Konya
°C
Yeni Meram

'Affetmek zaferin zekatıdır'

'Affetmek zaferin zekatıdır'-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
14.07.2017 10:24
0
10701
ABONE OL
Her şeyi affedin, fakat Vatan’a ihanet edenleri asla affetmeyin/ ■ Birinin suçunu affedip bağışladıktan sonra pişman olma. Cezalandırdığın zaman da sevinme./ ■ Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affedin. Manevi değerlerinize kötülük eden kimseyi, asla affetmeyin. (Hz. Ali) *** Af, sözcüğü günlük yaşamımızda her alanda karşımıza çıkar, çoğu kez de sözcük olmaktan çıkar bir olguya dahası kavrama dönüşür. Kamuda, özel sektörde, görevde, eğitimde öğretimce, siyasette, ticarette, aşkta yasad a(Af Yasası gibi), maliyede, sicilde ... saymakla bitmez bir alanda sıkça geçer af... Eş anlamı “bağışlamak“olan af Arapça fw kökünden gelen afw " cezasını iptal etme. silme, giderme, " sözcüğünden alıntıdır. Arapça “ afā"sildi, giderdi, affetti, muaf tuttu, kaçındı" fiilinin mastarıdır. Affetmek sözcüğünü geniş çerçevede ele alırsak; bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek; herhangi bir kötü davranış için ceza vermekten vazgeçmek, affetmek. (Örneğin , çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak “ Babamı bağışlayınız diyordu, gibi.) Görevden çekmek, almak. Deyimlerde ise "Tanrı esirgesin, ayırmasın" anlamlarında kullanılan bir söz. ... Yüce Yaradan buyuruyor ki; “Eğer kulum, gökteki bulutlara kadar yükselecek günah işlese fakat benden ümidini kesmeyip, affını, mağfiret olunmasını dilese, onu affederim.” Hz. Peygamber çevresindekilere dedi ki; “Kul, bir günah işlediği zaman, bu günah amel defterine yazılır.” Hazır bulunanlardan birisi sordu; - O kimse tövbe ederse ne olur? - Defterinden silinir! -Peki tekrar günah işlerse ne olur? -Tekrar yazılır! -Tekrar tövbe ederse ne olur? -Tekrar silinir! -O günahın amel defterinden silinmesi ne zamana kadar devam eder? - O kimse, günahtan tamamen tövbe edip Allahü teâlâya yönelinceye kadar devam eder. Kul, istiğfardan usanmadıkça, Allahü teâlâ da mağfiret etmekten, affetmekten usanmaz! ... ■ Affetmek zaferin zekâtıdır. (Hz. Muhammet) Savaşta Hz. Ali düşmanını yere yıkıp, kılıcı boynuna vurmak üzere kaldırmışken, düşmanı son bir hamle olarak onun yüzüne tükürmüş, bunun üzerine Hz. Ali kılıcını atıp düşmanını serbest bırakmıştı. Tam ölmeyi bekleyen adam şaşkınlıkla bunun sebebini sormuş, Hz. Ali’nin yanıtı anlamlı olmuştu; ‘Seni öldürmek istemiştim. Tükürünce nefsim devreye girdi, öfkelendim ve öldürürsem nefsim için öldürmüş olacağımdan korktum ve bıraktım.’ *** Mesnevi’den bir öykü; ■ Çölde yolculuk eden iki arkadaş, yolculuk esnasında bir sebepten dolayı tartışırlar. Biri ötekine bir tokat atar. Tokadı yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine yazar; “Bugün arkadaşım bana bir tokat attı!” Yolculuklarına devam ederler ve nihayet bir nehir kenarına gelirler. Susuzluktan bunalmış hâldeki yolcular serinlemek ve susuzluklarını gidermek için nehre koşarlar. Arkadaşından tokat yiyen şahıs, su içmek isterken nehre düşer. Boğulmak üzereyken, kendisine tokat atan arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmaktan kurtulduktan sonra, nehir kenarındaki bir kaya parçası üzerine şunları yazar; “Bugün arkadaşım benim hayatımı kurtardı!” Kendisine daha önce tokat atan arkadaşı; -Sana tokat atıp canını yaktığımda kum üzerine yazmıştın, boğulmaktan kurtarınca kaya üzerine kazıyarak yazıyorsun, bunun sebebi nedir diye sorunca yanıt verir; - Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kaya üzerine kazımalıyız ki onu hiçbir rüzgâr yok etmesin!” Yüce yaradan insanların yaptığı işlerden bir kısmını beğenmediğini, yapanlardan râzı olmadığını, fakat pişmân olup tövbe edenleri affedeceğini bildirmişti. Bu nedenle iyilere iyilik etmeli, kötülük yapanları affetmelidir. Sonuç olarak insanların ayıplarını örtmek, gizli günâhlarını yaymamak ve kusûrlarını affetmek çok sevâptır. İyilik etmeli, eli ile, dili ile kimseyi incitmemeli, kimseye zarar vermemeli, hıyânet etmemeli, herkese faydalı olmalı, hakkını ödemelidir. Kin tutmamalı, af dileyenleri affetmeli, özür dileyenlerin özrünü kabul etmelidir. ... Allahü teâlâ dört kimseyi dört şeyle töhmetten, iftiradan berât ettirmiştir; Hz. Yusuf’u tanıkla Hz.Musa’yı elbisesini taşıyan taşla, Hz. Aişeyi, Nur sûresinin 26. âyet-i kerîmesiyle, Meryem’i çocuğunu konuşturmakla aklamıştır Peygamber efendimiz; (Âhirette pek çok kimse, hesaba çekilmeden Cennet’e girerler. Onlar için ölçü, terazi kurulmaz. Onlara verilen sayfalar üzerine; “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah.Filânın oğlu filânın Cennet’e girmesinin ve Cehennem’den kurtulmasının berâetidir” yazılır.) Her yıl Şaban ayının 15’inci Berât gecesinde o yıl içinde olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm nedenleri, yükselmeler, alçalmalar, Lev-i mahfûzda yazılır.Hz İmâm-ı Rabbânî vefât etmeden altı ay önce, Şâban ayının 15’inci gecesi olan Berât kandili gecesini, özel odasında geçirir; gece yarısı, hanımının bulunduğu odaya gelir. Hanımı er ki; “Efendim, bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kimbilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine yaşayacak! diye kaydetti? “ Hz. İmâm-ı Rabbânî konuşur; “Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Adının dünyada yaşayacaklar sahifesinden silindiğini görenin hâli nice olur? “ Hz. Rabbânî o yıl yaşama veda eder. *** Yüce yaradan buyurdu ki; ■ Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli yok mu, sağlık ve afiyet vereyim. Dün gece yaşadığımız Beraat kandili böylesine değerli bir aklanma ve bereket gecesidir. Geceyle ilgili İslam düşünürleri yorum ve değerlendirmeleriyle insanlığa ışık tutmuş, aydınlanma çağrısı yapmışlardır. Örneğin Abdülazîz Derâverdi geceye ilişkin hadis aktarmaktadır.Buna göre “Ebû Saîd-i Hudrî haber verdi. Hazreti Âişe buyurdu ki: Şaban ayının onbeşinci gecesi Resulullah Efendimiz dışarı çıktı. Ben de arkasından çıktım ve izledim. Resulullah Efendimiz Bakî Kabristanına gitti. Erkek ve kadın ve şehitlere mağfiret ile dua etmeye başladı. Sonra eve döndü ve bana dedi ki; “Ey Âişe, Hz.Cebrâil geldi ve bu gece Şaban’ın onbeşinci gecesidir; kalk, namaz kıl ve dua et! Allahü teâlâ bu gece senin ümmetinden, Benî Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanı Cehennemden azad eder, ama bu gece kendine şirk koşana, kâhinlere, akrabasını ziyareti kesene, anne ve babasına isyan edene ve içki içmeye devam edene rahmet nazarı ile bakmaz! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa istesin, vereyim. Bu hâl, sabaha kadar devam eder. Ey Âişe! Bu geceyi ibâdetle geçirmem için bana izin verir misin?” “Elbette ya Resûlallah! Kalktı, mübarek yüzünü yere koydu. Uzun zaman secdede kaldı. Resulullah Efendimiz dünyadan göçtü, vefât etti zannettim. Kalktım, onu aradım. Elimi ayağının altına dokundum. Mübarek ayağını kımıldattı. Anladım ki sağdır, çok sevindim. Dinledim, secdede dua ediyordu: (Allahümmerzuknâ kalben takıyyen mineş-şirki beriyyen lâ kâfiren ve şakiyyen.) Sabah olunca bu duayı Resûlullahın yanında okudum. Bana dedi ki; “Ey Aişe! Bu kelimeleri ezberledin m? “Ben;“Evet! deyince O da şöyle konuştu; “Kendin bil ve başkalarına da öğret. Bunları bana Hz. Cebrail öğretti ve secdede tekrar etmemizi haber verdi.” Bir damla: ■ Berat gecesinde çok dua etmeli, kötü imansız ölmekten Allaha sığınmalı, Cehennem ateşinden kurtuluş beratı, bereket, rahmet, mağfiret ve afiyet dilemelidir. (Muhammed Rebhâmî
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.