ATATÜRK’ÜN TÜRK BİRLİĞİ ÇALIŞMALARI

Türk Milleti’nin ölüm kalım mücadelesi olan Kurtuluş Savaşından (1922) sonra, yeni devleti ve cumhuriyeti, milletin temsilcileriyle ve dava arkadaşlarıyla birlikte, emperyalistlerle barış antlaşmasını da (Lozan) yaptıktan sonra, kuran (1923) Büyük Atatürk, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak yoğun bir diriliş mücadelesine başladı. Atatürk İlke Ve İnkılapları (Devrimleri) başlığı altında, topluca her yurtsever Türk vatandaşının bildiği ve idrak ettiği bu varoluş çalışmalarını anlatmayacağız. Türk Milleti 94 yıldan beri bu ilke ve inkılapların ışığını, anayasasına kaydederek, takip etmiştir. Bu çetin yolda zaman zaman, yer yer aksaklıklar yaşanmış fakat her defasında, Büyük Türk Milleti’nin sağduyusu ve Atatürk İlke ve İnkılaplarının sağlamlığı milletimizi selamete çıkarmıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin başında, kısa ömrünün sonuna kadar önderliğine ve hizmetlerine devam eden Büyük Atatürk’ün, Türk kamuoyu tarafından yeteri kadar bilinmeyen bir başka hizmeti daha vardır: Türk halklarının dünya yüzeyindeki, yerleri yurtları, hayatları, göçleri, kurdukları devletleri ve bütün bunların üstünde, temel bağlayıcı olarak Türkçe dili hakkında araştırmalar yapmak ve bilgi ve belgeleri bilimsel bir çerçevede toplamak. Atatürk, Kurtuluş Savaşı zamanlarında, Sovyet Rusyası’yla iyi ilişkiler içinde olmuş, emperyalist düşmanlara karşı oralardan maddi yardım temin etmiştir. Sovyet Rusya’nın bünyesindeki Türk Halkları’na çok ilgi duymuş, Asya’nın ortalarından batıya doğru, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış Türkler’in bir Türk Birliği oluşturabileceklerini düşünmüştür. Bu düşüncelerini Sovyetleri gocundurmadan araştırmalara yöneltmiştir. 1932 yılında Macar Tarihçi Zaiti Frenezi’yi Ankara’da misafir eden Atatürk, ondan Türkler’in buralarda 5000 yıllık bir tarihleri olduğunu belgeleriyle öğrenmiştir. Atatürk Türk Dili’nin, yani Türkçe’nin yabancı sözcüklerden arındırılması ve zenginleştirilmesini istiyordu. Bunun için Türk Dil Cemiyeti kuruldu, bu daha sonra Türk Dil Kurumu oldu. Ayrıca Atatürk, 1931’de Türk Tarih Tetkik Cemiyeti’ni kurdurdu, bu cemiyet sonradan Türk Tarih Kurumu oldu. Büyük Önder ortak bir konuşma ve ortak bir yazı dili oluşsun istiyordu. Bunun için dil kurultayları tertip ediyordu, yabancı devletlerden Türkologlar davet ediyordu. Bu arada 1935 yılında da Atatürk’ün önerdiği Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi kuruldu. Atatürk’ün gündeminde, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin çok çetin, ekonomik ve sosyal problemleri yanında, daima bir “Büyük Türk Devletleri Birliği” fikri vardı. Ortak bir konuşma ve yazı dili oluşturduktan sonra, ortak bir tarih ve kültür meydana getirmek istiyordu. Eylül/1932 tarihinde Türkiye’ye gelen o zamanki Amerikan Genel Kurmay Başkanı Mac Arthur da, Mustafa Kemal Paşa’nın, kafasında “Büyük Türk Devletleri Birliği” fikrini yaşattığını söylüyordu. Ne var ki ömrü yetmedi büyük adamın. Satırlara bir anekdotla son verelim, Değerli okuyucularım. General Mac Arthur’a sormuşlar: “Hayatınızın en büyük nasibi nedir? Generalin cevabı: “Mustafa Kemal Atatürk isminde bir insanı tanımış olmak.” Saygılarımla.