Konya
°C
Yeni Meram

Aptallık Üstüne!

Aptallık Üstüne!-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.12.2017 08:06
04.12.2017 03:36
0
9699
ABONE OL
■ Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a Abdalın olayım çullar içinde. (Gevheri) *** “Abdal” düşün dünyasında önemli sözcük, gidere aynı zamanda kavrama da dönüştü. “Sözlük olarak Dünya ile ilgisini kesen manevi makam sahibi kişi; gezgin, derviş. ■ “Gezgin derviş: Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse, Alucra yöresinde Sünnetçi anlamında kullanılır. Köken olarak Arapça abdāl yani bedeller, badal ve (bedel) aynı anlamlara gelir. Esasen esoterik sufi öğretisine ait bir kavram iken, 13. yüzyılda Anadolu'da heterodoks İslami tarikatler bünyesindeki meczup dervişler için kullanılmıştır. Sufi düşüncesinde rical-i gaybın bir rütbesidir. anlamında kullanıl” --- ■ “Hakk'ın zuhuru âlem ile ve âlemin vücûdu Hak'la kâimdir. Onunçün mutarraf dedi. Zîrâ mutarraf mefûl sigâsı üzere ibrişim-i ridâdır. Alem ise Hak yüzüne ridâdır. Abdâl-ı müminîne işâretdir ki esrâri adem-i ihatalarından nâşî kâfir oluruz diye [havf]lerinden ellerin [mushafa]a ururlar ve şeriâtin zahirine temessük ederler. Pes bunlara abdal demek adem-i ihatalarına göre ve hakâyıkın zuhurunda tebeddül ve teğayyürlerine binâendir vallahü alem." (Ruh-ul Mesnevi - İsmail Hakkı Bursevi) --- Abdal; Türk tasavvuf anlayışında en üst manevî mertebedir. Sünnî İslam dışında kalan çoğunlukla Türkmen dinsel topluluğunda rastlanmakta, Derviş ya da baba denmekteydi. --- Abdallar İslam dini ile Türklerin İslam öncesi şamanizmini birleştirmişlerdi. Anadolu nun 11.yüzyıldan başlayarak Türklerin göçüne kadar abdalları ve babaları da buraya getirmiştir. Sarı Saltuk gibi kimi abdallar Osmanlılardan önce Balkanlara geçerek dinsel etkinliklerde bulunmuşlardır. Halk sufiliğinde, abdalların istedikleri zaman istedikleri mekânda olabileceklerine inanılır. Yani inanışa göre; zaman ve mekan sınırlarını aşabilme gücüne sahip olduklarına inanılır. "Onlar, bazı müstesna varlıklar dışında kimseye görünmezler." İnanışa göre gizli güçleri olan ve büyü gücüne sahip olan abdallar, "bol yağmur yağması, bereketin artması ve belalardan korunmak için Allah’tan ne dilerse kabul edilir". --- Abdal hakkındaki görüşler, Türk halk inanışlarında da kendine yer edinmiştir. Dağıstan’da yaşayan Türk topluluklarından bir kısmında yaygın olan inanışa göre, eğer dokuz aylık bebek, anne rahminde ölmüşse, bunu Abdal götürmüş demektir. Söylenenlere göre uzun ak sakallı olan Abdal, dağlarda yaşar, dağ keçileri arasında dolaşıp onları korur. Kimselere görünmez. Avcılar onun adına dua edip kurban verirlerse avları uğurlu olur. Eğer bunu yapmazlarsa ne kadar usta avcı olurlarsa olsunlar o avdan eli boş dönecekleri kesindir. --- Abdal, insanların yalvarışlarını dinler, onlara acır,  verdiği nasihatlerin de dinlenmesini ister. Saka Türkçesinde, erkek Şamanlara lakap olarak “abıdal” şeklinde sözcük de vardır. Bu sözcüğün Abdal sözcüğüne benzerliği dikkat çekicidir. Azerbaycan’da bir zamanlar âşıklar yetiştirmekte ünlü olmuş, Abdal adında bir şehir bile vardır. Ayrıca abdal sözü, tarihte “Ağ hun” adıyla bilinen Eftalitlerin adıyla da bağlantıdır. Kızılbaşlarda Abdallık kültürünün varlığı, Hazar Denizi’nin güney kıyısında yaşayan Türkmen boylarında Abdal adını taşıyan insanlara rastlanabilmesi, Abdalların  dillerinin olması, Anadolu’daki Abdallar, göçebe yaşamı sürerek çalgıcı, türkücü ve masalcı kimliğindedir. Kendilerine Alevi diyenlerin Ehl-i Beyt’in kulları olduklarını söylemeleri, Muharrem ayında Kerbela şehitlerine yas tutmaları ve bunlar gibi birçok örnek, gerçekten bu sözcüğün eski kökleri olduğunu gösteriyor.. Değişik kaynaklardan edinilen bilgiye göre bu sözcük, İran’da 11. ve 14. yüzyıllarda kaleme alınmış edebi metinlerde “derviş”, 15. yüzyıla ait metinlerde ise “divane” anlamında kullanılmıştır. Kimi zaman onlardan bahsedildiğinde de “ışık” sözcüğüne yer verilmiştir. --- Abdallığa ilişkin atasözleri de vardır; ■ Abdal ata binince bey oldum sanır Şalgam aşa girince yağ oldum sanır Çulu dökülür abdalın, herkes tanır Suyu çeker şalgamın, âşık usanır. ■ Abdala malum olur ■Abdalın arkadaşlığı yol görününcüye kadardır ■ Abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım' demiş ■ Abdal abdalın ne umduğunu, ne bulduğunu ister ■ Aptaldan paşa, tahtadan maşa olmaz.” ■ Ahmak kişi ava arabayla gider.” ■ Budalanın bir saatte sorduğu sorulara akıllı adam yedi yılda yanıt bulamaz. --- Hz. Mevlâna, "Mesnevi"de ahmaklara ilişkin bir Hazreti İsa öyküsü anlatır; Hz. İsa arkasına endişeyle bakıp kaçıyormuş. Adamın biri bu durumu görmüş, merak etmiş; - Arkanda kimseyi görmedim ama sen kaçıyorsun, kimden kaçıyorsun? Hz. İsa yanıt vermeden koşmaya devam etmiş. Adamın da inadı tutmuş peşine takılmış. Biraz yaklaşınca bağırmış; -  Biraz dur da söyle, neden kaçtığını; arkanda ne insan var, ne de hayvan. Bunun üzerine Hz. İsa durmuş, adamın yanına gelmiş ve yanıt vermiş; - Ben bir ahmaktan ve bütün ahmaklardan kaçıyorum. Adam şaşırmış, - Körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açan sen değil misin? - Evet. -  Ölüleri dirilten sen değil misin? - Evet benim... - Topraktan kuşlara can veren sen değilmisin? - Evet benim... Adam biraz daha meraklanmış ve sormuş; - Bunca mucizeyi yaratan Hz İsa ahmaktan ve bütün ahmaklardan neden kaçar? Hz. İsa anlatmış; “ Bütün dediklerin doğru. Körler için dua ettim gözleri açıldı. Sağırlar için dua ettim kulakları açıldı. Cansız bedenler canlandı... Ama ahmağın gönlüne ve kafasına hiçbir şey sokmayı başaramadım. Konuştum kafasına girmedi. Okudum yüreğine gitmedi. Yüzlerce kez okudum. Binlerce kez konuştum. On binlerce kez anlattım.  Ama ahmak, ahmaklar sadece bir kaya parçasına dönüştü. Ne kafaları kımıldadı ne yürekleri. Böylece ahmaklardan her türlü kötülüğün gelebileceğini anladım, bu yüzden bütün ahmaklardan kaçıyorum. --- ■ Her aptal kendini beğenen bir başka aptal bulur. (Boileau)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.