Atatürk üzerine

Yüzyıldan beri binlerce yazı yazılmış, yüzlerce kitap yazılmış, Atatürk hakkında, yine doyulmamış, bitirilememiş, yazmaya devam ediliyor. Almanya’da, on yıl aralıksız iş hayatım oldu, orada ikamet ettim. Her zeminde, her zamanda, bir Türk olarak oralarda dayanağımız sanki Atatürk oluyordu. Ülkemizin, lehinde aleyhinde konuşanlara, bilgimiz ölçüsünde cevaplar veriyorduk ama aleyhte konuşmalar başlayınca sanki, tam siper yapıp Atatürk’ün arkasına sığınıyorduk. Muhataplarımız da, Atatürk deyince orada duruyorlardı. Onun kimliği, kişiliği, yaptıkları ve kurduğu Türkiye hakkında istisnasız her Alman, her Fransız, her İngiliz özetle her Avrupalı, az veya çok pozitif bilgi sahibi idi. Bu bizi rahatlatıyor, hatta göğsümüzü kabartıyordu. Alman kütüphanelerinde, Atatürk hakkında yazılmış bütün kitapları incelemiştim. Mesela İngiliz Subayı Harold C. Armstrong’un yazmış olduğu ve uzun yıllar Türkiye’de yasaklanan kitap, “Bozkurt”u Almancasından okumuştum. Orada Atamızın, üstün nitelikleri yanında biz Türkler’in pek bilmediğimiz bazı insani yönleri de anlatılır. Onun, Sofya’da ataşemiliter olarak görev yaptığı yıllarda (27.10.1913- 2.2.1915) sosyete çevrelerinde, bayanların karşısında, boyum kısa diye komplekse kapıldığı vs’den bahsedilir. Ama Sofya’daki bir kıyafet balosunda Mustafa Kemal Yeniçeri kıyafetiyle birinciliği kazanır vs. Bu kitap bugün piyasada satılmaktadır. Bilindiği gibi, Mustafa Kemal Sofya’da ataşemiliter iken, 28.7.1914’de 1.Dünya Savaşı patlak verdi. O, Osmanlı’nın Karadeniz’deki bir olaydan savaşa bulaşmasını ve seferberliğe gitmesini ve hatta Almanlar tarafında olmasını doğru bulmuyordu. Ülkenin bir felakete götürüldüğü kanaatinde idi. Kendisi Sofya’da iken, Talat Paşa, Bulgarlar’ı savaşa ikna etmek için, bir ara Sofya’ya gelmiş ve Mustafa Kemal’i yanına çağırmamış bile. Böyle garip olaylar oluyordu. Mustafa Kemal, savaş patladıktan sonra, artık Sofya’da kalmak istemiyordu. Başkumandan Vekili Enver Paşa’ya (Başkumandan, yazık ki Alman Liman Von Sanders Paşa) defalarca mektup yazarak, kendisine savaşta aktif görev verilmesini istemişti. Sonunda Mustafa Kemal 2.2.1914’te 19.Tümen Komutanlığı’na tayin edildi. Tayini çıkmasa da Sofya’yı terk edip İstanbul’a gelmek için bavulunu hazırlamıştı. İstanbul’da soran arkadaşlarına, 19.Tümen’e geldim dediği zaman şaşırıyorlardı. Zira böyle bir tümen henüz yokmuş! Bu tümen Mustafa Kemal’in komutasında oluşturulmuş. Gelibolu’ya görevine giderken Mustafa Kemal, ziyaret ettiği Osmanlı Ordusu Başkumandanı Alman Von Sanders Paşa’yı ziyaretinde, onun sorusu üzerine, Almanlar’ın bu savaşı kazanacağını sanmıyorum, diyerek onu sinirlendirmiş. Beri yanda da, bu büyük adamın ileriyi nasıl doğru gördüğünün ufak bir örneğini görüyoruz. Mustafa Kemal’in Çanakkale’ye gidip göreve başlamasıyla, bu dünyanın bir dahisi de sahneye ilk adımını atmış oldu. 11 yıl savaş cephelerinde koştu. Türkiye’yi kurtardı. Gazi oldu, Mareşal oldu, Cumhurbaşkanı oldu, Atatürk oldu. Fani hayat bitti. Hakkındaki yazılar ve kitaplar ise hiç bitmeyecek. Ruhu şadolsun.