Konya
°C
Yeni Meram

BARIŞ DOLU, HUZUR DOLU, MUTLULUK DOLU BİR BAYRAM OLSUN!

BARIŞ DOLU, HUZUR DOLU, MUTLULUK DOLU BİR BAYRAM OLSUN!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
03.06.2019 00:04
02.06.2019 17:05
0
5464
ABONE OL
“Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi / Yâr ile Bayram ederler şimdi / Hamdü senalar, hamdü senalar/ Yâr ile Bayram kıldı bu gönlüm” demiş Hacı Bayram-ı Veli. Artık ne o eski bayramlar kaldı, ne de o bayramlaşmalar. Bayramlarımızın ne o eski tadı-tuzu var, nede ne yazık ki, o bildiğimiz, yaşadığımız, yaşamaktan mutlu olduğumuz anlamı. Bayram bir zamanlar, ailecek, akrabalarımızla, komşularımızla, dost ve arkadaşlarımızla, tanıdıklarımızla, sevdiklerimizle bir arada olmanın, o duyguyu, o coşkuyu, o heyecanı doya doya yaşamanın adıydı. Bugün yüz yüze bayramlaşacak; Ne o sırdaşımız bildiğimiz eski dostlar kaldı, ne o kardeş gibi gördüğümüz arkadaşlarımız, ne o derdimizin ortağı komşularımız! Ne o başımız ağrısa koşup gelen akrabalarımız, ne de bir araya gelebildiğimiz aile fertleri! Birçok şehrimizde, bayrama gidenlerden geriye “bir Ayvaz, bir Köroğlu” diye adlandırabileceğimiz yaşlı karı-kocadan başka kimse kalmıyor desek, bir anlayan, bir hak veren mi olacak? Bazı hanelerde ise, ya umutsuzca gözleri yolda bir anne, ya babaanne, ya anneanne, ya da yapayalnız bir büyükbaba yani dede var! Bayram geldi geliyor lakin, kapılarını çalacak, biz geldik diyecek, evler doldu-taştı denilecek, neşe saçacak torunların evin içinde dört döneceği o şen gülüşler yine olmayacak. Her bayram, “Vuslat kaldı başka bahara” diye diye ömürlerinin geçip-gittiğini kime anlatsın o insanlar! Beklenenler, özlenenler yine telefondan el öpecek, yine kendine iyi bak, yine iyi bayramlar diyecekler! Ne diyorduk? Bayram geldi hoş geldi! Telefonlar, mesajlar, karşıdan karşıya elmalı dağlar misali el sallayan bayram kutlamalarından başka elimizde ne var? O şenlikli, o güzel, o anlamlı bayramlar yerine, şimdi buruk, evlatların gelmediği, telefonla geçiştirdiği, kapıların çalınmadığı, aranmadığınız bayramlarla yüz yüze, biz bize ve baş başa kalmanın tuhaf ve anlaşılmaz halini yaşıyoruz.   ***** Mahallelerimizin, semtlerimizin o güler yüzlü, tatlı dilli, güngörmüş ağabeyleri, teyzeleri birer, ikişer bu dünyadan ayrıldılar. O güzel kalpli komşularımız, akrabalarımız gibiydi. Hani kırk yıllık komşu derler ya…Bayramda onlar ziyaret edilmese, halleri-hatırları sorulmasa, kapıları çalınıp elleri öpülmese, hayır-duaları alınmasa, ne bayram,  bayram olurdu, ne de bayramlaşmanın tadı kalırdı. Her hanede, teyzelerin açtığı baklavalar, kalburabasmalar, revaniler ikram edilirdi Ramazan Bayramlarında. Bazı teyzelerin yapmış olduğu tatlıların ünü, yıllarca efsane gibi anlatıldı. Baklava bu kadar güzel mi olurdu? Öyle baklavacıdan, tatlıcıdan hazır tatlı alma diye bir şey söz konusu bile değildi. Alan olursa da, evin hanımı bir baklava bile açamamış mı, diye kınanırdı! Ne kabiliyetli, ne becerikli, ne hatırşinas, ne hoş görü sahibi komşu ağabeylere ve teyzelere sahiptik bilemezsiniz. Şimdi, ne kimse kimsenin kapısını çalıyor, nede çalınan kapı açılıyor. Aynı sitede, ancak asansörlerde karşılaşan ve birbirini hiç tanımayan sözüm ona adı komşu, onlarca site sakini. Nasıl bayramlaşacaksanız artık! Bayram, insanlarla ve çocuklarla dopdolu olan o sokaklarda yaşamaktan mutlu olduğumuz yıllarda güzeldi! O eski mahallelerimizin o güzel atmosferi kalmadığı gibi, kentsel dönüşümler mahallemizi, sokağımızı, akrabadan ileri saydığımız komşuluğumuzu elimizden aldı. Bizi o güzel bayram iklimine hasret bıraktı. Onun içindir ki, sadece dilimizde bayram diye bir kavram kaldı. Bayram namazı kılınır kılınmaz, camileri bir anda boşaltıveren, cami içindeki bayramlaşmaya bile değer vermeyen bir anlayışa sahibiz artık.   ***** Bayram tatili hikayemiz olmazsa olmazımız! Hele birde bu yıl gibi 9 gün olmuşsa! Bayramlaşmayı, akıllı ve görüntülü telefonlarla sahillerden yapmayı pek bir sevdik! Şehirlerimizi bayram diye boşaltıyor, çok önceden, bayram rezervasyonları yaptırıyor, üçe-beşe bakmayıp, çoluk-çocuk kapağı sahil kıyısında bir yere atıyoruz. Ve artık, bunu bir alışkanlık haline getirdik. Gitmezsek, evde başta eşler ve çocuklar olmak üzere adeta isyan çıkıyor! Herkes gitti, biz niye buradayız diyerek… Bayramın anlamı, bayramın ulviliği, bayramın yüceliği sadece dilimizde! Bayram namazı olmasa, bayram namazına gidilmese, bayramın geldiğini unutuverecek hallerin eşiğine geldiğimizi, nasıl anlatsak bilemiyorum.  Bayramda köylerinde, ilçelerinde, kasabalarında, şehirlerinde kalanlar, akraba ziyaretlerine gidenler, eşi-dostu ziyaret etmeye çalışanlar yok mu? Elbette var! İyi ki de varlar! Değilse bayram mı var? Bayram mı geldi? Bugün bayram mı? Neredeyse bilinmeyecek!   ***** Her Ramazanda, her bayram namazında küslere, dargınlara, kırgınlara cami kürsülerinden verilen mesajlar eskiden çok daha fazla etkiliydi. Ramazan’ın içinde, Kadir gecesinde, en son bayram namazı sonrası cami çıkışında, hatırından çıkılamayanlar devreye girer, aracı olur, küslüklerini inatla devam ettirenleri barıştırır, toplu halde o barışanların evlerine gidilir, küslüklerin bir daha yaşanmaması için arada gönül köprüleri inşa edilirdi. Bayramın ruhuna, bayramın özüne yakışan ne varsa yapılırdı. Küslerin, dargınların, kırgınların kucaklaştığı, kucaklaştırıldığı, barıştığı, barıştırıldığı günler olurdu bayram günleri… Son yıllarda böyle güzel davranışlara şahit oluyor musunuz? Üç günlük dünyada incir çekirdeğini doldurmayan, küslükler uzadıkça, sebepleri dahi unutulan, ölüme-dirime gelmesin, salımdan tutmasın, kapımı çalmasın, mezarıma bir kürek toprak atmasın diye antlar-şartlarla elimizi-kolumuzu bizzat kendimizin bağladığı o kadar çok yanlışlıklar yaptık ki… Akrabasından kaç kişiye küs gitti diye ardından pişmanlık dolu cümleler sarf ettiğimiz nice insanı sağlıklarında barıştıramamak bizlerin pişmanlığı… Her bayram, kendine has, özellikleriyle gelir. Bayramda barışmanın, küsleri barıştırmanın güzelliğini yaşamak, yaşatmak lazım… Büyüklerimiz bir olmaktan, birlikte olmaktan, beraber olmaktan dem vuruyorlar ya… Bayramın fazileti burada zaten...“Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem!” tam da bayrama yakışan bir ifadedir. Çünkü; Bayram da yaşanması gereken şey olgunluktur. Bayramın bizler için en büyük mesajı hoşgörü değil midir? Sevgili okurlar! Sevenlerin sevdiklerine kavuştuğu, o neşeyi, o sevinci, o heyecanı yaşadığı ve paylaştığı, herkesin herkesi sevdiği-saydığı, anladığı, hoş gördüğü, küslüklerin, dargınlıkların, kırgınlıklarının sona erdirildiği, bayramın saçmış olduğu mana incilerinden feyz almanın inşallah hepimize nasip olacağı bir Ramazan Bayramına daha erişmiş bulunuyoruz. Bayramınız mübarek, her şey gönlünüzce olsun efendim.    
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.