Atatürk ruhu aziz milletimize ışık tuttu, yol gösterdi!

“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, bizim iman dolu göğsümüz gibi serhattimiz var.” Ülkemiz dış politikasındaki çıkmazların odak noktasında dost bildiğimiz tüm ülkeler, tarihin derinliğindeki kuyruk acıları nedeniyle bize düşman kesiliverdiler. Öylesi bir düşmanlık ki; Stratejik ortaklarımızın dahi düşmanlıkları su yüzüne çıktı. Bu düşmanlık tıpkı İstiklal Savaşımız sırasında, yedi düvelin birleşip Osmanlının üzerine çullanarak onu yok etme savaşı gibi. Ne var ki birlikten doğurdukları gücün karşısında, Türk Ulusunun iman dolu göğsü ve serhattı vardı. Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum diyen komutanın göğsüne gelen şarapnel parçası onu kalbinden değil saatine isabetle görevinin devamına Yüce Yaradan izin vermişti. Bu öylesine bir izindir ki; Polatlı’ya değin gelen düşman, çiçeği burnundaki TBMM umutsuzluğa iterken, İngiliz ve Amerikan mandalığına özenenlere Mecliste, “Savaşacağız, hepimiz ölene değin savaşmamız ve vatanımızı kurtarmamız gerek,bir başkomutan seçip cepheye gidelim, bize esir olmak değil ölmek gerek” savunu koymuş ve tek başına baş kumandanlık emrini alarak Anafartalar Meydan Savaşının muzaffer komutanı olmuştur. ULU ÖNDER ATATÜRK zaman zaman bir yalnız savaşçı olarak cepheden cepheye koşarken, tıpkı bu günkü gibi tek yürek olma özelliğini asla yitirmemiş 623 yıllık Osmanlının küllerinden bir yüce devlet yaratmış, bunun adına da TÜRKİYE CUMHURİYETİ demiş. Bu Cumhuriyet ne Suriye’nin, ne Irak’ın ne İran’ın ne Suudi’nin ve dünyadaki diğer tüm İslam Cumhuriyetlerinin hiç birisi olmamış, ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI İLE bir yüce devlet olup, Dünya İslam Alemine olduğu kadar Tüm Mazlum ve MEDENİ ÜLKELERE DE örnek olmakla, bir dahi, bir kahraman, bir çağdaş dünya lideri olurken Türklüğün ufkunu açıp bir necip millet yaratmıştır. Dışımızdaki düşmanlar zaman zaman nüksedip gerçek yüzlerini gösterirken, içimizdeki hainler keşke Yunan kazansaydı diyecek kadar alçalırlarken, tahra ve baltalarla anıtlarına saldıranlar ile çıkıp o Yüce ATATÜRK’müze saldıranlara uyanan Türkiye dur dedi. Cumhurbaşkanından dağdaki çobanına, işçisine, memuruna, köylüsünden şehirlisine öğretmeninden öğrencisine koca bir dev silkinip uyandı ve Atasına sahip çıktı. Bu silkiniş ve uyanışa katkıda bulunanlara sadece biz değil ecdadımız, çocuklarımız ve torunlarımız da sevinmekteler. ATATÜRK’ü anlamadan ülkemiz kaderi üzerine ahkam kesenlerin önünde, inanıyoruz ki iktidar vardır. Muhalefet vardır. Sivil toplum kuruluşları vardır. Ülkemizin seksenbeş milyonu tek yürek Atatürkçü olması, makus talihinin sona erdiğinin kutsal işaretidir. Ulusal bütünlüğümüzün çimentosu ATATÜRK VE İLKELERİ SAHİP OLDUĞUMUZ YEGANE DEĞERDİR. Kara bulutlar sıyrılmış, ülkemiz üstüne çöken menfur düşünceler yerini birlik beraberlik ruhu almıştır. Sahip olduğumuz bu müstesna değer, Yüce Türk Milletini muasır medeniyete taşıyacak ve ülkemiz ile ulusumuz ebedi mamur ve müreffeh olacaktır. MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR…