BİAT (BOYUN EĞME) KÜLTÜRÜ

-“Yav tamam, o yolsuzluklar olmuş, rüşvet almışlar tamam. Ama abi, biz A partiliyiz, ailece, başka partiye oy vermeyiz abi yav. Adamlar dediğiniz gibi çalıyor olabilirler ama Allah için çalışıyorlar abi yav. Çalıyor ama yapıyor. Hangisi çalmıyor ki. Al birini vur ötekine. O yıllarda eskiler de çok marifetler yapmışlar abi yav.” -“İyi tamam da. Eskiler de zamanında yolsuzluk yapmışlar diye, bugünkü yolsuzlukları hoş mu görelim? O devir gelmiş geçmiş, olanlar olmuş, toplum o olaylardan dersini almış, almamış. Zaman geçmiş, devir değişmiş, değer yargılarında değişiklikler olmuş, teknoloji ilerlemiş, sevk ve idare anlayışlarında ilerlemeler olmuş. Bunlardan sonuçlar çıkarılarak, siyasal tercihlerimizi değiştirmemiz, daha doğrusu daha rasyonel (akılcı) hale getirmemiz gerekmez mi?” Böyle sohbetler halk arasında çok oluyor. Ama sonuç aynı. -Türk insanının, siyasal davranışlarında onu etkileyen önemli bir faktör, bizce korkudur. İnsanlarımız, belli bir günlük yaşamın akıntısına kapılmış, borçlarıyla, kredi kartlarıyla, okul taksitleriyle haşır neşir, yaşayıp giderken, “aman abi yav, bunlar giderse yeni gelenlerin ne yapacaklarını tam bilemiyoruz, boş ver bunlara oy verelim gene, kalsınlar” diyorlar. Bu tam bir değişiklik rizikosu korkusudur. Bu korku, Türk seçimlerinde % 40 oranında oyları etkileyen bir faktördür. -Seçimleri, demokrasinin temel direği haline getiren tavır ve davranışlar, yani rasyonel (akılcı) seçmen değerlendirmeleri, toplumumuzun ancak % 10’luk bir bölümü tarafından yapılmaktadır. Bu da bir toplum için iç karartıcı bir durumdur. -Türk toplumu için, unutulmaması gereken çok önemli bir faktör de din faktörüdür. 600 yıllık mazisinde, koca imparatorluğun sevk ve idaresinde yön verici olan din bu günümüz için de, ağırlıklı bir etkendir. Tahminler, toplumun % 60’nın muhafazakar olduğunu gösteriyor. Bu kesim, muhafazakarlıktan, din ağırlıklı yaşam tarzını anlamakta ve kendini kısıtlamaktadır. Kadınlar başını örtecek, camiye gidilecek, dini bayramlar, kandiller ihmal edilmeyecek, bol bol Arapça dualar duyulacak, günaydın yerine, selamünaleyküm denecek, olabildiğince sakal bırakılacak vs. İşte bu kesim, “yav bu adamlar, hepsi 5 vakit namaz kılıyorlar, hanımlarının başları kapalı. Nalınlarını giyip cami avlusunda abdest alıyorlar, aynı bizim gibi. Tavır ve davranışları da bizler gibi. Alnı yere değenlerden zarar gelmez” diyerek, aynı partiye oyunu veriyor. Olumsuzluklara, yolsuzluklara “gözünle gördün mü?” diyerek karşı çıkıyor. Adeta biat ediyor. Şimdi sormak lazım. -“Ülke olarak nereye gidiyoruz? Ekonomimiz güçsüz, komşu ülkelerle aramız bozuk, emperyalist ülkeler (başta ABD) bizim büyüyüp kuvvetlenmemizi istemiyorlar, hatta etnik tahriklerle (PKK) ülkemizi parçalamaya çalışıyorlar. Bunların bilincinde dış politikalar takip ederek uyanık olmak gerek. Bu iyi yapılamıyor. Askerlerimiz Suriye’ye girmek zorunda kaldılar. Şehitler verdik, çok masraf yapıyoruz. ABD Suriye sınırında PKK-PYD terörcülerine destek veriyor. Ülke badire içinde, yeni bir yönetim gelmeli” vs gibi muhakemeleri yapacak insanımızın oranı ise, ülke nüfusunun % 10’unu geçmiyor. -Özetlersek, seçimlerin demokratik değeri, ülkemizdeki sosyolojik yapıdan dolayı, düşük seviyede kalmaktadır ve iktidarlar kolay kolay değiştirilememektedir. Saygılarımla.