Konya
°C
Yeni Meram

'Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten yazgeç!'

'Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten yazgeç!'-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
19.01.2018 07:00
18.01.2018 16:49
0
3374
ABONE OL
Gönül kazanmanın sevgi tohumu ekmekten geçtiğini anlatmış Hz. Mevlana. Sevgi tohumu nedir, nasıl ekilir, nasıl ekilmelidir, sorusunun cevabının, insanın kendi elinde olduğunu da, sözünün açılımlarına bırakmış. Sevgili okurlar; Seven bir kalbe, gülen bir yüze, tatlı ve yumuşak sözler söyleyen bir dile sahipseniz, her şeyden önce sevginizde ve yaklaşımınızda samimiyseniz sevgi tohumları ekmek için, muhataplarınızın gönül kapılarının kendiliğinden açıldığını görebilirsiniz. Bestesi İrfan Özbakır’a, güftesi Ayhan İlter’e ait olan “Hüzzam” makamındaki, “Pişman olurda bir gün” adlı o güzel şarkının en güzel mısralarından biri, “ Gönül kapım açıktır, çalmadan gir içeri…” diyordu ya… Gönül kapılarının açılması, sizden razı olunduğunu gösterir. Gönülleri kazanmak, gönülleri fethetmek gibi deyimlerin dilimizde olması, hayatımıza renk ve anlam katması boşuna değildir. Hayatın neredeyse her safhası sınanma, her anı imtihan olan bir süreçse, gönül kazanmaktan başka bir çaremiz mi var? Yaşadığımız ömür süresince, gönül kazandığımız, ya da kazandıklarımızı bir hiç uğruna kaybettiğimiz anlar, zamanlar olmuştur. Üç günlük dünyayı kendimize, sevdiklerimize, dost ve arkadaşlarımıza, hısım-akrabaya zehir etmenin bir alemi var mı? Asabiyetimiz, Karadeniz’in hırçın dalgalarına benzeyen öfkemiz, dinmeyen hırsımız, değil gönül kazanmak, kazandıklarımızı viraneye çevirmeye az mı zemin hazırladı? İnsanoğlu yaşadığı hayatın boşluğunu fark ettiğinde yahut yaşı bir hayli ilerlediğinde neyi arzular? Cenneti… Nedir cennet? Bu dünyada kazanılan mükâfatların en ulvisi, en yücesi! Ancak, hiç birimiz Yunus gönüllü değiliz, Yunus gönüllü olmaya duyduğumuz istek, dilimizin ucunda ve öylesine! Ne diyordu Derviş Yunus, “ Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle, birkaç huri/ İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni” Yunus gönüllülerin dünya malıyla, köşkle-sarayla, para-pulla işleri hiç olmadı. Tenezzül etmedikleri gibi, verilenleri de ellerinin tersiyle ittiler, sevgi ve aşklarıyla birlikte bu dünyadan göçüp gittiler. Onları anmamız, örnek diye göstermemiz, onların yaşayışından, sözlerinden, duruşlarından nişaneler aktarmaya çalışmamız bu yüzden. Onları yeterince anlayamadığımız için, anlamak istemediğimiz için, kıssadan hisse deyip gerekli dersler çıkaramadığımız için, ölümlü olduğumuzu bile bile, ne kadar yanlışlık, ne kadar tamahkârlık, ne kadar kırıcılık, dökücülük, yıkıcılık varsa, ne kadar kem sözlülük varsa hepsini yapmaktan kendimizi alamadık! Kalp kırdık! Yalan yere şahitlik yaptık! Tüyü bitmemiş yetim hakkına el uzatmaktan çekinmedik! Emanete hıyanet etmeyi çıkarlarımıza uygun hale getirmenin yollarını aradık! Kul hakkına girmekten zerrece tereddüt etmedik! Haram-helal bilmedik! İnsan gönüllerini yangın yerlerine, viranelere çevirdik! Hırsımıza, nefsimize her defasında mağlup olduk! Tövbe kapısı açık olduğu halde, o kapının önünden bir kez olsun geçmek arzusu duymadık! Sevgisizliğin tüm bedenimizi sarmasından hem hoşnut olduk, hem de körkütük sevgisizlik sarhoşu! Kimi buna ne oldum delisi olmak dedi, kimi de insanlıkla olan bütün bağlarını koparıp atmış! Hırsları zalimliğe, zulme erişen, insanları kana, vahşete, gözyaşına boğan, aldıkları ahlar ve beddualarla unutulan, adları, sanları anılmayan, mezar taşları ibret vesikası olarak adlandırılanları da bilmeyen yok! Cenneti kazanmanın yolunun gönülleri kazanmaktan geçtiğini bugüne kadar büyüklerden ve büyüklerimizden defalarca dinledik. Cennete giden yollara güller serpmek gerekirken, bizler diken serpmekten kendimizi alamıyoruz. Nedir diken? Sevgi ve aşkla aramıza giren kara çalı! Engeller, manialar, tümsekler, hendekler, sonu uçurum olan keskin virajlar, setler, engerek diller, güce ve kudrete dayanarak tahakküm etmeler, hayatı cehennem azabına çevirmeler, cendereye sıkıştırılan hayatlara yaşama hakkını çok görmeler! Diken, başlı başına bir engellemedir. Cennete giden yol, güzelliklerin yoludur. Bahar kokularının geldiği, meltem rüzgarlarının ılgıt ılgıt estiği, nasıl gidildiği anlaşılamayan, engeli olmayan, kimseyi rahatsız ve huzursuz etmeyen bir yoldur. Cennet yolu; Doğruların, dürüstlerin, hak ve hukuk gözetenlerin, iyilik yapanların, insanlığa fayda sağlama adına her şeyi göze almışların yoludur. Hem yollara diken serpeceksiniz, hem serptiğiniz dikenler yüzünden insanlar eza, cefa çekecek, hem de ıstırap onlara yol arkadaşlığı yapacak, üstüne üstlük, insanlar sizlerden korktukları için, sizleri sevmiş görünecekler öyle mi? Gelin de, Hz. Mevlana’ya bir an için kulak verin; Ne diyordu, Hz. Mevlana, “Gönül kazanmak istiyorsan, sevgi tohumu ek. Cenneti kazanmak istiyorsan, yollara diken serpmekten vazgeç.!”
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.