Konya
°C
Yeni Meram
28.04.2015 14:39

3. Küresel Bakü Açık Toplumlar Forumu

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) daha temsili ve daha demokratik hale gelmesi için reform yapılması gerektiğini söyledi.

A+
A-
28.04.2015 14:39
0
1340
ABONE OL
Gül, Bakü'de düzenlenen 3. Küresel Açık Toplumlar Forumu'nda yaptığı konuşmada 21. Yüzyılın ilk 15 yılının, insanlık bakımından umulduğu kadar yumuşak geçmediğini söyleyerek insan uygarlığının geldiği düzeye yakışmayan şiddet, nefret, kural tanımazlık, egoizm atmosferinin zaman zaman herkesi etkilediğini belirtti. Küreselleşmenin yarattığı ekonomik birbirine bağımlılığa ve artan iletişime rağmen ideolojik çatışmaların ve parçalanmaların önlenemediğine dikkat çeken Gül, bu durumun dünyanın düzeni ile ilgili soruların ve arayışların ortaya çıkmasına yol açtığını kaydetti. Yaşanmakta büyük paradoksların ve derin bunalımların herkesin malumu olduğunu ifade eden Gül, fikirlerini şöyle açıkladı: "Geçen yüzyılda iki büyük savaştan alınan derslerin ürünü olan BM ve bölgesel işbirliği sistemleri ilke olarak doğru bir yaklaşıma dayanmaktadır. Bu yaklaşımın doğruluğu bugün için de geçerlidir. Ancak aradan 70 yıl geçmiştir. Bu yapıların, dünyadaki değişimlere ayak uyduramadığı açıktır. Başta BMGK olmak üzere, çok taraflı karar alma süreçlerinin daha temsili ve demokratik hale gelmesi gerektiğini herkes kabul ediyor. Oysa GK reformu için BM'de neredeyse 30 yıldır süren çalışmalardan henüz hiçbir sonuç alınamamıştır. Bu vesileyle bir uyarı yapmak isterim. BM'nin ve Konseyin itibarı, inanılırlığı ve nüfuzu giderek aşınmaktadır. Dünyada çözümsüz kalan veya keskinleşen, derinleşen sorunların yarattığı hayal kırıklıklarının, tepkilerin bir noktada bir sonucu olacaktır. O zaman durumu düzeltmek için herkes için çok geç olabilir. Dolayısıyla, bu konuda herkesin sorumlu davranması zamanıdır. Böyle bir reformun gerçekleşmesi, uluslararası topluma ve sisteme bir tazelik, enerji ve özgüven verecektir. GK reformuna ilaveten, uluslararası ilişkilere bugün hakim olan anlayış, ruh ve üslubun daha  olumlu yönde değişmesi de gerekir" "Karabağ için uluslararası toplumdan samimi katkı gelmiyor" Günümüzde dünyanın bir ucundaki doğal, siyasi veya ekonomik bir olayın herkesi etkileyebildiğinin görüldüğünü belirten Gül, dolayısıyla ortak değerlere dayalı bir ortak çıkar bilincine her zamankinden fazla ihtiyaç olduğunu vurguladı. Çok taraflılığın bu nedenle en önemli enstrüman olmaya devam etmekte olduğunu kaydeden Gül, bu enstrümanın da etkili olması için yüksek bir ahlaki zemin üzerine oturması gerektiğinin altını çizdi. Gül, "Nasıl ki insan hakları standartları ve uygulamaları, insan uygarlığının gelişimine paralel olarak yükseldiyse, uluslararası ilişkilerin yürütüldüğü ahlaki ilkelerin de yükselmesi gerekir. Çifte standartların olmadığı, meşruiyeti esas alan, dar çıkar hesaplarına değil karşılıklı çıkarlara dayanan, büyük balığın küçük balığa hayat hakkı verdiği bir ahlaki zemin ve bunun mekanizmaları yaratılmalıdır" dedi. Rusya'nın Ukrayna topraklarının bir bölümünü işgal etmesinin dünyada haklı ve derin bir endişe doğurduğunu hatırlatan Gül, buna cevaben başta ABD ve AB'de olmak üzere bazı tedbirler alındığını, yaptırımlar uygulanmaya başlandığını kaydederek Yukarı Karabağ sorununu hatırlattı ve düşüncelerini "Oysa, Azerbaycan'ın toprakları 20 yılı aşkın süredir işgal altındadır. Bir milyonu aşkın insan evlerinden uzaktadır. Bu mesele bölgede işbirliği ve güvenlik önünde bir engel teşkil ettiği halde söz konusu işgale karşı üçüncü tarafların tepkisi yetersiz kalmaktadır. Bu sorunun çözümüne uluslararası toplumdan samimi bir katkı gelmemektedir. Aynı şekilde Filistin'in işgal altında olması dünya barışı bakımından, kendi  boyutlarının ötesinde, derin ve yaygın olumsuz etkide bulunmaktadır" şeklinde açıkladı. Abdullah Gül, bu ve  benzeri sorunların bilincinde olan uluslararası sistemin çözüm üretmede çaresiz kalmasının ürkütücü olduğunu belirterek dolayısıyla BM'nin yanı sıra bölgesel düzeyde güven tesisini ve işbirliğini hedefleyen örgütlenmelerin de yaygınlaşması ve güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu tür bölgesel örgütlerin kendi aralarında da kuvvetli ilişkiler ve mekanizmalar tesis etmelerini tavsiye eden Gül, Avrupa'daki AGİT örneğinin yer yer başarılı olduğunu, kimi zaman da başarısız kaldığını hatırlattı. Kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi ile ilgili düzenlemelerin, ancak bütün ilgili tarafların katılım ve katkısıyla  güvene ve işbirliğine dayandığı zaman başarılı olduğunun görüldüğünü söyleyen Gül, "Bu noktada Avrupa Birliği'nin sınırlarının ötesinde ortaklıklar kurma ve geliştirme çabalarının da, her zaman yeterli sonuç alamasa da, önemine işaret etmek isterim. Bunlar uluslararası toplum için yararlanılması gereken değerli derslerdir" dedi. "Pazar ekonomileri için şeffaflık gerekli" Küresel ekonominin yönetimi bakımından da durum farklı olmadığını dile getiren Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Küçük ve büyük ekonomilerin birlikte var olmaları da ancak çok taraflı düzenlemelerle mümkündür. Büyük ekonomileri bir araya getiren G-8 grubunun diğer bazı ülkelerle G-20'ye genişlemesi yeterli olmasa da olumlu bir ilk adım olmuştur. Nitekim IMF reformu da uluslararası finans mimarisinin etkinlik  ve meşruiyetini artırmıştır. çok taraflı ticaret sistemlerinin gelişmesi, korumacılığa karşı direnilmesi  ve serbest ticaretin önündeki engellerin kalkması da önem taşımaktadır. Zira bu süreçler, küresel büyümeye ve birbirine bağımlılığa katkıda bulunarak dünya barışına bir temel oluşturabilecektir. Ancak, gerek ulusal gerekse küresel düzeyde, büyümenin refahı yayacak biçimde kapsayıcı olmasının teşvik edilmesi şarttır. Bunu sağlayacak reformlar, tepkileri ve riskleri bertaraf edebilecek ve siyasi atmosfere katkıda bulunacaktır. Pazar ekonomilerinin ancak çoğulcu liberal demokrasi koşulları içinde başarılı biçimde işleyebileceği, yakın zamana kadar yaygın kanaatti. Son zamanlarda Çin modeli ve Rusya pratiği başta olmak üzere bazı tecrübelerden hareketle, bu kanaatin aksi yönde otoriter bir kapitalizmi savunan bir anlayışın ortaya çıktığını görüyoruz. Oysa tam aksine, pazar ekonomilerinin şeffaflık içinde daha verimli olduklarının gözden kaçırılmaması gerekir. Dünyada yaşanmakta olan mali kriz ve çöküntülerin özellikle bankacılık sektöründe şeffaflığın eksik olmasından kaynaklandığını unutmamak gerekir. İklim değişikliği ve mülteci dalgaları, islamofobya ve anti-semitizm tehditleri, uyuşturucu, terörizm ve şiddet hedef gözetmemektedir. Dolayısıyla, 21. yüzyılda güven unsurunun hakimiyetine öncelik vermek için yeterli gerekçe olduğu gibi, bunun yolları da mevcuttur." "Çifte standart uygulanmamalı" Gül, daha sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Foruma, Avrupa ve bölgenin önemli siyaset adamlarının toplandığını söyleyerek toplantının Azerbaycan davasının dışarıda desteklenmesi için katkı sağlayacağını söyledi. Haziran'da yapılması planlanan Bakü 2015 Avrupa Oyunları'nın dahaönce Eurovision Şarkı Yarışmasının Bakü'de yapılması gibi büyük başarı olduğunu vurgulayan Gül, Azerbaycan'da yapılan büyük projeleri, ekonomik kalkınmayı takdir ettiğini belirtti. Dünya güvenliği ile ilgili konularda samimiyetin şart olduğunu ifade eden Gül, "Çifte standart uygulanmamalı. Ukrayna'da olanlar için nasıl yaptırımlar uygulanıyorsa. Azerbaycan'da olanlar için de işgalciye yaptırım uygulanmalıdır. Azerbaycan toprakları işgal altında. Burada maalesef aynı tepkiyi görmüyoruz. Bunlar çifte standart. Bu şekilde barış ve işbirliği sağlanmaz. Özellikle Kafkasya bölgesinde barış ve istikrarın sağlanması mümkün değil" diye konuştu.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.