ÇÖZÜM SÜRECİ YENİDEN Mİ GELİYOR?

Andımız tartışmaları ve onunla retorik kazanan Türkçülük tartışmaları en son 2013’te çözüm süreci yıllarında hararet kazanmıştı. Bugüne kadar değer biçtiğimiz, hassasiyet dediğimiz bazı yargılarımız bu sürece ayak uydurmak için lav edildi. Yıl 2018… Tarih tekerrürden ibaret dedikleri bu olacak ki yine aynı konular, aynı kişiler tarafından siyasete malzeme edilerek toplumun kabuk bağlayan yarasını kaşımaktan öteye gitmiyor. Bir yanda HDP, bir yanda onların uzantısı olan terör örgütü PKK/PYD. Ne çıkarsa bahtına misali. Ve tabi ki en önemli husus olayların bu noktaya gelip, önem kazanır nitelik alması ise hepimizin bildiği üzere ABD tarafından yapılmasıdır… ABD’NİN ne yapmaya çalıştığını anlamak için bir siyaset bilimci olmaya gerek yok. Her şey apaçık ortada. Türkiye’de olup biten ne varsa kendine pay çıkaran ABD, bu seferde olayı her daim devletin düşmanı olanlarla ittifak yaparak aslında durumu en net haliyle özetliyor.Epey geride bıraktığımız günlerde Barzani’ye yakın yayın yapan Rudaw’a konuşan Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Uysal bu durumu en net hali ile açıkladı aslında. Yakın zamanda yeniden çözüm süreci için masaya oturulacağını dile getirdi. Bunun için yerel seçimlerden sonrasının uygun şartları taşıyacağını belirtti. Ama bu sefer ki sürecin ilk çözüm sürecindeki gibi sert parametrelerle radikal değil daha ılımlı olacağı, içeriklerin daha net ifade edileceği gündemde. Burada ki muhatapların bu sefer PKK ve Öcalan’dan ziyade demokratik yollarla bu olaya yaklaşan, silahı reddeden ya da Kürt halkının sahip olduğu sivil toplum kuruluşlarını muhatap alınacağı dillendiriliyor. Ve bu sürecin yerel seçimlerden sonraya bırakılması ise mevcut iktidarın MHP ile yaptığı ittifaktır. Ama bugün görülüyor ki MHP yerelde ittifak yapmama konusunda tavrını net şekilde ortaya koydu. Ki bunu takiben bir hayli meşakkat gerektiren bu süreç Mart 2019’ a kadar netlik kazanamayabilir. Doğuya uzanıldığında ilk çözüm sürecinde iktidar partisi burada HDP’ YE nazaran daha fazla koltuk sayısına sahip oldu. Çözüm süreci bu noktada bir kısmın artısı haline geldi. Ama ilerleyen süreçlerde ilk çözüm sürecinde PKK, bazı sabotajlarla burada değerlerin içini boşalttı. Ondan dolayı bu süreç tehlike arz ettiği noktadan sonra tıkanıklık yarattı. Peki, ABD bunun neresinde? Gazete Sözcüden Uğur Dündar’a konuşan Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ; ABD’NİN yakın zamanda üç terörist elebaşına milyarlarca ödül koymasını çözüm süreci günlerinin sinyalinde ABD’NİN de yer yapmaya çalıştığını, PKK ya bu konuda baskı yapabileceğinin sinyalini bize bildirdi. Elekdağ’ın sözlerinden anlaşıldığı gibi aslında ABD yine bu noktada kendi çıkarını düşünmekte. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti olarak yakın zamanda önümüzde Fırat’ın Doğusuna yapılacak operasyon yer almakta. Bunun fırsat bilinerek oraya TSK’nın ulaşmaması adına her yolu fırsat saymaktalar. İkinci Çözüm isteği de bunun bir örneğidir. Gel gelelim diğer nedenlere; yakın zamanda ki tahliyelere ve Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılacağı söylemlere. Bunu hissetmemizi sağlayan en kısa olay ise AP Türkiye Raportörü Kati Piri Başkanlığında Selahattin Demirtaş’ın eşine yapılan ziyaret. Aslında bu küçük detaylar bile belki bunun bir yansımasıdır. Yakın zamanda yeniden böyle bir durum yaşanılacaksa buna da şimdiden bu olanların yer oluşturmaya çalıştığıdır. Kısa bir zaman önce Siirt Eski Belediye Başkanı Tuncer Bakırhan’a verilen cezanın bozulması, DBP Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan’ın tahliye edilmesi ve son olarak Sebahat Tuncel’in bebek katili Öcalan’la ilgili sözlerine beraat verilmesi gibi. Kısacası işin en kısa özeti; bizi nelerin beklediğini kestirmeye çalıştığımız şu günlerde yeni bir çözüm süreci gelecek mi kaygısıdır. Bu kaygıların yarattığı millet arasındaki ikiliklerin yeniden kanamaması adına bu sefer en doğru paydaya ulaşabilmek ümidiyle…