıdır. Şu halde namaz kılacak yani Yüce Allah’ın huzuruna duracak olan müminlerin o yüce huzura zahiri ve Batıni tahareti gerçekleştirmiş olarak çıkmaları gerekir.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.