Konya
°C
Yeni Meram

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı destanlarını yazan Türk Milleti, emperyalistlerin tuzağından da kurtulacaktır

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı destanlarını yazan Türk Milleti, emperyalistlerin tuzağından da kurtulacaktır-Ünit Sürmeli-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
15.07.2017 08:00
14.07.2017 16:59
0
1994
ABONE OL
Ercan Yeşilyurt isimli bir yurttaşımızın yazısını tek bir satırına dokunmadan, yorum yapmadan, sizlerle paylaşmak istedim. KİM BUNLAR? Bunlar bizim ülkemizin insanları, hemşerimiz, komşumuz, esnafımız, işçimiz, yani bizden birileri. Ülkemiz insanları yaklaşık 900 yıl önce Müslüman olmuştur. Peygamberin ölümünden yaklaşık 400 yıl sonra. Anadolu insanı yaklaşık 900 yılda köylerinin sadece yüzde 6.7’sine cami ve mescit yapmışlardır. İslam yüzyıllar boyu bir yaşam biçimi olamamıştır Anadolu’da. Zaten pek de yerleşik olmayan Türk toplum yapısı İslami yaşam tarzına uygun değildir. Anadolu’da içki hiç yasaklanmamış, maddi durumu iyi olan hemen her evde misafirine ikram edecek içki bulundurulmuştur. Köy düğünlerinde mutlaka içki ikramı yapılmıştır. Peki 900 yılda köylerin sadece yüzde 6.7’sine cami yapan halk, bugün nasıl şeriat talebi ile İslamlaşmış ve yeni bir hayat biçimi ortaya çıkmıştır. 1945’de yapılan araştırmada, köylerdeki camileşme oranı yüzde 6.7 iken, 1960’da yani 15 yılda yüzde 75.3’e çıkmıştır. Bugünkü durumu kavrayabilmek için o gün olanlara bakmak gerekmektedir. Dünyada gelişen sosyalist sistem Amerika’nın korkulu rüyasıdır o zamanlar. Türkiye’de bu korkunun etkisinde NATO’ya girmeye ve Batı’ya yaranmaya çalışan yöneticiler, dinselleştirme politikasına hız kazandırmıştır. Komünizme karşı NATO denetiminde dini siyasallaştırma politikası başarıyla uygulanmıştır. Onun için bunları ‘NATO Müslümanları’ diye tanımlamak doğru olacaktır. Dinin siyasallaşmasına ve giderek siyasete hakim olmasına askerler dahil hiç kimse ses çıkarmamıştır. (Atatürk savaş alanlarında yazdığı destanı; siyasi yaşamında da okula, kışlaya, camiye siyaseti sokturmayarak perçinleyen tek Müslüman liderdir.) (Ümit Sürmeli’nin notudur.) Askerin uygulamada bir tek istisnası var; bugüne kadar bir tek hiçbir imam-hatip okulu mezununu subay ve astsubay okullarına almamıştır. Türkiye’deki 48 milyon seçmenin 16 milyonu, yani üçte biri AKP’ye oy vermiştir. Bunlar için en önemli referans dindir. Şehirlerdeki tüm gecekondu halkı bunlara oy vermiştir. Anadolu’dan şehre gelen, kamu arazilerini işgal eden, kaçak yapı yapan, çoğunlukla kayıtsız ekonomik sistemin çarkına takılan bu insanlar AKP’nin seçmeni olmuştur. Dinciler tarikat, cemaat şeklinde örgütlenmişler ve bu çaresiz insanları yönlendirmişlerdir. Hayat pahalanıyor diye insanların siyasi duruşunda hiçbir değişiklik gözlenmemiştir. Önce ANAP’a oy veriyorlardı, sonra RP’ye şimdi de AKP’ye. Ekonomik faaliyet alanı kayıt altına alındığında sistem meşrulaşacak devletin gelirleri artacak, bu sayede halk sosyalleşecektir. Cemaatlerin yerini kamu denetimi ve yönlendirmesi alacaktır. Önceden komünizme karşı, şimdi de Büyük Orta Doğu Projesi’nin gereği olarak gelişen dinin siyasallaştırılması bir Amerikan yapımıdır. Bu ülkede 1960’lı yıllarda ‘Bağımsız Türkiye’ diye yürüyenlere ilk defa dinciler saldırmıştır. O günden beri de dincileri Amerika hep himaye etmiştir. Ondan sonra da araları hiç bozulmamıştır. Türkiye’deki kayıtsız ekonomi, paranın hızla el değiştirmesini sağlıyor. Para el değiştirince iktidar da el değiştiriyor. İşte bu gayri meşru yapı bir Amerikan projesi olarak dincileri iktidara getirdi. Ve bu iktidar kendisini o kadar güçlü hissediyor ki her türlü uzlaşmayı reddediyor. Zaten bunların geleneğinde uzlaşma kültürü yoktur. 1967 yılında ABD başkanı Johnson ‘Öyle kudretliyiz ki ancak kendimizi frenlemekteyiz’ diyecek kadar kendini hayli geniş bir hareket serbestisi içinde hissetmektedir. Ülkemizi de nüfuz bölgesi içinde tutan emperyalizm, içeride dayandığı güçlerle bir baskı ve dalavereye ihtiyaç duymaksızın seçimleri üst üste kazanmaktadır. İlhan Selçuk’un 40 yıl önceki deyimi ile emperyalizm sandıktan çıkmaktadır.’ Anlaşılacağı gibi bağımsızlık çok önemlidir bu önemi kavrayan güçler devrimci bir duruşla çıkış yapıp örgütlenerek ve halkı örgütlenerek ve halkı örgütleyerek başlamalıdır işe. Bu yükü omuzlayacak nitelikli insanımız mevcuttur. Bu uğurda her şeyini feda etmiş, bu gün için bir ışık bekleyen bitirilmemiş bir kuşak var. Kimsenin kimseye muhtaç olmadığı bir ülke yaratmak için herkes üstüne düşen görevi yapmalıdır.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.