Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğime eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
...
Yalnız “Çanakkale geçilmez!” değildir, Ülkemizin tümü de geçilmez, öncelikle bu, böyle bilinmelidir. Ha Çanakkale olmuş, ha Hakkari, Yüksekova, Diyarbakır, ha Şırnak, ha Kuzey Kıbrıs.Birlik ve beraberlik içinde
bayrağımızın dalgalandığı Türkiye’nin her köşesi geçilmez bit kaledir
***
Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman paşanın
komutasında askeri güçlerimiz, 1349’da Çanakkale Boğazı’ndan Çimpe’ye geçerek Avrupa’ya ilk adım atılmış oldu. Sonrasında Yıldırım Bayezid da Han, Saruca Paşa’ya boğazın iki yakasını istihkâmlarla donattırdı. Fatih Sultan Mehmet Han ise, Çanakkale boğazının en dar yerine, Rumeli yakasında Kilid-ül bahr, Anadolu kıyısında ise Kala-i Sultani kalelerini yaptırdı. Sultan İbrahim’in hanımı ve Sultan IVMehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan, 1659’da Çanakkale Boğazına
4 adet kale ve kalelerin içine okullar, cami, hamam, asker koğuşları, subaylar için konutlar inşa ettirdi. Kaleler; Sedd-ül bahr, Sultaniye, Sultan Hisarı ve Kilid-ül Bahrdir. Yapım için beş katrilyon lira harcandı. Kalelere büyük toplar yerleştirildi. İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının her saldırısında, karşı gelmede önemli hizmetler gördü. 1915 Mart’ındaki
saldırıda bu tabyalardan atılan mermiler ve mayınlar, Batı’nın en modern armadasını, denizin dibine gönderdi.
Zaferin 100. yılında Tarih yapraklarını
çeviriyor ve 18 Mart 1915 Mart’a gidiyoruz;
Bu ulus, her türlü olumsuz koşullara karşın savaşı kazanmış, Çanakkale’nin geçilmezliğini bir kez daha kanıtlamıştır. Verilerine göre 66.262 şehit verilmiş, 97.916 askerimiz de gazi olmuştur.
...
■ Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini
gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir.
Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerin
kazandıran bu yüksek ruhtur. (Mustafa Kemal)
...
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah
Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah
...
Nihal Atsız diyor ki;
“Kahramanlık bir daha dönmemektir.”
Nail Memik’ten bir dörtlük;
”Bir kahraman takım ve Yahya Çavuştular.
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman tümen sanırdı, bu şâhâne erleri.
Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular”
...
Süleyman Nazif’ten bir öykü;
“Yaşları 20 ile 25varasında altı arkadaş, Vatanın tehlikede olduğunu görünce okullarını terk edip orduya katılır. Yedek subay eğitimi gördükten sonra Çanakkale’ye giderler. Bir gün Çimentepe önünde 20 İngiliz zırhlısı ateş kusmaya başlar, ortalık cehenneme dönmüştür.
Çok geçmeden karaya asker çıkaran İngilizler, Çimentepe’yi ele geçirmeye kararlı görünür. Tepe düşmek üzeredir ki bölgenin kumandanı,
en tehlikeli noktada mevzilenmiş alayın siperlerine doğru ilerleyerek haykırır;
“ Bu alayı yerinden oynatıp düşmanın üzerine atacak subaylarınız yok mu?”
Şehit olmak için cepheye koşan altı genç, bir gün önce yazıp besteledikleri şarkıyı söyleyerek siperlerinden fırlarlar;
“Bu toprağı Türk’ün kanı yoğurdu
Annem beni bugün için doğurdu.”
Onların hareketi alayın tümünü galeyana getirir ve hep birden hücum kalkarlar. Siperlerinden çıkar çıkmaz şehit olan altı gencin mübarek naaşlarının üzerinden atlayarak İngilizleri geri püskürtürler.”
...
Seddülbahir ve Conkbayırı’nın büyük kahramanlarından biri de Bombacı Mehmet Çavuş’tu. İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar, karşı tarafa geri iade ederdi. İngilizler bunu anlamışlar ve bombaları, pimini çektikten biraz sonra fırlatarak Mehmet Çavuş’un bombaları tekrar kendilerine atmasını önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş’un elinde patlamış, sağ elinin bileğinden kopmasına neden olmuştu.
Mehmet Çavuş’un tabur kumandanına söylediği, kurtuluşun ön sözü gibidir;
“Sağ kolumu kaybettim, zararı yok, sol kolum var. Onunla da iş görebilirim. Beni üzen ve yine kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama engel oluşturan neden yaramın henüz kapanmamış olmasıdır.” Mehmet Çavuş, bunları söyledikten kısa bir süre sonra kan kaybından şehit oldu.
...
Çanakkale Savaşlarında kolunu kaybeden emekli Yüzbaşı Dursun Bayraktaroğlu bir anısını dile getiriyor;
“ Harbiye talebesi iken Çanakkale Savaşı başlayınca 19 yaşında bir asteğmen olarak kendimi savaşın içinde buldum. Seddülbahir cephesinde bir çarpışma sırasında kolumdan yaralandım. Emir eri olarak hizmetime verilen İbrahim, beni hemen sırtlayarak sıhhiye çadırına götürdü. Orada ilk yardım yapıldıktan sonra da çadırlı hastaneye sevk ettiler, fakat kolumu kurtaramadılar.”
Emir Erim İbrahim bir dilekte bulundu;
-Bana müsaade edin kumandanım, cepheye döneyim de intikamınızı alayım.
“Benim ve benim gibilerin intikamını alacak binlerce asker var cephede” dediysem de dinletemedim, direndikçe direndi;
-Kumandamın, seni bu halde görmek çok müşkil, hele cephedeki arkadaşlara, ‘İbrahim kaçtı’ dedirtmem, mutlaka gitmeliyim!
Uğurlamaktan başka yapacak başka bir şey yoktu;
-Öyleyse Allah yardımcın olsun evladım!
İbrahim arkadaşlarının yanına dönmüştü, fakat onu fark eden bir düşman askerinin kurşunu ile yolda şehit düştü.
...
Padişah Sultan Reşat Han’ın yazdığı, “Gazel-i Hümayun”la o günlerin çoşkusu ve heyecanını bir kez daha yaşatmak istiyoruz;
“Savlet etmişti Çanakkal’a’ya bahr-ü berden,
Ehl-i İslâmın iki hasm-ı kavîsi birden.
Asker evlâtlarımın pişgeh-i azminde,
Aczini eyledi idrâk nihayet düşmen.
Lâkin imdad-ı ilâhî yetişip ordumuza,
Oldu her bir neferi, kal’a-i pulâd beden.
Kadr-i haysiyyeti pâmal olarak etti firar,
Kalb-i İslama nüfuz eylemeye gelmişken.”
...
Yeniden başa dönersek; yalnız “Çanakkale geçilmez!” değildir, Ülkemizin tümü de geçilmez, öncelikle bu, böyle bilinmelidir. Ha Çanakkale olmuş, ha Hakkari, Yüksekova, Diyarbakır, ha Şırnak, ha Kuzey Kıbrıs.Birlik ve beraberlik içinde bayrağımızın dalgalandığı Türkiye’nin her köşesi geçilmez bit kaledir
Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim eyvah
(*) Kimi kaynaklar Türkü, kimi kaynakların marş nitelemesi yaptığı bir kahramanlık öyküsünün şiirsel anlatımım ve anonimdir. Düzenlenmiş bugünkü hali ise; Çanakkale Savaşı'nı anlatan Kastamonu yöresine aittir.
Nakaratı " Çanakkale içinde aynalı carşı/ x2 ana ben gidiyorum düşmana karşı. Off gençliğim eyvah" şeklindedir. Muzaffer Sarısözen'in aldığı türkünün kaynağı Kastamonu'lu İhsan Ozanoğlu.