Konya
°C
Yeni Meram
21.04.2020 09:31

11 ayın sultanı geldi! “Virüse yakalananlar oruç tutmayabilir”

İslam aleminin en değer verdiği aylardan olan mübarek üç aylardan Ramazan ayına az bir süre kaldı. Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Ramazan ayı’nın bereket ayı olduğuna dikkat çekerek, “Bütün İslam alemi ve insanlık için dua etmeliyiz” dedi.

A+
A-
21.04.2020 09:31
21.04.2020 10:43
0
3695
ABONE OL
11 ayın sultanı olarak bilinen Ramazan ayına yaklaştığımız bu günlerde vatandaşlar da hazırlıklarını yapmaya başladı. Salgın hastalık nedeniyle bu yıl ramazan ayının geçtiğimiz yıllara göre daha sakin geçeceği öngörülüyor. Ramazan ayı, 24 Nisan 2020 tarihinde başlayacak. 23 Mayıs 2020 tarihinde de sona erecek. Ramazan ayı’nın anlam ve önemine dair gazetemize özel açıklamalarda bulunan Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, “Kovid-19 teşhisi konulmuş ve doktoru tarafından oruç tutması sakıncalı bulunanlar oruç tutmayabilirler” dedi. Altıntaş ayrıca, “Ramazan ayını diğer aylardan ayıran bir başka özellik de teravih namazlarının cemaatle camilerde kılınması ve toplu iftarlardı. Maalesef koronavirüs salgın ve bulaşıcı hastalığı sebebiyle sosyal mesafenin korunması sağlığımız için önemli olduğundan teravih namazlarını evlerimizde kılmamız daha uygun olacaktır” ifadelerini kullandı. “RAMAZAN AYINDA ORUÇ TUTMAK FARZDIR” Ramazan ayında oruç tutmanın farz olduğunu hatırlatan Altıntaş, sözlerine şu şekilde devam etti; “İslam’ın beş temel esasından birisi olan Ramazan orucu, Hz. Peygamber’in Mekke’den Medine’ye hicretinin ikinci yılında farz kılınmıştır. Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Oruç, ibadet niyetiyle, tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsel yakınlıktan nefsi men etmektir. Dini açıdan oruç tutmaya engeli olmayan, akıllı ve ergenlik çağına ulaşan kadın ve erkek her Müslüman üzerine Ramazan ayında oruç tutmak farzdır.” “KOVİD-19’A YAKALANANLAR DAHİL ORUÇ TUTMASI SAKINCALI BULUNANLAR ORUÇ TUTMAYABİLİRLER” Kovid-19 salgını teşhisi doktoru tarafından konulanların oruç tutmayabileceğini söyleyen Altıntaş, fitre ve zekat konusu hakkında da bilgiler verdi. Altıntaş; “Yolcu olan ve oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar, oruç tutmaya engel kronik hastalığı bulunanlar, hamile ve emziren kadınlar, ağır ve meşakkatli işlerde çalışıp sağlığının bozulmasından endişe edenlerdir. Eğer işveren gece çalıştırır ve sağlık için bir sorun çıkmazsa bu işçiler de gündüz istirahat edecekleri için oruçlarını tutarlar. Ayrıca Kovid-19 teşhisi konulmuş ve doktoru tarafından oruç tutması sakıncalı bulunanlar oruç tutmayabilirler. Bu saydığımız kişiler içerisinde ömür boyu oruç tutması sakıncalı olanlar tutamadıkları günler sayısınca sabahlı-akşamlı bir fakiri doyuracak derecede fıtır sadakası verirler. Buna halk arasında fitre de denir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu yılın fitre miktarını 27 TL olarak belirlemiştir. Bu asgari miktar olup, imkânı olanlar fitre miktarını daha yüksek tutabilirler. Vacip olan fıtır sadakasını hür olan ve dinimizde zekât verebilecek düzeyde bulunan kadın, erkek, çocuk her Müslüman’a, Ramazan bayramı namazından önce vermesi vaciptir. Sadaka-i fıtırda, nisab miktarı malda, üreme, artma ve çoğalma şartı aranmadığı gibi, üzerinden bir kameri yıl geçme şartı da aranmaz. O anki ekonomik durum ölçü olarak alınır. Fitrelerin, ayrı ayrı şahıslara bölerek vermekten ziyade, toplu olarak bir fakire verilmesi daha uygundur. Çünkü ihtiyaç sahibi bir kimse, bu fitreleri sermayeye dönüştürerek herhangi bir iş kurabilir, üretime yatırım yapabilir. Diğer yandan, bu ay oruç ayı olmakla birlikte zekât, fitre ve sadakalarımızın ihtiyaç sahiplerine verildiği bir ay olması açısından da önemlidir. Zekât; malı ve serveti; temizlemek, çoğaltmak, artmak, bereketlendirmek ve büyümek anlamlarına gelir. Dinimizde zekat vermekle mükellef olan kardeşlerimiz zekatlarını; aynî ve nakdî olarak malının yüzde 2.5’unu Kuran’da sarf yerleri açıkça belli olan kişilere vermelidirler. Zekat verirken, Kovid-19 salgın hastalığı nedeniyle işsiz kalmış kardeşlerimizin tercih edilmesi daha anlamlı olacaktır” diye konuştu. “HARAM OLAN SÖZ VE DAVRANIŞLARDAN UZAK DURMALIYIZ” Ramazan ayında bütün İslam alemi ve insanlık için dua edilmesi gerektiğini ifade eden Altıntaş, ayrıca Ramazan ayı’nın bereket ayı olduğunu belirterek sözlerine şu şekilde devam etti; “İslam’da; zekat, fitre ve diğer infak türleri maddî ve manevî bir arınma vesilesidir. Zekat ve diğer yardımlarda bulunan Müslümanlar, rûhen arındıkları gibi, mal ve zenginlikleri de artmaya vesile olur. Peygamberimiz bir hadislerinde: “Mallarınızı zekat ile koruyunuz, hastalıklarınıza sadaka ile tedavi ediniz, bela dalgalarını duâ ve niyaz ile karşılayınız buyurmuşlardır. Zekatını, hakkıyla veren bir kimse iç huzura erer, mutlu olur. Aynı zamanda yardım görenlerin saygı ve sevgisini de görür. Böylece toplumsal dokuda bir barış ve birlik ruhu hayat bulur. Ramazan ayı bereket ayıdır. Dini, sosyal, iktisadi, irfani hayatımıza sağanak sağanak bereket ve bolluğun yağdığı bir aydır. Bu sebeple bu ayda yaptığımız ibadetlere verilen sevap, diğer aylarda yaptığımız ibadetlerden kat kat daha fazla verilecektir. Onun için fırsatları iyi değerlendirmek gerekir. Bu mübarek ayda; beş vakit namaz, teravih namazı, gece namazları, oruç, zekat, fitre, sadaka, her türlü infak, hayır-hasenat, zikir, Kur’an, dua, salavat, fikir, itikaf, sahur, iftar verme vb. gibi ibadetlerle daha çok yoğunlaşmalıyız. Ramazan ayı, ahlaki anlamda olgunlaşmak için de iyi bir fırsattır. Bu sebeple oruçlu iken, yalan söylemekten, gıybet etmekten, koğuculuk yapmaktan, ölçü ve terazide hile yapmaktan, karaborsacılık gibi haram olan söz ve davranışlardan uzak durmalıyız. Eğer oruç tuttuğu halde bu kötü davranışlar bir kimsenin hayatında eylem olarak varsa, bu ayda yapacağımız oruç gibi ibadetlerimizin sevabını alır götürür. Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Hz. Peygamber bu hususa şu şekilde işaret etmişlerdir: “Her kim ki yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenâb-ı Hak o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez.” Elimize, dilimize ve tüm davranışlarımıza sahip çıkmak bizi ahlaki anlamda yüceltecektir. Ayrıca bu ayda dualarımızı daha çok artırmalıyız. Sahura kalktığımız seherlerde teheccüt namazı, Kur’an okumak, rabbimizi zikretmek gibi ibadetlerde de yoğunlaşmalıyız. Bütün İslam alemi ve insanlık için dua etmeliyiz.” “TERAVİ NAMAZLARINI EVLERİMİZDE KILMAMIZ DAHA UYGUN OLACAKTIR” Sosyal mesafeyi korumak adına bu yıl teravilerin camilerde kılınamayacağını belirten Altıntaş, “Ramazan ayını diğer aylardan ayıran bir başka özellik de teravih namazlarının cemaatle camilerde kılınması ve toplu iftarlardı. Maalesef koronavirüs salgın ve bulaşıcı hastalığı sebebiyle sosyal mesafenin korunması sağlığımız için önemli olduğundan teravih namazlarını evlerimizde kılmamız daha uygun olacaktır. İftarlar da öyle. Artık bu sene iftarlarımızı da kendi evimizde aile fertlerimizle birlikte yerine getireceğiz. Bu ramazan bizler için hüzün verici oldu. Rabbim bizleri daha sağlıklı ramazanlara eriştirsin, üzerimizden her türlü bela ve musibetleri gidersin” ifadelerini kullandı. Hüseyin MENEKŞE
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.