Konya
°C
Yeni Meram

Biz eski biz değiliz ama Konya eskisi gibi olsa!

Biz eski biz değiliz ama Konya eskisi gibi olsa!- Adem ALEMDAR- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
02.11.2020 01:52
01.11.2020 16:36
0
2173
ABONE OL
Mevlana Çarşısı yıkılıyor, gözümüzün önünde yaklaşık 40 yıldır dikili o koca yapı eriyip gidiyor. Kasım ayı sonunda Mevlana Çarşısı'nın yerinde yeller esecek. Ardından da Altın Çarşı ve civarındaki yapıların yıkımı başlayacak. Birkaç ay sonra tüm yıkım işleri bitince bu boşalmış alana, yeni dükkanlar yapılacak ve şehrin bu köhne bölgesi de yeni bir görünüme sahip olacak… Mevlana Müzesini ziyarete gelen turist, karşındaki bu güzel çarşıya dalıp Bedesten’e doğru yol alacak. Yemek yiyecek, çay içecek, alışveriş yapacak ve nihayet Aziziye Camiinde namaz kılıp o tarihi camiden etkilenerek çıkacak ve başka ne yapsam ki bu bölgede diyecek… Aziziye Camiinin hemen kıblesinde bugünlerde restorasyon yapılan Ahmet Efendi Çarşısı'na gözü ilişecek ve merakla oraya yönelecek… Bugünlerde o civardan geçenler görüyorlar, tarihi hamam tıkış tıkış yapıların arasında nefes almaya çabalıyor sanki. Etrafındaki lüzumsuz yapılar yıkılıp ortaya çıkarılmayı beklerken aynı mantıkla hamam yine büyük bir kargaşanın içinde buluyor kendini. Tarihe saygı ticaretten sonra gelmeli diyorsanız, yazıyı burada bitireyim. Ticaret her şartta yapılır, hatta tarihi ön planda tutan bölgelerde daha da güzel ticaret olur, ancak idrak edilemiyor… Bizler olağanüstü bir medeniyetin torunlarıyız. Her ne kadar yüz yıla yakın zamandır bağlarımızı koparmaya çalışsalar da başaramadılar… Osmanlı, sadece bir devlet değil büyük bir medeniyetti. Bugün duyduğunuzda hayret edeceğiniz vakıfları vardı. Hiç kimse açta açıkta kalmadığı gibi 21. yüzyıl için fazlasıyla fantastik hizmetler için vakıflar kurulmuş, insanlara hizmet edilmişti. Konuyla direkt alakası olmasa da şu vakıflardan bir kısmını zikretmek isterim… Suyu Soğutan Vakıf, Kar Dağıtan Vakıf, Helva Dağıtan Vakıf, Nefes Aldırmak İçin Kurulan Vakıf, Pabuç Parası Veren Vakıf, Gölleri Temizleme Vakfı, Yuva Kuran Vakıf, Yetime Annelik Babalık, Eden Vakıf, Çevre Düzenleme Vakfı, Kayıkçı ve Hamal Dostu Vakfı, At Vakfı, Suyu Çoğaltan Vakıf, Dinlenme İçin Bahçe Vakfı, Ordunun İhtiyaçlarını Karşılayan Vakıf, Amalara Yardım Eden Vakıf, Sanayi Tesisi Kuran Vakıf, Köprülerin Sellerin Zararından Koruyan Vakıf, Dinlendiren Vakıf, Duvar Ve Sokak Temizliği Vakfı, Serbest Kalan Köleleri Koruyan Vakıf, Fidan Diken Vakıf, Borçlu Dostu Vakfı, Öğrencilere Elbise Veren Vakıf, Meyve Ağaçları Diken Vakıf, Misafirleri Ağırlayan Vakıf, Dervişlere Ulaşan Vakıf, Yetim Çeyizi Donatan Vakıf, Herkese Meyve Vakfı, Borcundan Dolayı Hapse Düşenlere Yardım Vakfı, Kurban Kesen Vakıf, Kandil Vakfı, Esirlikten Kurtarma Vakfı, Dul Ve Yetime Ulaşan Vakıf… … 1667 yılında 34 yaşında vefat eden ve kısa ömründe o günün şartlarında çok seyahat edip bunları kaleme döken ünlü Fransız yazar Jean de Thévenot, 1656 yılında İstanbul’a gelip aylarca gözlem yapmış ve neticede hafızalarda kalan şu cümleyi kurmuştur eserinde: "Türkler çok yaşarlar ve az hasta olurlar. Öyle zannediyorum ki Türklerin mükemmel sağlıklarının başlıca sebeplerinden biri de sık sık hamama gitmeleri ve yiyip içmede aşırıya kaçmamalarıdır." Avrupa’nın pislikten yaşanmaz halde olduğu, Avrupalıların salgın hastalıklardan kırıldığı medeniyetin ‘m’sinin bile uğramadığı Fransa’dan gelen seyyah diyor bunu. Orada sokaklarda yürünemezken burada bizler yaralı hayvanlara bile yardım etmek için vakıf kurmuş, akar bağlamışız… İşte o medeniyetten bize miras kalan hanlar, hamamlar, kütüphaneler bugün yaşlı gözlerle bize bakıyor. Onları ağlatmayalım, biz kendimizi günümüz kapitalist dünyasından çıkarıp değiştiremiyorsak bile eserlerimizi gün yüzüne çıkaralım. Çocuklarımız, torunlarımız görsünler, idrak etsinler ne büyük bir millet olduğumuzu… O güzelim eserlerin bugün bir benzerini yapacak ne mimarımız var ne de mühendisimiz maalesef. Tarihi Ahmet Efendi Hamamı’nı İbrahim Hakkı Konyalı bakın nasıl anlatmış Konya Tarihi kitabında… “Vakfiyesine göre hamam Kanlı Göl yerine yapılmıştır. Buraya niçin Kanlı Göl denildiğini eski Konyalılar şöyle naklederler, ‘Eskiden idamlar hamamın önündeki kuyunun yerinde yapılırmış. Kelleleri uçurulanların kanları hamamın yerindeki su birikintisine aktığı için buraya Kanlı Göl denilmiştir. Bu ad, sonradan Söylemezin Tekkesi altındaki gölcüğe gitmiştir. Eski mezbahanın kanlan aktığı için burası da Kanlı Göl diye şöhret bulmuştur. Hamamın önündeki eski kuyuya Hergele Kuyusu, meydana da Hergele Meydanı derlerdi. Surun içindeki Konya’nın sığırları ve davarları otlamak için Telli ve At Pazarı kapılarından çıkarlarken ve girerlerken bu kuyudan sulandıkları için Hergele Kuyusu adı verilmiştir. Kesilen başlar bu kuyunun etrafındaki ibret taşlarında teşhir edilirlerdi. Bu tarihi kuyu şimdi kapatılmıştır.” Tarihi mirasımıza sahip çıkalım, hikayelerini yazıp herkese okutalım ki bugün dünyada gelişmiş şehirlerin hepsi bu hikayeleri pazarlayarak turist çekiyor, ticareti büyütüyor vesselam…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.