Konya
°C
Yeni Meram

BARİYER!

BARİYER!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
26.06.2019 09:41
0
4771
ABONE OL
İstanbul seçimlerinden sonra şu kesinlikle anlaşıldı ki, partilerimizin, seçmenleriyle yani kendilerine oy veren insanlarla aralarına bariyerler koyması, kapılar tesis etmesi, daha ileriye gidilmesini engelleyen görevliler koyması, derdi ve sıkıntısı olan insanları birinci elden dinlememek, konuşmasına engel olmak, onların yerine düşünmek ve karar vermek, ters tepti! Faturası ağır oldu! Ekrem İmamoğlu, İstanbul seçim tarihinin en açık ara ve yüzdesi en yüksek başarısını yakalayan Büyükşehir Belediye Başkanı olarak tarihe geçti. 806 bin farka ister bariyer farkı deyin… İster, sıra-sıra sıralanan, üstüne üstlük açılmayan kapalı kapılar deyin… İster, yolunuza çıkan, şecerenizi sorup-sorgulayan, derdin ne, önce bana söyle ben anlatırım diyen işgüzar, kendini etkili-yetkili sayan görevliler deyin… İster, makamdaki insanla, ona ulaşmaya çalışanlar arasında köprü olacağına, gönül köprüleri kuracağına, engel olan, set çeken, kapıları duvar haline getiren danışmanlar, çokbilmişler deyin… Gönül denen sevgiden ibaret o güzel nesne kırılmaya görsün… Bir zamanlar, gönüllere hitap eden, O gönüllere, gönül kapılarını ardına kadar açanlar, Yolları tıkamaya, Kapamaya, Bugün git-yarın gel demeye, Adına bariyer dediğimiz engeller ve engelleyiciler koymaya başladığında, Doğacak ve olacak durum bu…   ***** Türkiye’de oy veren insanların siyasi partilerinden soğumalarının, Kalplerinin kırılmasına neden olan birçok olayın artık kabak tadı vermesi, Gönüllere hitap etmenin sona ermesi, Kırgınların ve incinmişlerin gönüllerinin alınmasında bir hayli geç kalınması, Ve bunun telafi edilmemesi, Oldukça duygusal seçmen profiline sahip olan ülkemizde, Sandık marifetiyle verilen bir mesaja dönüşüyor! Bu mesaj çok partili sisteme geçtiğimiz 1950 yılından bugüne hiç değişmedi… Siyasetçilerimiz, tarihin tekerrür ettiğini ne çabuk unutuyorlar! Oysa, oy veren insanlar, hiç kimse ve hiçbir iktidar için çantada keklik olmadı… Hem öylesine olmadı ki, o ağzı sımsıkı kapatılan çantalar, en olmadık yerlerde ve zamanlarda açıldı, çantada keklik diye görülen oylar, bir başka mecraya doğru aktı gitti. Atalar, su akar, mecrasını bulur demişlerdi. Siyasilerimizin ve siyasi partilerimizin en büyük yanılgısı, kendilerinden başka mecra olmadığı noktasına sabitlenmiş olmaları… Eğer, yatağına kırgın ırmakların oluşmasına zemin hazırlamışsanız, insanları küstürmüş, kırmış, incitmişseniz, kırgın ırmaklar bir şekilde, başka mecralar bulur. Bu dünde böyleydi, bugün de böyle…   ***** Anadolu’da, aldığı ve yakaladığı oy oranına güvenen siyasilerimiz, yıllar yılı kürsülerden şöyle seslendiler; Bizden başka bir yere gidemezler! Bizden başka oy verecek parti mi var? Bizim adaylarımıza şu kadar zamandır bu sandıklara oy yağdı, bugünde yağacak, yarında! Şöyle bir dolaşırız, gönüllerini alırız, merak etmeyin, gerisin geriye döner gelirler! Biz seçmenin gönlüne öyle bir girdik, öyle bir yer ettik ki, kolay değil bizden vazgeçmeleri… Doğrudur, biraz kırılmış, gücenmiş olabilirler, kolay ederiz, yüzümüzü gördüler mi, dayanamazlar, kaç yıldır bize oy veren insanlar bu insanlar, merak etmeyin, o oylar, garanti, bizim diyorsak bizimdir! Oy verenler ise içlerinden ne mi dediler? Sen bu sözleri aralara bariyer koymadan önce söyleyecektin! Kapına vardığımızda, seni aradığımızda neredeydin arkadaş?   ***** İstanbul seçimleri, verilen ve tutulmayan sözlere karşı, tavırlara karşı, mağduriyetlere karşı, hak arayışlarına karşı, sergilenen olumsuz duruşlara karşı, konan ve dizilen bariyerlere bir tepkidir. Siyasilerimiz ve onlar adına iş yapan, iş gören, insanlarla birebir muhatap olanlar; Gün geldi, yarım elma gönül alma diye bilinen o faslı pas geçtiler… Kapılara gelenleri dinlemediler! Kapıları açmadıkları gibi, fazladan kapılar ilave ettiler! Derdi olanları dinlemedikleri gibi başlarından savdılar! Selam vermediler! Telefonlarına çıkmadılar! Birçok acil konuyu ötelediler, geciktirdiler, hatta dönüp bakmadılar! Kırk yılda bir, ulaşmamız gereken makama, En iyi bildiklerimiz, dost sandıklarımız bizi ulaştırmamak için bin dereden su getirdiler, engellediler, Israrlar karşısında azarladılar,   Verdiğin bir oy değil mi, git seçim sandığından al diyerek, oyumuzu küçümsediler! Gönül verdiklerimizle aramıza bariyerler koymaya, bariyerler yığmaya devam ettiler! Lakin, bu insanların bir kalbi olduğunu, kalp taşıdığını, kırıldığını her nedense anlayamadılar!   ***** İktidara gelen bütün siyasi partiler, bizim alternatifimiz yok diyorlardı… Bizler bu sözleri Demokrat Parti döneminden yani 1950 yılından bu yana az duymadık, az dinlemedik! Türk Milleti,  bir çok siyasi partiye bu imkanı verdi. Her defasında, kendilerini alternatifsiz, rakipsiz gören ve iddialı söylemlerini, iddialı sloganlarla destekleyen siyasi partilerimiz, kendilerini iktidara taşıyan insanlarla aralarına bariyer koymaktan kendilerini alamadılar! Ne mi oldu? Aynen İstanbul gibi manzaralar ortaya çıktı… Sevgili okurlar! Siyasi partilerin milletle arasına bariyer koyması 70 yıla yakındır sandıklarda kalmasına, sandıktan çıkamamasına neden oluyor. Milletin siyasi partilerle arasına bariyer koyması ise, o partilerin siyasi ömrünü sona erdiriyor. Siyasi ömrü sona eren o kadar çok parti var ki… Hangisini sayalım, hangi birinin adını yazalım! Yine 70 yıla yakındır, siyasi partilerimiz ve siyasi kurumlarımız, her seçim sonucunu kendisine göre yorumlamaktan, değişik mazeret ve gerekçelerin ardına sığınmaktan vazgeçmedi. Geriye dönüp, ben nerede ne yanlış yaptım diye özeleştiride bulunma yoluna gidebilenlere ise ne mutlu!      
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.