Konya
°C
Yeni Meram

BÜYÜKŞEHİRDE YAŞAMANIN NERESİNDEYİZ?

BÜYÜKŞEHİRDE YAŞAMANIN NERESİNDEYİZ?-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.09.2018 00:07
17.09.2018 15:58
0
7812
ABONE OL
1875'te kurulan Konya Belediyesi, 1984'te çıkarılan 3030 sayılı yasa gereğince "Büyükşehir" statüsüne kavuşmuştu. 1989 yılından beride belediye hizmetleri bu statüye göre yürütülüyor. 30 yıla yakındır Büyükşehir Konya. Yeni yasaya göre de, mücavir alanı, il sınırı olan, üçü merkez, 28’i merkez dışında, toplamda 31 ilçeye sahip bir Büyükşehir Belediyesi. Konya Büyükşehir olarak, huzur şehri, hoşgörü şehri, Mevlana şehri, vefa şehri, kültür şehri, turizm şehri, üniversiteler şehri gibi özelliklere de sahip bir şehir. Konya kadim bir şehir olarak, Selçuklunun Başkenti olarak, saray geleneğine ve kültürüne de sahip bir şehir. Büyükşehirde yaşamak, büyükşehirli olmak, büyükşehrin yaşayışına ayak uydurmak, uyum sağlamak konuları zaman zaman gündeme geldi. Büyükşehir olunurken büyükşehre uyum projeleri, konu-komşu ilişkileri noktalarında da bir takım çalışmalar yapıldı. Sanıyorum bu çalışmalara yeniden, çok daha geniş çerçeveden bakarak, hatta sıfırdan yeni ve farklı bakış açıları getirmek çok daha doğru olacak! Çünkü birçok değerimizi kaybetmekle karşı karşıyayız. Konya’da oldukça güzel, oldukça anlamlı bir mahalle kültür vardı. Konu-komşu ilişkileri bir başkaydı. Yardımlaşma sağ elin verdiğini sol el görmeyecek şekilde yapılırdı. Fakiri-fukarayı gözeten mahallenin güngörmüş insanları anında organize olurlardı. Hastayı-kimsesizi anında fark eden hassas mahalleli teyzeler, emmiler vardı. Kimin bir yakını hayatını kaybetse, bütün mahalle o insana kol kanat gerer, teselli eder, acısını paylaşırdı. Geçtim medeni olmaktan, insanca davranmanın, insan olmanın, insani değer yargılarını kendiliğinden oluşturmanın seçkin örnekleriyle dopdoluydu bu şehir. Büyükşehirli olmak karşılıklı sevgi ve saygıdan geçiyor aslında… Bizler, dün bu sevgi ve saygının tam odağında, tam merkezindeydik. Amma bugün! Keşke; Herkesin hakkını ve hukukunu gözetmenin, büyük bir şehirde yaşamanın kural ve kaidelerine uymanın, saygılı olmak gibi erdemlerin bu denli uzağında kalmasaydık! İnsanlar aşırı gergin. Patlamaya her an hazır yüzlerle dolaşıyorlar! Ne yaşadığımız şehre, nede şehirde yaşayan insanlara bir saygımız yok… Aşırı bencil ve egoist davranışlar içerisinde bulunmayı marifet sayıyoruz. Saygı duymak isteyenin, öncelikle saygılı davranmayı gerektiren fiil ve davranışlar içerisinde olması gerektiğini bir türlü kabullenemiyoruz. Uğraştığımız işlere bir bakın! Çöp konteynırlarını devirmeye, çöp kutularını tekmelemeye bayılıyoruz! Otobüs duraklarının camlarını aşağıya indirmekten kendimizi alamıyoruz! Ulaşımı sağlayan Tramvay gibi, otobüs gibi araçlara yazı yazmaktan, koltuklarını çizmekten bıkmıyoruz. Tramvaylarda yaşlılara, hamilelere, engelli kardeşlerimize, gazilerimize ayrılan koltuklara oturulmaması konusundaki ricalara kulaklarımızı tıkıyoruz. Engelli kardeşlerimize ayrılan otoparklara aracımızı koymaktan çekinmiyor, onların önceliği olan asansörlere, önce kendimiz biniyoruz. İkaz edenlere de; Sana ne? Sen kimsin? Ne karışıyorsun? Kendi işine bak! Başlatma önceliğinden! Diye kafa tutuyoruz! En işlek caddelerde durup dururken kavgalar çıkarıyor, bağırıyor, hemen her şeye zarar vermekten kaçınmıyoruz. İkazlar karşısında burnumuzdan soluyor, Kavga ve tartışma çıkarıyor, Haklı olduğumuzu zorla kabul ettirmeye çalışan davranışlar sergiliyoruz! Kentsel dönüşümün, Mahalle anlayışını, Konu-komşu yakınlığını tamamen sona erdiren, Mahalle kültürünü yerle bir eden, Dev binalardan ve sitelerden oluşturduğu yeni şehirleşme, yeni kentleşme sonucunda neler mi oluyor? Çok katlı sitelerde, asansörlerde dahi kimse kimseyle selamlaşmıyor! İnsanlar, karşı dairedeki komşusunun kim olduğunu bilmiyor! Böyle sitelerde, ölen olsa, üç-dört gün sonra ancak haber alınabiliyor. Biz ne yapıyoruz? Büyük şehirde yaşıyoruz! Çarşı ve pazarlarda hır-gür çıkarmak için artık Ramazan ayının gelmesine gerek yok. Önce ben istedim, Sıranı bekle, Benim seçtiklerimi nasıl alırsın? Diyenlerin öfke saçan gözlerinden sonra, bu hal ve ahval içerisinde nereye gidiyoruz? Büyük şehirde yaşamayı kolaylaştırmak, güzelleştirmek, birbirimizi anlamak yerine zorlaştırmaktan ne anlıyoruz? Bilen var mı sevgili okurlar?
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.