Konya
°C
Yeni Meram
23.02.2015 01:58

Aslında bizim hayatımız film!

A+
A-
23.02.2015 01:58
0
7696
ABONE OL
*** “NİYETİ kötü olan değil, niyetinin kötü olduğunu gizleyen insandan kork. (Hz. Mevlana) *** NE ARARSANIZ VAR! Nereye gideceksiniz? Nerede zaman geçireceksiniz? Anadolu insanıyız… Dizilere abone olduk! “Bugün şu var, yarın bu.” Kimilerimiz “Karadayı”yı izliyor zevkten dört köşe, kimileri merak ediyor “Kara Para Aşk”ı… Kimileri “Arka Sokaklar”ı… Entrika, tekme-yumruk, tabanca, bomba, hırsızlık, taciz, cinayet, tecavüz… Elbette konaklarda veya gecekondularda aşk… Ne varsa dizilerde! “Ulan İstanbul” örneği… İnsana “hırsız”ı sevdiriyorlar. Osmanlı konağında yaşıyor hırsızlar… Osmanlı havası… Ve saltanat süren hırsızlar… Pekii, tanıdık geldi mi size!.. Oyunu kuranlar gibi senaryoları yazanlar da açık veriyor aslında. Anlayabilirsek tabi. Yoksa gerçek hayatımıza bu kadar denk düşer miydi Karadayı’daki muhabbet?.. Bakan Mehmet Saim’le  Mafya Necdet ne kadar sıkı-fıkılar değil mi? Düne kadar Bakan’ın kendisi mafyacılık oynuyordu, bugün, cezaevinden çıkan mafyacılarla omuz omuza örüyor kirli ağları… Belki de tek tesellimiz, temiz kalan yakışıklı Mahir’i seviyor hala… “Kaçak Hayatlar”ı da dayattılar aslında… Psikolojik harekat ürünü “Hırtlar Vadisi”nde bizimkiler hep vurup kırıyor, uzaktan veya yakından gebertiyor ama kendilerinden ancak arada bir fire veriyor! Memati de hem “Hırtlar Vadisi” hem de “Kaçak Hayatlar”dan silindi gitti… “O Hayat Benim” hayli enteresan… “Zengin Kız Fakir Oğlan” da öyle… Artık adını bile diziler koyuyor farkında mısın?  Adını unutturdular sana,  “Benim Adım Gültepe” deyip duruyordun. Sosyeteden bir adamla dost hayatı yaşayan Suna bile gerçek hayatına döndü, sen hala rüyada yaşıyorsun. Bunlara alıştırdılar. Günü gelip, “Benim Adım Türk” dendiğinde,  neler olacağı hakkında fikirleri yok. Senaryoyu yazanların rahatlığı bundan ileri geliyor… “Senaryo” dedim de aklıma geldi. Elin çocuğunu doğurmak için gerdeğe girmeyi “Kaderinin Yazıldığı Gün” sanan köylü kızı gibiyiz… Oslo’da elin aracılığıyla müzakereye gireni aval aval izledik… Kendi başımıza çorap örmekte üstümüze yok! Köy kızı Elif, çok önce yazıldığını bilmediğinden, kaderinin o gün yazıldığını sanıyor. Memlekette de 3 Kasım 2002’yi “Kaderinin Yazıldığı Gün” sananlardan geçilmiyor! Kimi  bu yüzden mutlu, kimi de bu yüzden umutsuz. “Paramparça”yı izlerken paramparça oluyoruz da, “Bünyamin” adlı Konyalı bir oyuncunun yer aldığı, “Konyalıca” konuşması ve hareketleriyle dikkati çekip Çarşamba günleri yayınlanan, “Güzel Köylü” rahatlatıyor. O ne güzel köy öyle… Şirinliği, sıcacık insanları, dayanışmaları, entrikaları (!) ve Ege şivesiyle konuşmaları… İzleyin dizilerinizi. Daha önemli şu ki,  olacaksak esas oğlan olalım ya da esas kız. Köşeleri kapıp, saraylara kurulanların oyununa gelip figüran kalmak, ne bu günümüze yakışıyor, ne yarınımıza… Gelip geçiyor film şeridi gibi… Bunca senaryoya ne Muhteşem Süleyman dayandı, ne Hürrem. Sultan Süleyman’a kalmadı bu dünya… Daha ne Sultan Süleyman’lar, ne Hürrem Sultan’lar gelip geçecek. Umudunuzu kesmeyin sakın. Unutmadan, bir de “Kertenkele”miz var. Kahramanımız cezaevinden çıkmış bir hırsız ama imam kılığında geziyor. Geçin bunları… Gerçek hayatımızda cezaevinden çıkmış bir imam, bildiğiniz hırsız. Spor programları mı? Afyon cinsinden… Uyutuyorlar işte bilip bilmeden… Aslında hayatımız film…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.