Konya
°C
Yeni Meram

BAKMANIN VE GÖRMENİN NERESİNDEYİZ?

BAKMANIN VE GÖRMENİN NERESİNDEYİZ?-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
26.04.2019 00:05
25.04.2019 15:52
0
7847
ABONE OL
Toplum olarak, mübarek Ramazan ayına girmek için sayılı günlerimiz kaldı. Ramazan ayı on bir ayın sultanı, her anı, her dakikası, her saati, her günü, her gecesi mana yüklü… Bizi kendimize getirecek… Bize neler oluyor böyle dedirtecek… Kardeş olduğumuzu hatırlatacak! Günlere yaklaşıyoruz. Ancak ne öfkemizden, ne o bize hiçbir şey kazandırmayan gururumuzdan taviz vermeye, vaz geçmeye niyetimiz yok! Nasıl bir çizgide, nasıl bir anlayış içerisinde olduğumuzu, nasıl bir yolda yürüdüğümüzün ne kadar farkındayız? Bizlerin anlayamadığı, anlamak istemediği şey,  görmek ve bakmak arasında neden bocaladığımızın sebeplerine vakıf olmayı istememek gibi, araştırmamak gibi ilginç ve ince bir detay! Bu detay, adeta bam telimiz! Öyle olunca da… Görmek ve bakmak arasındaki o ince çizgiyi yakalayabilmek gibi bir meselemiz yok. Gördüm diyen bakmaktan bi haber, baktım diyen görememekten dem vurmada. Birbirimizden mi kaçıyoruz, gerçeklerden mi? Öncelikle çözmemiz gereken konu bu! Doğruyu görebilmek, Doğruya  yönelmek, Gerçekleri  görmek, Gerçeklerden yana olurken, Gerçekçi  davranmak gibi erdemlerin peşinden yürüyebilseydik keşke…   ***** Biz hiçbir zaman böyle değildik; Aramıza giren yoktu. Bir olmak istemiyor muyuz? Beraber olmak daha güzel demiyor muyuz? El ele vermek bir başka diyen, bizden bir başkası mı? Hele omuz omuza verebilmek bambaşka diyenler tanıdıklarımız, bildiklerimiz değil mi? Amma velakin, arada samimiyet kaybolmuş görememişiz… İçtenlik ortadan kalkmış, bilememişiz! Hoşgörü dilimizden düşmeyen, ancak hoşgörüsüzlük ortamını bizzat kendimizin hazırladığı bir ortama dönüşmüş, sezememişiz… Başımız her sıkıştığında ya susmuşuz, Ya laflara tur attırmışız, Ya da sorulara soruyla cevap verip, Çözülmesi mümkün olmayan kördüğümler atmışız! Çözülmesin diye kırk düğüm attığımız bu düğümleri, ne  Makedonyalı İskender’in kılıcı, ne Siraküzalı Demokles’in kılıcı kesebiliyor.   Düğümler, Demokles’in kılıcı gibi tam başımızın üzerinde, düğüm düğüm bağlanmışız şarkıları söylemeye devam ediyor. Bu kördüğümleri çözmeye ömür yetmiyor! Düğümlenmeyen, Düğüm olmaya meyletmeyen, Düğümlere bağlanıp kalmayan hayatlara talip olanların çabalarını, Ne gören var, ne duyan, ne de bu insanlar haklı olamazlar mı diye yaklaşan!   ***** İnatların, murat olmadığını anlamak istemiyoruz. İnatlaşmalar, kinlenmeler, inatları ve kinlenmeleri sürdürmeler bize yakışmıyor. İkna olma gibi bir derdimiz yok! Küslükler, Dargınlıklar, Tarafgirlikler körüklendiği sürece bir yere varılamayacağı, Asgari müştereklerde dahi birleşilemeyeceği gibi bir manzara çıkıyor ortaya… Görmek ve bakmak arasındaki o ince çizgiyi göremediğimizden değil… Görmek istemediğimizden kaynaklanan bir yaklaşım söz konusu… İşte bu yüzdendir ki… Konuşamıyoruz… Bir araya gelemiyoruz… Barışamıyoruz… Birbirimizden dilinden, halinden, ahvalinden haberdar değilmişiz gibi davranıyoruz! Ve bunu hep yapıyoruz! Neden bu yanlışı görmek gibi bir imkanı değerlendirmiyoruz? Doğruları ne zaman söyleyeceğiz? Ölüm döşeğinde, son nefesimizi verirken mi? Üç günlük süfli dünyanın neyini paylaşamıyoruz? Şanını, şöhretini mi? Malını-mülkünü mü? Parasını pulunu mu? Makamını, koltuğunu mu? Hırsın sonu yok olmasına yok amma… Atalar, “Fani dünya hoştur amma, akıbeti mevt olmasa” demişler. Az yaşa, çok yaşa, ölüm denen kaçınılmaz, kaçılmaz bir gerçek var! Nerede yanlış yaptığımızı, yanlışlara neden devam ettiğimizi, neden bu yanlışlarda ısrar ettiğimizi sorgulamak zorundayız. Bu sorgulamayı, bu değerlendirmeyi yapabileceğimiz yegane aydır Ramazan! Yunus Emre dünya hayatını bakın ne güzel özetlemiş;  “ Sevelim, sevilelim  dünya kimseye kalmaz”    
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.