Konya
°C
Yeni Meram
10.07.2017 14:43

Adalet Yürüyüşüne Konya’dan destek

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün 25’inci gününde Dragos’tan yürüyüşe başlayarak Maltepe’deki miting alanına gelerek yürüyüşü tamamladı.

A+
A-
10.07.2017 14:43
0
5217
ABONE OL
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran’da Ankara Güvenpark’tan başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün 25’inci gününde Dragos’tan yürüyüşe başlayarak Maltepe’deki miting alanına gelerek yürüyüşü tamamladı. Konya’dan 7 otobüs kaldırıldığı Adalet Yürüyüşüne CHP Konya İl Başkanı Mehmet Ali Ünal, il yönetim kurulu üyeleri, CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, ilçe başkanları, kadın ve gençlik kollarıyla birlikte vatandaşlar katılarak destek verdi. Maltepe Sahil Alanında gerçekleşen Adalet Mitingi’nde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’nin her yerinden gelenlere ve yürüyüşe destek verenlere teşekkür ederek, “15 Haziran 2017’de sabah saatlerinde Ankara Güvenpark’ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe’de noktaladık. Ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır. Herkes şunu çok iyi bilsin, 9 Temmuz yeni bir adımdır, 9 Temmuz yeni bir iklimdir, 9 Temmuz yeni bir tarihtir, 9 Temmuz yeni bir doğuştur. Yol boyunca yürürken araç kullanıcıları bazen kornayla, bazen elleriyle bizi yüreklendirdiler, bize selam verdiler. Onlara da buradan Maltepe Meydanından şükranlarımı ve saygılarımı gönderiyorum. Bize sofrasını açan, ayranını ikram eden, çayını ikram eden, yemek gönderen, yiyecek gönderen, topladığı kır çiçeklerini sevgiyle bize veren, “hayır dualarım seninledir” diyen annelere, babalara, dedelere her zaman, her yerde, her ortamda şükran borçluyum. Yine buradan onlara teşekkürlerimi gönderiyorum. Protesto eden yurttaşlarıma da onun bir hak olduğunu söylüyorum ve onlara da şükranlarımı saygılarımı gönderiyorum. Bu ülkeye demokrasiyi, birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Herkes özgürce düşüncesini ifade edebilecek. Bir teşekkürüm de güvenlik güçlerimize, Ankara’dan İstanbul’a kadar polisi jandarmasıyla bütün güvenlik güçleri, bizim sağlıklı bir şekilde bu meydanda toplanmamız için olağanüstü çaba harcadılar. Halkın polisine, halkın jandarmasına buradan selamlarımı saygılarımı gönderiyorum, teşekkür ediyorum onlara da” dedi. Olmayan Adalet İçin Yürüdük CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşünü neden yaptıklarının üzerinde durarak şöyle konuştu: “Neden yürüdük? Bu sorunun cevabını da izin verirseniz vereyim. Olmayan adalet için yürüdük, mazlumların hakkı için yürüdük, hapisteki milletvekilleri için yürüdük, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Haksız yere kamu görevinden atılan memurlar için yürüdük. Çocuk işçiler için yürüdük, taşeron işçiler için yürüdük, her türlü güvenceden yoksun tarım işçileri için yürüdük, Türkiye’nin en fakir kesimi olan orman köylüleri için yürüdük, hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük, hapisteki er ve erbaşlar için yürüdük ve linç edilen askerler için yürüdük. Tek adam rejimine karşı çıktığımız için yürüdük, FETÖ’ YA karşı olduğumuz için yürüdük, 20 Temmuz darbesine karşı olduğumuz için yürüdük. IŞİD, PKK terör örgütü EL NUSRA ve diğer terör örgütlerine karşı olduğumuz için yürüdük, Gazi Meclise sahip çıktığımız için yürüdük. Yargı siyasetin emrine verildiği için yürüdük, devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük, son 15 yılda 13 kez üniversite ve KPSS sınav soruları çalındı bunun için yürüdük. Şiddet mağduru kadınlarımız ve çocuklarımız için yürüdük, Mavi Marmara şehit ve gazileri için yürüdük. Onursuz bir anlaşmayla Mavi Marmara şehitlerinin hakları ellerinden alındığı için yürüdük. KHK ile görevlerinden atılan, işlerine geri dönmek için hak arayan, hak aradığı için terörist ilan edilip hapse konulan, açlık grevindeki kardeşlerimiz Nuriye ve Semih için yürüdük. Can ve mal güvenliği olmadığı için, korku iklimi nedeniyle konuşamayan iş dünyası için yürüdük, FETÖ’ nün siyasi ayağı ortaya çıksın, gerçek darbeciler yargılansın diye yürüdük. 249 şehidimiz ve 2301 gazimiz için yürüdük. Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılamaz, Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapıldı, ikilik yaratıldı. Ayrım yapılmasın diye yürüdük. Özetle bu ülkede adalet için yürüdük, adaleti getirmek için yürüdük. Adalet bütün inançların ortak temelidir, tıpkı ahlak gibi. Bütün peygamberler adalet için mücadele etmişlerdir. Kuranı Kerim’de adaletle hükmediniz der, işi ehline veriniz der, peygamberimizin veda hutbesi de adalettir. Adalet düzeni olmayan bir toplum, bir devlet yaşayamaz, çöker. Onun için diyoruz ki, “önce adalet.” “Hak, Hukuk, Adalet” diyoruz. Yalnız olmadığımızı gördük. Tüm Türkiye’ye ve dünyaya yalnız olmadığımızı duyurduk. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve bunu bütün dünyaya seslendirdik. Umudumuzu yeniden yeşerttik, artık hepimiz umutluyuz. Hepimiz Türkiye’nin geleceği konusunda umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır, ben umutluysam yanımdaki arkadaşımda umutludur. Maltepe umutluysa bilin ki Maltepe’nin tamamı umutludur. Maltepe umutluysa tüm Türkiye umutludur.” Adalet Bir Haktır Konuşmasının sonunda hükümetten isteklerini sıralayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür. İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur: 1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır. 2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir. 3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir. 4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terk edilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir. 5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır. 6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. 7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir. 8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir. 9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır. 10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir. Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur. Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır. Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz. Bu mücadele adalet mücadelesidir. Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır. Yeni bir ilk adımdır. Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz. Şimdi bu çağrıyı Maltepe Meydanından milyonların oyuna sunuyorum, kabul edenle lütfen ellerini kaldırsınlar. Görkemli bir manzara, tarih yazıyoruz. Yeniden doğuyoruz, ülke için doğuyoruz, çocuklarımız için doğuyoruz, torunlarımız için doğuyoruz, Türkiye için doğuyoruz, bayrağımız, vatanımız, ülkümüz için doğuyoruz. Kimsenin kimliğine, kimsenin inancın, kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeden, karışmadan, onurluca yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyuz, hepinize teşekkür ediyorum. Şimdi kulakları sağır olan birilerine ve dünyaya sesleniyorum, hiç kimse unutmasın her Firavunun bir Musa’sı vardır. Her Nemrut’un bir İbrahim’i vardır. Firavunu ve Nemrut’u biliyorsunuz. Musa buradadır, İbrahim de buradadır. Çünkü biz adalet istiyoruz. Adaletsizliğe, haksızlığa, zulme isyan edeceğiz, karşı çıkacağız. Çünkü inancımızda diyor ki, "Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır." Şeytan olmayacak, bu ülkede herkes ama herkes zulme karşı çıkacak. Hepinizi saygıyla, sevgiyle, dostça kucaklıyorum. Hepiniz sağ olun, var olun. Bütün Türkiye’yi bütün partilileri, bütün vatandaşlarımı kucaklıyorum. Huzur istiyorum, barış istiyorum, kardeşlik istiyorum. Birlikte yaşayalım diyorum, kavga etmeyelim, farklılıklar zenginliklerimiz olsun. Sağ olun, var olun” şeklinde konuştu. Ünal’dan Mitinge Katılan Konyalılara Teşekkür Konya İl Başkanı Mehmet Ali Ünal Maltepe mitingini değerlendirip, mitinge Konya’dan katılarak destek verenlere teşekkür ederek, “Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan ve İstanbul Maltepe’de sona eren Adalet Yürüyüşüne katılan, maddi ve manevi destek veren herkese ve Konyalı hemşehrilmerimize teşekkür ediyorum. Adalet yürüyüşünde artık yalnız olmadığımızı anladık. Bundan sonra hak, hukuk ve adalet mücadelesinde halkımızın yanımızda olması bizleri sevindirdi. Bundan sonraki süreçte ülkemize sahip çıkarak, hak, hukuk ve adaletin yeniden güçlenerek herkesi eşit uygulanan bir hale gelinceye kadar mücadelemiz sürecektir” diye konuştu.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.