ASLINDA HİÇ İYİ YAPMADIN SELÇUK ÖZTÜRK!

Mevlana filmi, Konya’nın hayali deniyordu ya. Neredeyse her hatırlama ve hatırlatma döneminde Mevlana filmi diye heyecanla ayağa kalkıp, hüsranla yerine oturan bir şehirde yaşıyoruz. Aslında hiç iyi yapmadın Selçuk Öztürk! Büyüklerimizin, ileri gelenlerimizin rahatı, huzuru, uykusu kaçtı! Direniş Karatay filmiyle yıllardır bir şeyler yapıyor görünüp, haddizatında hiçbir şey yapmayanların tam ortasına parça tesirli kültür bombası düştü! Ama ne düşmek, nasibini almayan kalmadı! Filmi, Diriliş Ertuğrul filmiyle karşılaştırıp, filmin vermek istediği mesajın üzerine örtmeye kalkanlar, patlamanın şiddetinin yarattığı şaşkınlığını henüz üzerlerinden atamadılar. Ey eleştirme kumkumaları! Ey laf uçuranlar! Ey ahkam kesmekten başka hiçbir şey yapmayanlar! Madem o kadar imkanlara sahiptiniz, yapsaydınız bir Mevlana filmi de görseydik, bu şehri ve Mevlana’yı ne kadar sevdiğinizi ve düşündüğünüzü! Bunca yıl, aşırı tepki verenlerin, önünü-ardını arayıp soranların seslerine kulaklarınızı tıkadınız, susma hakkı gibi yalan dünyanın göz boyacılığına yattınız? Ne oldu? Direniş Karatay adıyla, sanıyla, direndi, yıktı attı, sıkı sıkıya sarıldığınız tabularınızı! Bundan sonra ne mi olacak? Bundan sonrası, Direniş Konya! ***** 2007 Mevlana yılına çok büyük ümitlerle girilmişti. Lokomotifliği üstlenenler, ne kimseyi davet ettiler, nede destek ve yardım taleplerine cevap verdiler. Kısacası, biz yapalım, biz geliştirelim, ünler, şanlar, namlar bizim olsun dediler. Hava, aynı hava olarak devam ediyordu ki… Direniş Karatay, ne hava bıraktı, ne caka, ne fiyaka! Demek istedi ki; Sen o imkanlarla, dünya kadar söz verip oyalamalarla, bugüne kadar bir Mevlana filmi yapmayı başaramazsan, bende, sana göre çok daha kısıtlı imkanlarla, öyle bir pencere açarım ki, el de beğenir, felekte dedi adeta! KTO-Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı aynı zamanda Konya Ticaret Odası Başkanı ve TOBB Başkan Yardımcısı olan Selçuk Öztürk, Direniş Karatay filmiyle bu yolu açtı. Hem ne açmak! Direniş Karatay, Direniş Konya oldu demiştim. Daha bu başlangıç! Konya, üzeri küllerle kaplı, küllerin altında parlamaya hazır, yanmaya hazır, ısıtmaya hazır, ışıtmaya hazır korlarla kaplı bir şehir. O külleri üfleyecek, küllerin altındaki kor ateşlerle şehri buluşturacak adımlar gerekiyordu. Seversiniz-sevmezsiniz, kıskanırsınız- kıskanmazsınız bu küllerin altında yatan cevherin farkına varan isimlerin en başlarında gelenlerden biri olan Selçuk Öztürk, bu kor’un, bu cevherin zaten farkındaydı lakin, zamanı bugünlere denk düşecekmiş demek belki de daha doğru. Direniş Karatay filmi önümüzdeki günler ne pencereler açacak bir bilseniz. Kendi dünyasına dalmış, köşesinde sağı-solu izleyen, eleğini elemiş duvara asmış bir hale bürünen, sözüm ona etliye-sütlüye karışmayan, zülfüyare dokunmadan geçen, yeni icatlarla başımızı ağrıtmayın, oturun oturduğunuz yere diye kavli karar eylemiş şehir büyüklerine, ileri gelenlerine, söz sahiplerine öyle bir dokundu ki, Direniş Karatay! Ne oluyor diyen uykucular, yorgunlar, halsizler, bezginler, bizi bundan sora kimse görmez, duymaz diye hülyalara dalanlar öyle bir sıçradılar ki yerlerinden… Nasıl anlatsak bilemiyorum? Şehrimizin uyuyan güzelleri olan, Kültür Daireleri, Kültür Kurumları, Kültür Müdürlükleri hepinize günaydınlar olsun! Ömrünü, çiçeklere, park ve bahçelere adamış Başkanlarımız, sizlere de günaydın! Direniş Karatay’dan, Direniş Konya’ya geçtiğimiz şu günlerde, kısır döngülerinize devam mı edeceksiniz, yoksa dünya çapında bir Mevlana filmiyle Konya’yı buluşturmak için gerçekçi adımlar mı atacaksınız? Mevlana filmi Şehreminimizin bu şehre verdiği bir sözüydü. Koskoca üç seçim geçti. Günler, haftalar, aylar, mevsimler ve yıllar geçti. Mevlana filmini çekme konusunda nerede kalmıştık! Mevlana filminin çekilme ihtimali ne? Bu ve benzeri soruları yıllardır sora-sora geliyorduk ki, Direniş Karatay, hepimizi ve şehrimiz Konya’yı Selçukluya, Selçuklu medeniyetine, Selçuklu Sultanlarına, Selçuklu Emirlerine, Mevlana’ya, Sadreddin Konevi’ye ve Ahi Evren’e götürdü ve Direniş Konya’yı başlattı. Direniş Karatay filmini seyredip dışarı çıkanların dudaklarından dökülen şu cümle sanırım önümüzdeki günlerin gündem maddesini oluşturacak! Neydi o cümle? Keşke Mevlana filmi, Direniş Karatay filmden çok önce çekilebilseydi! Sevgili Şehreminimiz! Direniş Karatay filmi, bu şehre istenildiğinde nelerin yapılabileceğini ispat etti. Bu şehrin kültürüne yapılabilecek en büyük hizmetlerden biri, bir hayli geç kalınmakla birlikte, Mevlana Diyarına yakışan bir Mevlana filmi kazandırmak olacaktır…