Basın danışmanı mı?

Her mesleğin kutsal olduğuna inanan bir insanım. Hani hep derler ya öğretmenlik böyle, doktorluk şöyle diye. Ülkesi için çalışan herkes ne iş yapıyorsa yapsın benim için değerlidir. Onun için de belirlenen özel günlere çok da fazla değer vermem. Tabi ki bazı meslekler hata kabul etmez ama bir tarafı yüceltirken, diğer tarafı aşağılamak bana göre değil. Gelelim asıl yazmak istediğim konuya. Nasıl ki sıradan bir insan cübbeyi giyip hakim karşısına çıkamıyorsa yada beyaz önlüğü giyip ameliyathanenin kapısından giremiyorsa eline her kalemi alan da gazeteci olamasın. Bazen mailime gelen basın bültenlerine şöyle bir bakıyorum ki açmamla kapatmam bir oluyor. Kendini basın danışmanı olarak gören arkadaşlar öyle dehşet haberlere(!)imza atıyorlar ki haber demeye bin şahit ister. Evet tabi ki çalıştığınız kurumu öne çıkarmak isteyebilirsiniz. Ya da yöneticinize şöyle bir jest yapayım diyebilirsiniz. Ona övgü dolu cümleler de kurabiliriz. Ama bu yaptığınız maalesef ki haber olmuyor. Haber değeri de taşımıyor. Kusura bakmayın. Ben bu tür metinlerle karşılaştığım zaman genelde görmezden geliyorum. Sizler kendinize basın danışmanı sıfatını veriyorsanız eğer yaptığınız işi biraz da olsa ciddiye alın. Bu işin eğitimini almadan bulunduğunuz koltukta oturuyor olabilirsiniz ancak kendinizi geliştirebilirsiniz diye düşünüyorum. Son sözümü de kurumların yöneticilerine söylemek istiyorum. Dışarıda bu işin eğitimini almış ve iş bulabilmek için binbir emek sarfeden yüzlerce insan var. Lütfen işe alım sürecinde biraz da olsa diplomaya bakınız ki siz de kendinizi tanıtırken böyle rezil olmayın. En azından haber yazmaya dair biraz birikimi olsun değil mi? Bu konu ile ilglii olarak üniversite hocalarımıza çok fazla görev düşüyor ancak onlar sadece ders vermekle meşgul oldukları için öğrencilerine pek sahip çıkmıyorlar. Onun için onlara söyleyecek pek de bir şeyimiz olmuyor maalesef.