Konya
°C
Yeni Meram

745. VUSLAT TÖRENLERİ ÜZERİNE…

745. VUSLAT TÖRENLERİ ÜZERİNE…-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
29.11.2018 00:19
28.11.2018 16:20
0
2351
ABONE OL
745. Vuslat törenlerini Şems-i Tebrizi’nin Türbesinden başlatıyoruz. Git gide türbeye yaklaşıyoruz anlayacağınız. Yıllar önce Camlı köşkün önünden Mehteranla birlikte yürüyüşe başlanır, Valilik önünde ki törenden sonra, Türbe önüne kadar yürüyüş devam eder, Türbe ziyareti ve Gülbang Duası yapılırdı. Yollar mı, uzadı, bizler mi yorulduk bilemiyoruz. Bakmışsınız önümüzdeki yıl, Mevlana Meydanında toplanıvermişiz! Sizleri şöyle 2012 yılına doğru bir götüreyim; 7 Aralık 2012 tarihinde,739’uncu Mevlana Uluslararası Anma Törenleri’nin ilk günü gerçekleştirilen yürüyüş öncesi Mevlana ve Şems Tebrizi’nin 30 Kasım 1244’te Konya’da ilk defa buluştukları ve görüştükleri şimdiki Alaeddin Tepesi’nin karşısında Kuran’da da ‘iki denizin buluştuğu yer anlamına gelen ‘Meracel Bahreyn’ kandili yakılmıştı. Akşam da devam eden programlar kapsamında Mevlana Kültür Merkezi’nde Türk Sanat Müziği sanatçısı Ahmet Özhan tarafından Türk Tasavvuf Müziği konseri verildi. Programa Konya Valisi Aydın Nezih Doğan, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, Ak Parti Konya Milletvekili Cem Zorlu, Mevlana’nın 22’nci kuşaktan torunu Esin Çelebi Bayru, üniversite rektörleri, kamu kurumlarının müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katılmış, törenlerin ilk günü yapılan sema ayini ile sona ermişti. Yedi kollu şamdanın her bir kolu başta sayın Vali olmak üzere, yedi kişi tarafından yakılmış, bu işe kandil uyandırmak denmişti. Kandil uyandığında; Büyüklerimiz, kandil hatırına, uyanma hatırına, şehrin hatırına , Mevlana hatırına aramıza giriyor, dolaşıyor, bizleri en nihayetinde de olsa, fark ediyorlardı. Şehrimizin sokakları, caddeleri, mahalleleri, haneleri uyanıyordu. Fersiz, cansız, sönük, yanıp yanmama konusundan kararsız cümle ışıklar, canlanıyordu. Donuk, hissiz yüzlere, bomboş bakan gözlere nişane olarak tebessümler, gülücükler, gülümsemeler geliyordu. Selamsız-sabahsız geçenler, selam vermeye niyeti olmayanlar, selamla uzaktan yakından alakası olmayanlar selam veriyordu. Şehir uyandığı kadar uyandı, bundan fazlası zarar mı dendi bilmiyoruz! Anlaşılan o ki, Meracel Bahreyn’e zor-şer beş yıl sabredebildik! Sonra Mecmaü’l Bahreyn’e geçtik! Geçtik lakin, bu geçiş çok uzun ömürlü olmadı! Neden geçtik, niye geçtik, rüyamızda mı gördük? Mecmaü’l Bahreyn’i, neden Meracel Bahreyn’e değiştik? Bu yıl neden böylesi bir değişikliğe lüzum gördük? 746.yıl törenlerinde neler olacak diye şimdiden düşünmeye başlayalım mı? Bir açıklama yapan olursa dinlemeye hazırız! Bu arada 2012 yılı itibarıyla yürüyüşlerimiz İş Bankası Merkez binasını hizalayıp türbeye doğru yapılıyordu. Bu yıl, bugüne kadar program başlangıçlarında hiç uğranılmayan Şems-i Tebrizi türbesini ziyaretle başlıyor. Günaydın! Ve çok şükür! Şems-i Tebrizi’yi demek ki unuttuğumuzu, hatırlamamız gerektiğini anladık! Zararın neresinden döndük denilecekte… Bayağı bir zararda, ziyandayız! ***** 2007 Uluslar arası Mevlana yılından bu yana yazdıklarımıza tekraren bir ekleme daha yapalım. 7-17 Aralık tarihleri arasında şehrimizin her meydanını, her caddesini, her sokağını, çarşısını-pazarını 745. Vuslat törenlerinin ruhuna uygun afiş ve pankartlarla donatamama gibi bir problemi baş tacı ettik! Üstelik, bu işe seve-seve gönül verecek odalara, kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına sahibiz. 7-17 Aralık tarihinde şehrimize gelen ziyaretçiler o mistik havayı, o hoş atmosferi yaşayamadıklarını, hissedemediklerini anlatıyorlar. Yıllardan beri eleştirilen en önemli konu bu. Bu konu çok yazıldı, çok söylendi! Birkaç sefer denendi olumlu dönüşleri olmasına rağmen nedendir bilinmez ertesi yıl vazgeçildi! Bu eksikliğin sadece Mevlana Türbesine giden cadde üzerinde sergilemekle giderilebileceğini mi düşünüyorsunuz? Bu şehre dışarıdan gelenler, Mevlana kokusunu alamıyoruz diyorlarsa, biz nerede yanlış yapıyoruz diye geriye doğru dönüp bakılmayacak mı? Mademki, selam vaktidir! Mademki, selam bu şehirden dalga dalga dünyanın her köşesine-bucağına yayılacaktır. Bu selamı önce kendi şehrimizin her tarafına ulaştıralım istemez misiniz? ***** Sonra, kendi sanatçılarımızdan daha da kadrolu hale getirdiğimiz, yenilikten uzak yeknesak icralarına katlanmaktan bıkkınlık getirmediğimiz bazı sanatçıların, alternatifimiz yok, bizden vazgeçemezler edasıyla geldikleri şehrimizde, halkın “bu iş artık kabak tadı verdi” lafları çın-çın çınlamasına rağmen, kulaklarımızın çınlamamasına ne demeli bilen var mı? Birde halk arasında 17 Aralık görücüye çıkma günü diye adlandıran Şeb-i Arus günü var. Konya’nın bu günden geri adım atmaya niyeti yok! Bir yıl içerisinde açılmış, açılmamış, açılmak üzere olan her ne varsa, “Açılış günü 17 Aralık” diye kurdele ve makaslar elimizde bekliyoruz. Girdiğimiz karelerle birlikte, işyerimi sayın Cumhurbaşkanımız açtı, Sayın Bakanımız açtı diyebilmenin o dayanılmaz, vazgeçilmez hazzını yaşamaya kalkarken, ne yazıktır ki, 17 Aralık Şeb-i Arus yani düğün günü, o vasfını kaybedip, açılış yada görücüye çıkma günü halini alıyor! Bazı yıllar kantarın topuzunu fazla kaçırınca, Mevlana’ya ait olarak kabul gören bu günü, ne hale getirdiğimizin farkına dahi varamıyoruz!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.