Çevre

Çevre denildiğinde, bir şeyi dört yönü bakımından kuşatan yakın yerler, bir şeyin dolayı anlaşılır. Çevre denilince etraf anlaşılır… Çevre denilince havali anlaşılır… Çevre denilince muhit anlaşılır… Çevre denilince dolay anlaşılır… Çevre denilince yöre anlaşılır… Çevre denilince, şimdi esamisi okunmayan, neredeyse efsane halinde anlatılmaya başlanan, eskilerin cehiz, yenilerin çeyiz sandıkları içinde el emeği, göz nuru, kıyıları sırma işlemeli mendil ya da oyalı yazma  anlaşılır! Bir başka açıdan, çevre nedir denildiğinde bu saydıklarımızın neredeyse hiçbiri geçerli değil denir. Geçerli olanları da, laf olsun, torba dolsun mukabilinden anlatım ve tarifler olarak anlatılır. Çevre kavramı bir hayli geniş olunca öncelikle aklımıza, “ Çevreni temiz tut, yeşili koru” diye bir slogan geliyor.  Çünkü içinde, yeşil ve korumak diye iki kelime geçiyor. Yeşil, koruduğumuzu söyleyip inadına yok ettiğimiz bir kavram. Koruyoruz, koruyacağız diye nutuklar çekmemiz, çevre zırhının ardına itina ile sakladığımız bir dizi trajikomik söylem hikayesinden bir tanesi. Neredeyse, “yeşil, itina ile tarafımızdan korunur” diyeceğiz. Korumak bu işin kılıfı…. Nasıl bir korumaksa artık! Yeşile aşık, yeşile sevdalı, yeşile vurgun söylemleriyle çıktığımız yolda, yeşili ne kadar çok sevdiğimizi söyleye söyleye, yeşili yok etmeye, biz yeşile duyduğumuz aşk diyebiliyoruz. Ve bunu da, yeşili koruma adına yaptığımızı kürsülerden haykırabiliyoruz! Bu slogan ve benzerlerini, çevrecilerin, çevre katliamlarına karşı yapmış olduğu karşı koyma çabalarını da hoş görmüyor, yeşili koruma iddiasıyla sonuna kadar engelliyoruz. Böyle olunca da çevreye duyarlı olmanın ne kadar önemli bir iş ve hadise olduğunu dosta-düşmana gösteriyoruz ki, yeşil ve yeşili korumayı düşünenler bizim gibi hareket etsinler! Yeşili korusunlar, yani yeşilin canına okusunlar sonra da, bin ağaç keser, on bin ağaç dikeriz diye de yeni sloganlar türetsinler! Çevreye duyarlı olmak böyle bir şey sevgili okurlar! Gelelim en duyarlı olunan çevreye… Bu çevre, bir başka çevre, kuşatırlar bütün sevilenleri, bir daha sevmesin, sevmeye tövbe etsin diyerek sararlar çepeçevre! Çevre duvarı, çevre engeli, kraldan fazla kralcı olma nedir bilir misiniz? Ne kadar bilirseniz bilin, çevrecilerin mantığına sahip olmanız mümkün değil! Çevreleri tarafından kuşatılmış, halkla, vatandaşla, insanımızla olan irtibatları koparılmış yöneticilerimizle kolaysa görüşün bakalım! Karşıdan karşıya elmalı dağlar misali, uzaktan uzağa el sallarsınız. O da görürse, selamınızı alırsa ne ala! Halk tarafından sevgi, saygı ve itibar gören, halk nezdinde önemli mevki ve makamlara getirilmiş insanların çevrelerini kuşatanlar, asırlardır hiç değişmediler. Değişme gibi bir gayetin içinde de bulunmadılar. Çevrelerini yarıp geçen, çevrelerine itibar etmeyen insanlar, unutulmayan insanlar oldular. Günümüz, çevre kuşatmasından ziyadesiyle memnun insanlarla dolu. Çevresindekilerce, adeta naza zorlanan, ne kadar az görünürseniz o kadar iyi, yüzünüz eskimez gibi uydurma söylemlerle engellenen insanlar için, fazla naz aşık usandırır lafları dolaşmaya başlayalı çok oldu. Ne yazıktır ki, iş işten geçtikten sonra; hep aklımdaydınız, bir türlü çıkamadık, görüşemedik, tanışamadık, kırılmışsınız, barışamadık gibi laflar, çevreleri tarafından kuşatılan insanları bir süre sonra kurtaramayacaktır. Bugün hepimizin çektiği sıkıntı budur! Araya aşılmaz duvarlar ören, kapılar dizen, ulaşılması mucizelere bırakılmış bir hale getirilen insanlar, yarın  sevenlerin vazgeçtiği, vazgeçmek zorunda kaldığı insanlar olduğunda, onlara, onları çevreleyen insanların sevgisi ve desteği yetmeyecektir. Çevreleme konusunda kantarın topuzunu çoktan kaçıran çevreciler, şirazeden çıkardıkları çevreleme mantıklarıyla, sevilen, değer verilen birçok insanı sevimsiz, itici, kendini beğenen, insanlara tepeden bakan, insanlar haline getirdi. Yaptığınız çalışmalarla iftihar edebilirsiniz! Halk nezdinde sevilen bir insanın çevresi olma, onu sevdikleriyle buluşturmak, müşküllerinin çözülmesine vesile olmaktı. Acı olan, bütün bu yanlış görüntülere rağmen, görüş ve mantıklarından milim sapmayan kuşatmacı çevrecilerin, yeni oluşan sevilenleri de, kuşatma yolunda yollarına devam etmeleridir. Ey bu şehrin sevilenleri! İnsanımızın çok sevdikleri! Bu şehri ve insanlarını çok sevdiklerini söyleyenleri! Çevrenize duyarlı olun. Sizleri kuşatan duyarsız, sevgisiz, kendinden başkasını sevmeyen, sizlerin onlardan başkasını sevmenize mani olan, engelleyen bu çevrelerden, kuşatmacılardan, kara çalılardan, dikenlerden, sözüm ona dostlardan, akıldanelerden, çok bilmişlerden, dalkavuklardan, yağcılardan bir an önce kurtulun! Kurtulun ki, önünüzü kapatan isler-sisler-puslar dağılsın, sizleri, samimi, içten, karşılık beklemeden gerçekten sevenleri görebilesiniz!