Konya
°C
Yeni Meram

Ah Yeşil Konya, Vah Yeşil Konya!

Ah Yeşil Konya, Vah Yeşil Konya! - Erol Sunat - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
05.02.2018 08:15
0
8917
ABONE OL
Bu şehre görevim gereği 25 yıl önce gelmiştim. Çocukluk yıllarımda ise, içinden defalarca geçtim. İnanın, eski ve yeni halini bildiğim bu şehir,  1993 yılları başında yani 25 yıl önce çok daha fazla yeşildi, gelenleri, görenleri mest ediyor, insanın içini açıyordu. Şimdi içimizi acıtıyor! O yıllarda, caddeler, yeşil Konya’nın bir göstergesiydi.  Her iki tarafı ağaçlarla bezenmiş caddeler vardı. Bahar mevsiminde, yeşilin bütün tonlarını görebilir, keşfedebilir, fark edebilirdiniz. Ne oldu o yeşilliğe, yeşile de, bugünlerde yeşil üstüne söylemediğimiz laf, vermediğimiz vaat kalmıyor! Büyüklerimiz, ileri gelenlerimiz şehrimizi, yeşil içinde Konya yapmak için çalışıyor ve gayret gösteriyorlarmış! Mevcut yeşile, yeni yeşil alanlar katılacakmış! Şehrimizin yeşil dokusu her yıl daha da artıyormuş! Her mevsim rengarenk çiçeklerle donanan ve donatılan şehrimiz çiçek şehri olmuş, çiçek gibi şehir olmuş, lalezar yani lale bahçesi olmuş, velhasıl-ı kelam örnek şehir olmuş! Kişi başına düşen yeşil alan miktarı 12 metrekareden 49 metrekareye yükselmiş! Konya merkez nüfusu bir milyon 300 binin üzerinde. Matematiği iyi olanlar çarpsın, bu rakamı 49 metrekareyle! Sonuç ne mi olur? Neredeyse ucu bucağı belli olmayan ormanların içinde sağım yeşil, solum yeşil, her taraf yemyeşil denilen bir şehirde olduğumuz ve yaşadığımız ortaya çıkar! Çıkar lakin… “Baltalar elimizde, uzun ip belimizde” diye bildiğimiz çocuk şarkısının dizeleri misali, dalmışız şehrin içine... Ne dal kalmış, ne budak, ne yaprak, ne ağaç! “Yeşili sev, yeşili koru” denen slogan, oturmuş ağlamış Konya’nın orta yerinde iki gözü iki çeşme! Hatırlarsanız, Mevlana Meydanında ki ağaçları kesmekle koyulmuştuk işe. Kesmek gibi zevkli bir işten yorulduğumuzu, pişman olduğumuzu, pişmanlık duyduğumuzu filan sanmayın! Kestiğimizden daha fazlasını dikeceğiz sözleri çın çın çınlıyor şehrin sokaklarında ve caddelerinde. Şehrin hali ve ahvaline bakarsanız pekte öyle görünmüyor. Unutmadan söyleyelim, aradan geçen onca zamana rağmen Mevlana Meydanındaki ağaçların kesilmesi Konya’nın ve Konyalının içine sinmiş değil! 2023 yılına kadar 80 milyon ağaç dikilme kararını açıklayan cümleler ve benzerleri o günlerde de söylenip geçmişti. Dikilir inşallah diye canı yürekten temennilerde bulunsak da, yeşil alanları, yeşil dokuları ağaçlara sarıp yeşil kavramının içinde yeşil tonlarla buluştursak da, henüz yeşil kavramıyla barışamadık! Bizde, kentsel dönüşümlerin betonlaştırdığı sitelerin balkonlarına botanik bahçeleri yapmaya başladık. Babil’in asma bahçelerine nazire yapan yeni sitelerle, yok ettiğimiz, katlettiğimiz yeşil dokudan sözüm ona özür dilemeye kalkan çifte standartlı, saygısız ve kaygısız adımlar attık. Yok ettiğimiz yeşil doku yerine geçsin diye, mazur görülsün diye, şehrimizi mevsimlik rengarenk lalelerle donatıp, şehri lale şehrine, dönemi lale devrine döndürdük. Yeşil alan başka, çiçek başka, ağaç başka, orman başka diyenleri de duymazdan geldik! Sonrasında da, değil yeşil Konya, yeşil Meram bile kalmadı. Hz. Mevlana’nın anlattığı, Evliya Çelebi’nin gezip dolaşarak hayran kaldığı Meram o Meram değil... O Gedavet rüzgarlarının büyüsüne kapılıp giden insanların Meram’ı hiç değil... Ne yazıktır ki, insanların meramlarının hırsına yenilerek, betonlaşmaya dönüştürdüğü bir Meram var ortada. Kıpırdayacak yer kalmamış...Villa bahçelerine dikilen ağaçlar bile büyüyemiyor, ölüyor.... Su...su...su...diye adeta feryat ediyor...Meram deresi neredeyse yarım asırdır çağıl, çağıl akamıyor! Kanal içinde ki uyduruk su birikintisine Meram gölü dedik, tarihi Meram köprüsünün üzerinden seyreyledik! Hep örnek alındığı söylenen, ancak örnek alınması lafta kalan Osmanlı döneminde Meram deresinin suları azalınca, o devrin imkanlarıyla 800 kuyu açıldığı ve Meram deresinin eski haline getirildiği anlatılsa da, geçmişe bakacak zamanımız belli ki yoktu! Üstelik, bu devrin imkanları o günlere göre çok ama çok daha fazlaydı! Merak ettik, sevgili KOSKİ ne yapıyor acaba diye, sual eyledik! Su kaynaklarını mı, araştırıyor, yoksa yağmur duasına filan mı, çıkıyor diyenler oldu! Nihayetinde, suları küstürmüşler, yeşili küstürmüşler, çayırı-çimeni, ağacı küstürmüşler yüzünden, boynu bükülmüş kaderini bekler durur Meram! Betonlaşma yüzünden Meram ölüyor, Meram ölürken, betonlaşma sevdasını en yoğun yaşayan Konya can çekişiyor! Bu ne biçim bir sevgi ise, sevgimiz bile öldürüyor! III.Haçlı seferi sırasında, Alman İmparatoru Fredrik Barbaros 300 bin kişilik bir orduyla Konya önlerine gelir. Selçuklu Sultanı II.Kılıçarslan, Konya’yı savunmaktadır. Bu muazzam ordu, gizlenmek amacıyla nereyi kullanır acaba? Meram civarındaki ormanları! Bu bilgiyi, bizim tarihçilerimiz değil, Haçlı tarihçiler vermişler ve yazmışlar! Sevgili okurlar; Oturdukları sitelerin önünü çimlendirmekle, göstermelik birkaç ağaç dikmekle alemi kandıranların, kendilerini kandırdığını kime anlatsak ki....Dikkatinizi çektiyse, ne zaman büyüklerimiz, önde gelenlerimiz ağaçtan, yeşilden, yeşil dokudan söz açsalar,  şehrin yeşiline ve yeşil tonlarına bir iyilik düşünüyorlar! Bizlerde, rahmetli Yahya Kemal’in dediği gibi, “ Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer” deyip, eski günleri, eski resimleri, eski hatıraları yad edip duruyoruz! Ah yeşil Konya, Vah yeşil Konya diyerekten!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.